0.2

464 56 5
                                    

Sabah alarm'ın çalmasıyla yataktan kalktım. Artık her sabah erken kalkıcaktım. Uykumu bile alamıyordum. Elimi yüzümü yıkadım ve ayna da kendime baktım.

Dolaptan kıyafetlerimi çıkardım. Üstümdekileri banyoya atıp çıkardıklarımı giydim. Mavi gömlek altına gri etek, dizlerime kadar gelen siyah uzun çorap ve siyah hafif tabanı olan ayakkabı.

Sarı saçlarımı açık bıraktım. Elime gelen vanilya kokulu parfümü sıktım. Ardından aşağıya indim. Kızlar erken gideceğimi biliyorlardı o yüzden onları uyandırmadım.

Evin önünde siyah kocaman bir araba görünce şok içinde bakakaldım. Bir adam çıkıp arka kapıyı açtı ve beni bekledi.

"Bay Park sizi almam gerektiğini söyledi. Her sabah." Bir dakika! Beni alması için mi? Ben bu çocuğu yerim. Tamam Chaeyoung sakin ol.

Gülümseyip arabaya bindim. Gerçekten içi çok güzeldi. Geriye doğru yaslandım ve şirkete gitmeyi bekledim.

Tekrar kapıyı açınca ona teşekkür ettim. Şirkete doğru hızlıca girdim. Asansör'e bindim ve 7. Kata bastım. Çıkarken ayna da kendime baktım ve saçlarımı düzelttim.

Adımları kendi ofisime doğru çevirdim. Kapımı kapattım ve perdemi açtım. Masada ki dosyalara kısa bir göz attım. Ardından odamdan çıkıp ileri de olan mutfağa girdim.

Bay Park'a orta şekerli bir kahve yaptım. O sırada ofisine doğru giden Jimin'i gördüm. Hızlıca kahve'yi alıp odasına doğru gittim. Kapısına usulca vurdum. Sonra yavaşça içeriye girdim.

Gözlerini gözlerime çevirdi ve tebessüm ettim. O gülüşünü yerim senin.

Kahvesini masasına bıraktım. "Teşekkür ederim Chaeyoung." Başımla ona selam verdim ve gülümsedim. "Başka bir isteğiniz varsa söyleyin, şimdi odama gidebilir miyim?"

"Gidebilirsin."

Odadan çıkıp kendi odama girdim. Koltuğuma oturdum ve önümde ki dosyalara baktım. Gözüm Jimin'e kaymıştı. İşlerle uğraşıyordu.

Aniden kapım açılınca irkildim. Sanırım Jungkook gelmişti. "Lisa'yı arıyorum ama açmıyor. Bir sorun mu var?" Uyanamamıştı sanırım. Telefonumu elime aldım ve Jennie aradım. Anında açmıştı.

"Ah, Chae Lisa hasta oldu bugün gelemeyecek."

"Anladım, dikkatli olun." Telefonu kapatıp gözlerimi Jungkook'a çevirdim. "Hastalanmış bugün gelemeyecek." Anladım dercesine kafasını salladı ve odadan çıktı.

Bir kaç imzalanması gereken dosyalar vardı. Odadan çıkıp Bay Park'ın odasına ilerledim. İçeriden bir kadın sesi gelince şaşırdım. Kim olabilirdi ki?

Yavaşça kapıyı tıklattım. İçeriden 'gel' sesini duyunca içeri girdim. Tanımadığım bir kadın ve Jimin ile gülüşüyordu! Aynen gülüşüyordu.

Bir şey demeden dosyları önüne bıraktım ve dışarı çıktım. Odama girip, perdemi kapattım. Belki bana kızabilirdi ama o da bir kadınla gülüşüyordu. Sesleri benim odama bile geliyordu.

Başımı masaya koydum ve gözlerimi kapattım. Biraz uyumak istiyordum.

Başımı kaldırıp saate baktım. 20.43 eşyalarımı toplayıp odadan çıktım. Sert bir şeye çarpınca tam düşecek gibi oldum. Ama düşmedim. Çünkü Bay Park'ın elleri belimdeydi. Sakin ol Chaeyoung, nefes al.

Ellerimi usulca omzuna koydum. "İyi misin Chaeyoung? Bir yerin acıyor mu?" Gülümseyip başımı iki yana salladım. "İyiyim Bay Park, teşekkür ederim."

Beni bırakıcak sanırken, belimi daha sıkı tuttu. "O kadın Mi Hyeri, anlaşma yapacağımız şirketten geldi." Bana açıklama yapmıştı. Seni ısırırım çocuk.

"Bana açıklama yapmak zorunda değilsiniz Bay Park." Ellerimi omzunda çektim. Ama onun elleri belimdeydi. "Aç mısın? Bir şeyler yiyebiliriz?" Ah, beni de düşünürmüş. Tabi ki açtım. Sabah da kahvaltı yapmamıştım.

"Olur yiyelim."

Ardından ellerini belimden çekti. Tam yürüyecekken bir şey oldu. Bay Park ellerimi tutuyordu. O kadar yumuşak ki, elleri..

Bana kısa bir gülümse sunup asansör'e bindik. Elimi bırakmamıştı. Allah'ım kalbim'e bir şey oluyor.

İlk kez elimi tutmuştu. Ellerimiz birbirine değmişti.

ᵞᵒᵘ ᴬʳᵉ ᴹᵃᵍᶤᶜ ↭ ᴶᶤᴿᵒˢᵉ́ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin