Güneşli ve sıcak bir gündü. Haldun ve Elçin çifti minik bebeklerinide yanlarına alarak sahilde sıcak kumun üstünde yürüyorlardı. Şezlonglarına oturdular. Elçin'in annesi Hamide Hanım'ın kucağına minik bebeklerini bırakmışlardı.
Haldun ve Elçin'in en sevdiği şey yüzmekti. Denizi ve suyu ikiside çok seviyorlardı. Her yaz sahildeydiler. Denize ayaklarını basan Elçin keyifle eşine gülümsedi. Haldun ona bakıp bir fotoğrafını çekti. Karısına sadık ve bağlı bir eşti. Elçin'i çok seviyordu. Aynı zamanda kızınıda... Ailesine fazlasıyla değer veren karakterde biriydi.
Elçin kendisinin fotoğrafını çektiğini fark edince denizle oynamayı bırakıp saçma ve komik pozlar vermeye başladı. Haldun ile ikiside kahkahalara boğulmuşlardı. Birlikte çok eğleniyorlardı. Daha sonra denizde açılmaya başladılar...
Şimdiki zaman:
"Ah... Cidden delirmek üzereyim!"
Pişmiş kelle gibi sırıtıyordu ve beni çileden çıkartmayı başarmıştı.
"Ne gülüyorsun kardeşim ya, açıkta bir şey mi gördün?"
Daha sonradan sorduğum sorunun saçmalığını fark edip kendime küfrettim. Yüzücüydük ve üstümde mayo vardı. Kafama vurup gözlerimi kapadım. Gözlerimi açtığımda hala daha sırıtan sırık boylu, camış ruhlu, okyanus gözlü orangutanın otuz iki diş sırıttığına bir kez daha şahit olmamla birlikte bir daha gözlerimi kapadım.
"Sana bir kez daha soracağım ve bu son olacak. Tokamı alabilir miyim acaba?"
Teker teker beynine girmesi için yavaşça kelimelerin üstüne basa basa söylemiştim. Fakat okyanus gözlü camışın pek de dikkate aldığı söylenemezdi.
"Seninle gereğinden fazla vakit kaybettiğimi düşünüyorum. Hadi ben antremana kaçar, sanada iyi ağlamalar bebek."
Ağzının ortasına geçirecekken hızla çıkmıştı.
"Bende Eftalya'ysam sana o tokayı yar etmem nokta!"
Kendi kendime konuşmaya başlamam da iyice çıldırdığımın habercisiydi. Soyunma odasında bir o yana bir bu yana yürüyordum. Antreman bitene kadar burada böylece kalacak mıydım yani? Bu ne biçim bir cezaydı?
Dolabımı açıp iyice kurulandım ve kıyafetlerimi giymeye başladım. Deniz olacak camış bütün moralimi bozmuştu. Oflayarak ıslak yere baktım ve köşede duran temizlik dolabını açtım. Hızlıca yerleri sildim ve daha sonra da yere bağdaş kurup oturdum. Zamanın geçmesini beklemeye başladım.
• 1 saat sonra:
Herkes teker teker soyunma odasına giriyordu. Onların girdiğini görünce antremanın bittiğini ve buraları temizlemem gerektiğini anladım.
Soyunma odasından çıkmadan önce Deniz hayvanının gelmesini bekledim. Belki şansım yaver giderse tokamı onun elinden kurtarabilirdim. İki dakikada soyunma odası tıklım tıklım olmuştu fakat hala daha Deniz gelmemişti.
Beklemekten iyice bunaldığımda vazgeçip oradan çıktım. Hocamızın Deniz'i bir köşeye çekmiş şekilde ona bağırdığını gördüm. Daha ilk günden ne yapmıştı acaba?
Onlara baktığımı fark etmesinler diye telefonla uğraşıyormuş gibi yapmaya başlamıştım ki çoktan fark edildiğimi anladım.
Hoca kızgın bakışlarını bana atarken bütün bedenimin iyice gerildiğini hissettim.
"Eftalya!"
İçimden şimdi sıçtın kızım sesleri geçerken gülümseye çalıştım ve hocanın yanına doğru yürüdüm. Deniz hayvanı ise sırıtarak bana bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Okyanus Kalpli Ve Deniz Kızı
RomantikGitarı eline almıştı ve sahnenin başına geçti. Nefesimi tutmuş, onu izliyordum. "Adım adım yakalandım." "Bunu kendimden bile gizlerken bir anlık boşluğumda sana belli ettim salakça Eftalya." "Uzakta bir rüya..." Gözlerimin yandığını hissettim. Tebes...