12.Bölüm

203 11 0
                                    

Chris'e cevap falan vermedim. Çünkü ondan hiç hoşlanmıyordum. Hoşlanmak için pek bir sebebim de yoktu.

O arabayı sürerken bende  etrafta görebileceğim şeyler var mı diye pencereden dışarıyı izliyordum.  Sonunda bir şey göremediğimi kabullenip dışarıyı izlemekten vazgeçtim.

"Daha çok yolumuz var mı?" diye David'e yöneldim.

"Üç gün kadar" dedi Chris.

"O zaman uyumaya müsade var dimi David?" dedim Chris'e inat.

Ben David'e soru sorarken o niye atılıyor ki? Onunla konuşan yok burda.

Her neyse.

Oturduğum bölgeyi düzenledim kapının olduğu bölgeye çantamı koydum ardından arkamda bulunan battaniyeyi aldım. Çantamın üzerine kafamı koyarak arka koltuğa kolayca sığdım ve üzerime battaniyeyi örttüm. Vay canına, üşüdüğümü fark etmemiştim.

-----------

"Ne kadar zamandır uyuyorum ben?"

"Yaklaşık bir gün 15 saat falan" dedi David gülümseyerek.

"Ciddi olamazsın? Gerçekten mi?"

"Birileri uykusunu pek alamamış herhalde" diyerek Chris sinirimi bozmayı yeniden başardı. O yokmuş gibi davrandım.

"Ne kadar yolumuz kaldı David?"

"Yuvarlama bir buçuk gün diyelim."

"Hadi ya. Pardon da kaplumbağa hızında gidiyoruz herhalde." diyerek Chris'e laf sokuşturdum.

O sırada Chris'in gaza basmasıyla geriye uçmuştum. Adeta kaskatı kesilmiştim. Belli etmeyeye çalıştım.

"Başından beri yapman gereken şeyi benim söylemem gerekiyormuş galiba(!)"

"Galiba." diyerek güldü. 

Niye gülüyor hala? Komik bir şey mi dedim ben. Yoksa arkadaş olmaya falan mı çalışıyor. Hayret verici.

-------

Uyandığımda ne kadar çok uyuduğumu fark ettim. Kim demiş vampirler uyumaz diye. Ben uyurum ve kimse de karışamaz. Uykumla aramızı bozanı bozarım. O derece aşığım uykuya. 

Arabadan aşağı indiğimde gözlerime inanamadım. Hiç bu kadar büyük bir okul görmemiştim.

Ağzımın açık kaldığını fark edince biri fark etmeden kapattım.

"Nasıl buldun evimizi?" diye gülümsedi Chris.

"Hoş ve büyük" diyebildim sonunda düşüncelerimden ayrılarak.

"Öyledir." dedi.

Ben okula bakarken -evet okul diyordum daha geleli iki dakika olmuş hemencik ev diyemeyeceğim için- yanımıza yaşlı ama dinç ve formda gözüken bir kadın geldi.

"Sen Jessica olmalısın. Seni bekliyorduk kızım."

Kızım. Kızım mı? Birden duygulanıverdim. Annem ve babam...

"Uzun zamandır senin gibi birinin gelmesini bekliyorduk" elini alnıma koydu "Güçlüsün hemde fazlasıyla ama nasıl kontrol edeceğini bilmiyorsun ve işte tam bu yüzden burdasın kızım."

Ah, gene aynı kelimeyi söylemişti. Neden kızım diyordu bana?

"Benden ne yapmamı istiyorsunuz?" dedim düşünceli gözlerle.

"Eğitimini alacaksın ve eğitimini aldıktan sonra dış dünyaya gidebileceksin ama bizim vereceğimiz görevlerle. Her vampire bu görevleri vermiyoruz. Özel ve güçlü olnlara. Tıpkı senin gibi. Sen çok özel bir kızsın Jessica."

Benim özel olup olmadığımı nereden biliyordu? Bu yaşlı kadının amacı neydi ve söyledikleri aklımı karıştırmıştı.

"Sana etrafı dolaştırayım" diyip koluna girmem için kolunu uzattı.

Vampir Akademisi'ndeydik ve bu kadında bir vampir değil miydi? Neden bana kolunu uzatıp onu tutmamı istemiş gibi davrandı hiç anlayamamıştım.

David ve Chris'ten uzaklaşmıştık. David'ten uzak olduğum için içim rahat değilidi. Yeni geldiğim bir okuldaydım ve bir vampir okuluydu burası. Tek güvenebildiğim -artık emin değilim o konuda ama yinede burada tek güvenebileceğim- kişi şuan da oydu.

Kadınla yürümeye başladık ve kocaman binanın yanından geçerek arka tarafa doğru adımlarımızı yavaş yavaş atıyorduk. Daha doğrusu ben kadına ayak uyduruyordum. 

Arka tarafa geldiğimizde bir sürü öğrencinin orada olduğunu fark ettim. Hepsinin meraklı gözleri üzerimdeydi ve ben bundan fazlasıyla rahatsız oluyordum.

Okulun hem önünden hem de arkasından girişi vardı. Arka tarafta daha büyük bir bina daha vardı. Yaşlı kadının söylediğine göre orada bu akademideki vampirler kalıyordu ve bende bu binadaki odaların birinde kalacaktım.

Okulun içine girmedik. Direkt diğer binaya, benim odam ile tanıştırmaya götürdü beni yaşlı kadın.

Binaya girerken farklı bir koku aldım. Adını koymadığım ve hiç tanıdık olmayan bir kokuydu bu. Herhalde alışacaktım. Benim odamın olduğu yöne doğru gittik. Şansıma hiç üst katlara çıkmadan direkt binanın giriş katındaki odalardan birindeydi benim odam. Koridorun en sonundaki odaydı. Kapının önünde durduk.

"Hazır mısın?" dedi yaşlı kadın sıcak bir gülümsemeyle.

Bu kadına kanım çabuk ısınmıştı. Zaten burada yaşayacağıma göre insanlarla, pardon,  vampirlerle iyi anlaşmak. Şuanda tüm vampirler eminim benden güçlülerdir. En azından güçlerini kontrol edebiliyorlardır.

"Hazırım." dedim heyecanla. Nedense bu duruma alışmaya başlamıştım ve gerçekten hazırdım.

Kapı açıldığında kocaman bir odayla karşı karşıyaydım. Hiç böyle bir odaya sahip olmamıştım. Şuanda bu kadar büyük ve geniş bir odaya sahip miydim gerçekten? Duvarları gri, iki adet dolap ve yatağı vardı. Neden iki taneydi? Ama her şekilde kocamandı ve eşyalar bu odayı küçültmüyordu.

"Burada iki yatak var" dedim merakla. Çenemi tutamamıştım. Hiçbir şeyle yetinemeyen küçük, şımarık bir kız sandım bir an kendimi.

"Evet, oda arkadaşınla tanışınca onu seveceksindir umarım."

SEVGİLİ ISIRIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin