0.3

430 48 1
                                    

Güzel ve şık bir restorana girmiştik. Jimin elimi arabaya binene kadar bırakmamıştı. Yarım saat sonra da gelmiştik. Arabada sessizdik, o konuşmadı ben konuşmadım.

Cam kenarına karşı karşıya oturmuştuk. Eliyle garsonu çağırmıştı. Garson önümüze iki tane menüyü koydu ve siparişlerimizi almak için bekledi.

"Ne yiyeceksin?"

"Imm.. Bulgogi ve Bibimbap yiyeceğim."

Jimin bir şey dememişti. Acaba benimle aynı yemeği mi yiyecekti?

"Aynısından ben de istiyorum."

Kalpten gidebilirdim şu an. Aynı yemeği yiyecektik. Çocuk seni öyle bir severim ki.

"Seni işe almaya karar verdim Chaeyoung." İçtiğim su boğazıma kaçınca öksürmeye başladım. Jimin kendi yerinden kalkıp yanıma geldi ve usulca sırtıma vurdu.

Kendime gelince ona teşekkür ettim. Tekrar yerine geçti ve bana gülümsedi.

"Ah, teşekkür ederim Bay Park."

"İş dışında bana Jimin diyebilirsin."

"Siz nasıl isterseniz."

Yemekler önümüze gelince ikimizde birbirimize 'afiyet olsun' demiştik. Yemekler gerçekten çok güzeldi.

Ardından tatlı söylemiştik. Bir kaç dakika sonra gelmişti ve yemeye başlamıştık. "Cidden hem yemekleri hem de tatlıları çok güzel." dedim ve tatlımı yemeye başladım.

"Burayı beğenmene sevindim." Gülümseyip önüne döndü. Telefonum masanın üstünde titremeye başlayınca ikimizin bakışları telefonum olmuştu. Elime aldım açtım.

"Chae nerdesin sen? Saat kaç haberin var mı?"

Jisoo'nun sesi biraz yüksek çıkınca Jimin'e baktım. Dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Şey ya, ben dosyaları bitiriyorum yani bitti geliyorum hemen." Jisoo'nun bir şey demesini beklemeden telefonu kapattım. Ardından ayağıya kalktım.

"Jimin üzgünüm, gitmem gerek." Oda benimle birlikte ayağıya kalktı. "Sorun değil, ben seni bırakırım."

Başımla onu onayladım. Ve restorandan çıktık.

Evime geldiğimde ona teşekkür ettim. Eve girdiğim an Lisa, Jennie ve Jisoo hesap sorarcasına bana bakıyorlardı.

"Jimin ile miydin?" Jennie'nin dediği şeyle hızla başımı salladım. "Yemek yedik beraber." dedim.

"Aranızda bir şey oldu mu?" Gözlerimi Lisa'ya çevirdim.

"Elimi tutmuş olabilir."

Hepsi aynı anda çıplık atmışlardı. Göz devirip odama çıktım. Üstümdekileri çıkarıp yatağıma yattım.

Yarına güzel başlamak istiyordum. Gözlerimi kapattım ve bir süre uykuya daldım.

Gözlerimi açtım ve etrafa baktım. Jennie'yi odamda görünce kaşlarımı çattım.

"Jennie, ne yapıyorsun?"

"İşe geç kalıyoruz kızım kalk."

Gözlerimi büyütüp yataktan fırladım. Jennie'nin çıkardığı kıyafetleri giydim. Açık mavi pantolon ve beyaz tişört. Göbeğim biraz açık kalmıştı.

Saçlarımdan iki tutam alıp arkada birleştirdim. Siyah çantamı alıp boynumdan geçirdim ve evden çıktım.

Yine o adam beni bekliyordu. Kapı açıp bindim ve şirkete doğru sürdü.

Trafik yoktu ve hızlı gelmiştik. Arabadan inip koşar adımlarla şirkete girdim. Jennie beni beklemişti. O sonradan gelecekti. Lisa ve Jisoo şirketteydiler.

7. Kata çıktıktan sonra Bay Park'ın odasına girdim. Kaşlarını çatmış bana bakıyordu.

"Özür dilerim.."

Ardından gözlerini saate çevirmişti. "Bu akşam benimle geç çıkacaksın. Bu iki dosyayı Namjoon'a götür." Başımla onayladım.

Elinden hemen dosyları aldım ve hızlıca çıktım. Aşağıya kata inerek Namjoon'un odasını arıyordum. Karşıdan gelen Hoseok'u görünce ona doğru adımladım.

"Şey, Namjoon'un odası nerde acaba?"

"Ah, sen Chaeyoung olmalısın? Burdan ilerle sonra sola dön."

Teşekkür edip ilerlemeye devam ettim. Sola döndükten sonra görmüştüm. Kapıyı tıklattım ve içeriye girdim.

"Bunları Bay Park gönderdi." dedim ve dosyaları ona uzattım. "Teşekkürler Chaeyoung, çıkabilirsin." Başımla selam verdim ve odasından çıktım.

Derin bir nefes alıp yukarı çıktım. Mutfağa girip orta şekerli bir kahve yaptım. Elime aldım ve Bay Park'ın odasına ilerledim.

Gözlerimi kahve'ye dikmiş bir şekilde ilerliyordum ki, birine çarpmam ile kahve üstüme dökülmüştü.

"Sen iyi misin?"

ᵞᵒᵘ ᴬʳᵉ ᴹᵃᵍᶤᶜ ↭ ᴶᶤᴿᵒˢᵉ́ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin