"Çünkü asıl suçlu ben değildim. Sen ise yanlış kişiyi kovalayan bir polistin sadece."Multimedya: Emir Can İğrek - Beyaz
***
Günün ilk ışıkları odayı doldurmaya başladığında gözlerimi usulca açıp yattığım yerden hafifçe doğrularak kısa bir an kendime gelmeye çalıştım. Dün geceki görüntüler bir bir aklıma doluştuğunda gülmeden edemedim.
Alkım Yıkılmaz ile uğraşmak polisimizi bayağı zorlayacaktı anlaşılan. Çünkü kendimi ezdirmeye hiç niyetim yoktu.
Burada kaldığıma onu pişman etmeliydim ki bir an önce eve dönebilmeliydim.
Uyku mahmurluğuyla yataktan kalkıp dolaba doğru ilerledim ve üzerime daha günlük olacak şeyler giydim. Giyinmemi tamamladıktan sonra kapının önüne çektiğim çalışma masasını uyguladım güçle iterek kapının kilidini açtım ve koridora çıktım.
Gözlerim ilk olarak Ilgar'ın açık aralık kapısına değindi. Acaba uyanmış mıydı? Umursamamaya çalışarak banyoya doğru ilerledim ve üzerimden atamadığım çekingenlikle yüzümü yıkadım. Yıkadığım yüzümü ise kağıt bir havluyla silip banyodan çıktım.
Çıkar çıkmaz da salona doğru ilerledim. Salona girmemle bakışlarım koltukta oturup telefonuyla ilgilenen Ilgar'ı buldu. Gelişimi fark etmesiyle başını kaldırıp kuzguni gözleriyle bana baktı.
''Daha uyursun diye düşünmüştüm.''
Sesine yansıyan alaycı tınıyla güler gibi yapıp tekli koltuğa oturdum. ''Tanımadığım bir evde kalırken uyuyamıyorum.''
Anlıyormuş gibi başını salladı. ''Bugün işe gitmeyeceğim. Hazırlan kahvaltıyı dışarıda yapacağız.''
Acıktığım için bir şey demedim ve olur anlamında başımı sallayarak ayağa kalktım. ''Ben hazırım. Çıkalım.''
Benim gibi ayağa kalkan Ilgar, kapıya doğru yürüyerek portmantonun yanında durdu ve siyah ceketini üstüne giydi. Ben de siyah ceketimi üstüme geçirerek sarı saçlarımı ensemin arkasına doğru bıraktım.
Dışarı çıktığımızda ise beni beklemeden Ilgar arabasının yanına doğru ilerleyip kapıyı açarak arabanın içine bindi.
Arkasından göz devirerek arabanın kapısını açıp bindim ve kemerimi taktım. O da kendi kemerini taktığında arabayı çalıştırdı ve evin önünden ayrılmaya başladık.
"Peki nereye gidiyoruz?" dedim şüpheli bir ses tonuyla. "Aklında beni uzaklara kaçırmak gibi bir düşüncen yok değil mi?"
Acaba saçmalıyor muydum?
Yandan bana bir bakış attı. "Aklıma bu düşünceyi soktuğuna göre seni kaçırmamı mı istiyorsun?"
Gözlerimi büyütüp ona baktım. "Ben böyle bir şey mi dedim?"
Virajdan dönmeden önce bana bakıp "Kelimelerin anlamları nereye çıkıyor hiç bilmiyorsun." dedi ve kırmızı ışığı görmesiyle durdu.
Umursamazca "Kelimelerin anlamları nereye çıkıyor bilmiyorum, ama emin ol böyle bir şeyi düşünmek için aptal olmak gerekir." dedim ve radyoya doğru uzandım. Bastığım düğmeyle birlikte en sevdiğim şarkı çaldı.
Emir Can İğrek - Beyaz.
"Sence bazı şeyleri yapmak için aptal mı olmak gerekir?" dedi şarkı açmama bir şey demeyerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHU VİRAN
Teen FictionHer şey ruhu viran olmuş kuzguni gözlerin, gecenin kör bir vaktinde yapılan o hatanın bedelini ödetmek istemesiyle başladı. Ve bu hatanın beraberinde getirdiği seçim ise tek bir kişinin değil, herkesin bedel ödemesini sağlamış, canını yakmıştı. Çün...