"Senin gökyüzünde, benim yerim yoktu..."
3 gün nasıl geçmişti bilmiyordum. Ne zaman sabah oldu ya da ne zaman gece oldu? Yıldızları bile izlemeyi bırakmıştım. Oysa en sevdiğim şeydi onları izlemek. Şu an hepsi boş geliyordu. Kendimi şarkılarda arıyordum. Sevgilim dediğim Eymen'in ihaneti mi bu denli dağıtmıştı beni yoksa kardeşim dediğim Rüya'nın ihaneti mi? Ha birde Baran vardı. Bol rezillik içeren anlar. En son yaptığıma ne demeliydi. Çocuk bana adını söylüyor ben ise ordan koşarak uzaklaşıyorum. Komik...
Eve gelip ağlamaya başlamıştım. Tabi annem benim için endişelenmişti. Hasta olduğumu söyleyip 3 gündür yatağımdan dışarı adım atmıyordum. Doktora götürmek istemişti ama ben istememiştim. Ne diyecektim ki doktara sevgilim beni en yakın arkadaşımla aldattı mı? Hayatımın içine sıçmıştı ikiside. Ha birde bu anlarda bana sürekli laf atan canım kardeşim Ezgi ile de uğraşmak zorunda kalmıştım.
"Hani Rüya ile hiç ayrılmayacaktınız. Ne oldu? Kaç gündür evden çıkmıyorsun bir kere bile yanına gelmedi. Ee ablacım işte görüyorsun herkese ederi kadar değer veriyor insanlar." Gene söyleniyordu ve artık beni çileden çıkarmaya başlamıştı söyledikleri. Şimdi susuyorsam sırf annem içindi yoksa bir güzel ayağımın altına alırdım şu kızı.
"Kes." Sinirden delirmek üzereydim. Yaşadıklarım yetmiyormuş gibi birde bununla uğraşıyordum.
"Gerçekleri yüzüne vurmam mı zoruna gitti bu kadar?" Ve sonrasında ezginin üzerine atlayıp saçından çekmeye başlamıştım. Sanki bir anda kendime hakim olamayarak yapmıştım bunu. Aslında yapmazdım böyle şeyler ama o da bana saldırınca kendimi kaybettim. Sanki ikimizde bunca yıl biriktirdiğimiz zehri kusuyorduk. Ben onun saçlarına yapışınca o da beni saçımdan tutmuştu. En son annemin bize bağırmasıyla ayrılmıştık.
"Kızlar siz ne yapıyorsunuz? Babanıza mı özendiniz? Onun gibi mi olmak istiyorsunuz?" Annemin sözleriyle demin ne yaptığımın farkına varıyordum. Ben böyle bir şeyi nasıl yapmıştım? Babama benzemek şu dünyada isteyeceğim en son şeydi sanırım. Küçükken bizi hep döven ben sekiz yaşına geldiğimde de bizi terk edip giden adama benzemek en son isteyeceğim şeydi.
"Ben özür dilerim." diyerek evden çıktım.Sanki nefes alamıyordum. Hiç düşünmeden koşmaya başladım.Bu koşu bana Eymen'i hatırlatınca daha da arttırdım hızımı. Koştum.. Sadece koştum. Çünkü sadece koşarken unutabiliyordum kafamdaki düşünceleri.Artık koşacak gücüm kalmayınca yere oturup ağlamaya başladım. Aslında ben böyle değildim. Bunca yıl Rüya hariç kimsenin yanında ağlamamıştım. Başkalarının yanında ağlamayı güçsüzlük olarak gördüm her zaman. Ama şu dört gündür tutamıyordum gözyaşlarımı. Sanki bunca yılın hıncını çıkarıyorlardı. Biraz kendime geldikten sonra nerede olduğumu anlamaya çalıştım. Buraya daha önce hiç gelmemiştim ama burası çok mükemmel bir yerdi. Sahile yakındı aslında ama sahille hiç alakası yok gibiydi. Neredeyse hiç insan yoktu. Biraz ilerleyip kayaların üzerine oturdum. Hem denizi hem de gün batımını izlemek çok güzel hissettiriyordu. Hatta birkaç saniyeliğine acılarımı bile unutmuştum.
"Afra?" Arkamdan Eymen'in sesini duyunca irkildim. Hayır. Onun karşısında ağlayamazdım. Koluma dokununca arkamı döndüm.
"Bana dokunma!"
"Tamam sakin ol. Ben sadece özür dilemek istemiştim." Bu sözlerinin üzerine bir kahkaha attım.
"Özür dilemek mi istedin? Lan siz benim hayatımın içine sıçtınız. Şimdi çıktım karşıma özür mü diliyorsun? Komiksin Eymen.. Komiksin. Bir daha sakın benim karşıma çıkma!" Sesim gitgide yükselmişti. Hatta son cümlemi bağırarak söylemiştim.
"Tamam lan yaptık işte bir hata. Ayrıca bu kadar abartma ne var yani sadece bir öpüştük yatmadık ya!" Oda bana bağırmaya başlamıştı.
"Abartma mı? Keşke yatsaydın Eymen. Şimdi defol git hayatımdan."
"Gitmiyorum lan ne yapacaksın!" deyip kolumdan tuttu.
"Bırak beni!"
"Bırakmıyorum. Sen de benimle geliyorsun." diyerek beni peşinden sürüklemeye başladı.
"Kız bırak diyor bıraksana lan!" Bu ses çok tanıdık gelmişti. Arkamı döndüğümde ise onu gördüm. Baran.
"Sen kimsin lan? İki günde yeni sevgili mi yaptın lan oros..." Eymen daha lafını bitirmeden Baran yumruk attı. Eymen beni bırakıp birkaç adım geriledi. Sonra kendini toparlayıp oda Baran'a bir yumruk attı. Sonra ne olduğunu hatırlamıyorum. Sadece yere düştüğümü sonra da birinin beni kucaklayıp arabaya bindirdigini hatırlıyordum. Bir anda sanki derin bir uykuya dalmış gibi olmuştum.Gözlerimi açtığımda nerede olduğumu anlamam biraz zaman almıştı. En son kolumdaki seruma bakınca hastanede olduğumu anladım. Bana ne olduğunu düşünürken kapı açıldı ve içeriye doktorun yanında Baran girdi.
"Afra uyanmışsın. Merak etme seni serumun bitince taburcu edicez. Şimdilik dinlenmeye bak. Bana sormak istediğin bir şey var mı?"
"Ben neden burdayım?"
"Küçük bir baygınlık geçirdin. Biz bir sorun bulamadık. Sanırım aşırı stresten dolayı bayıldın."
"Anladım teşekkür ederim." Doktor odadan çıktıktan sonra Baran konuşmaya başladı.
"Şey ben bir anda sen bırak deyip o bırakmayınca vuruverdim. Kusura bakma işte ya!" Gülümsedim. Çünkü konuşmuyordu resmen kıvranıyordu karşımda.
"Yok sorun değil. Hatta iyi bile yaptın. Ben teşekkür ederim."
"Niye ki?"
"Vurduğun için." deyince ikimizde gülmeye başladık. Aslında çok da komik değildi ama Baran gülünce istemsiz bir şekilde bende güldüm. Baran'a bakınca göz göze geldik. Utanmıştım bir anda. Sonra odaya sessizlik hakim oldu.Serumum bitince Baran hemşireleri çağırmak için yanımdan ayrıldı ve bende bu sırada telefonuma bakmaya karar verdim. Daha kilidi girmeden bir sürü bildirim gelmişti ve en üstte annemin arama bildirimini görünce telaşlandım. Çünkü beni 8 defa aramıştı. Tabi oda merak etmişti. Saate baktığında tekrar bir şaşkınlık yaşamıştım çünkü saat dokuza geliyordu. Tekrar annemin arama bildirimi gelince hemen açtım.
*"Anne?"
*"Afra? Kızım neredesin sen kaç defa aradım. Hem saat kaç oldu? Başına birşey geldi sandım."
*"Annecim sakin ol. Tamam geliyorum birazdan. Eve gelince anlatırım. Sen beni niye sekiz defa aradın ki? Birşey olmadı demi?"
*"Sen evden gittikten sonra müdür aradı. Sizin okulda yangın çıkmış ve çevredeki okullara alınmış nakilleriniz. İstediğin bir yer var mı diye soracaktım ama geçti artık. Yeni okulun hayırlı olsun. İstanbul Vefa Lisesi."İstanbul Vefa Lisesi bekle ben geliyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızlar Altında Gün Batımı
ChickLitİhanetin getirdiği yeni bir hayat.... Yeni hayat demek ne demekti? Yeni şehir, yeni okul, yeni arkadaş yada belki yeni bir sevgili. Peki hala daha uğradığı ihanetin etkisinden çıkmayan Afra için yeni bir hayat neydi? Şimdi yeni bir başlangıç zamanı...