Bölüm 8

578 45 2
                                    

Eyvah yine bana hüsran, yine bana hasret var yine bana esmer günler düştü!

Sevdiceğim beni istemiyordu ona hem öfkeleniyordum hem de ne bekliyordun ki diyordum kendime çok bile konuştu seninle bu devirde sapık mı değil mi nerden bilsin kız? kendini güvende hissetmiyor elbette

Onu anlıyorum lakin kalbim. Kalbim anlamıyor.

Bir kere tatmıştım onunla konuşmanın haleti ruhiyesini vazgeçemiyordum o yüzden, en son yine dayanamayıp yazdım

Canıma tak etmişti. İçim titreyerek yazdım

-Amacım seni belirsizlikten kurtarmak biraz olsun,
Karşılığı olmayacağını bile bile ve yine sana geldim. Hep sordun ya dedin ya bir isim söylemek bu kadar mı zor diye zordu aşkım. hem de çok zordu hala da öyle gerçi, isim söylerim söylemesine de üzülmeni istemedim, daha doğrusu kendini kötü hissetmeni istemedim.

Dedin ya kırk yılın başı beni seven birini buldum diye bende korktum işte ya kırk yılın başı beni seven birini buldum o da erkek değilmiş dersin ve kendini kötü hissedebilirsin diye, benden iğrenebilirdin ama inan bunun için korkmadım. Sadece sana kötü gelmekten korktum. benden iğrenmen umurumda değildi anlamında değil tabi ki bu, akan gözyaşlarıma bir yol daha açılmış olurdu iğrenseydin eğer benden ama dedim ya en çok sana kötü hissettirmekten sana zarar vermekten korktum. Şimdiye kadar hissettirdim mi bilmiyorum eğer bunu yapmışsam affet lütfen özür dilerim.

Belki düşündün bu ihtimali de belki de çok şaşkınsın şuan bilemiyorum tek bildiğim şey seni çok ama çok sevdiğim yanlışı doğruyu ayırt edemiyor artık kalbim ve aşkın öyle büyüyor ki içimde aklıma da hükmedemez oldum.

Ellerimi tutsaydın benim için her şey çok daha kolay olurdu bu hayatta her anlamda inan ki sensizliğin acısını çektiğim gibi daha nice acı daha çektim ve çekiyorum. Yalnızlığa mecbur kaldım ama yalnızlıkla dost olamadım bu yüzden hep kendimle kavgam.

İçimi sıkıştıran bir şeyler var bunlardan biri hiç şüphesiz sensizlik fakat sadece o değil belki de sensizliği yenebilseydim bu soruya daha rahat cevap verebilirdim.                  
              
Belki şu ramazan günü oruç aklımla bunları düşündüğüm için ve oruç ellerimle sana bunları yazdığım için çok daha günaha giriyorum ama dedim ya artık aklıma hükmedemiyorum kalbim konuşuyor, kalbim durmuyor. Çaresizlikle boğuşuyorum çaresizliğe hapsoluyorum.

bu hayatta en düzenli ve en devamlı yaptığım şey seni sevmek yemin ederim. aşkınla uslanıyorum..

Eğer biz diye bir şey olabilseydi nasıl olurdu diye düşünürüm bazı bazı, elbet seni çok severdim yine ona şüphe yok ama ben daha güçlü olurdum daha mutlu olurdum daha güler yüzlü, daha pozitif ve kuşkusuz daha huzurlu ve hatta daha sağlıklı olurdum.

  ''seni mutlu edebilmek için düşünmek'' bu anı yaşayabilseydim bir gün, ondan sonra artık her gün bu anı değil bu anları yaşayacağıma her şey üstüne yemin edebilirim.

Kızamazdım sana belki insanlık acziyeti sinirlenirdim belki sesimi bile yükseltirdim ama hemen sonrasında pişmanlıkla kıvranırdım bundan eminim ve sana kendimi affettirmek için çırpınırdım. sana istediğimde seni seviyorum diyebilmek istediğimde özledim seni görmem gerek acilen gözlerinin gözlerime değmesi, ellerinin ellerimi tutması gerek diyebilmek.. hayali bile mest ediyor paha biçemiyorum..

Ne şanslı bazıları aşık olduğuyla olabilenler onunla yaşayıp onunla ölebilenler ne şanslı. Sadece yanımda olsan dokunmam, öpmem yasak olsa sadece seyredebilsem ona bile razı olurdum..

Belki saçma ama ben hep Allah'ım öteki dünyada ne olur kalplerimizi birleştir ne olur imkânsız kılma orda onu bana sonsuz mutlu olalım diye dua ediyorum olur mu böyle bir şey mümkün mü bilmiyorum.

Gözlerin neden bu kadar güzel bakmaya doyulmuyor, derin bir deniz gibi mavi değil belki ama benim denizim onlar; çünkü ben ne zaman denize baksam deniz gözlerin oluyor ve tam o anda içime bir özlemin daha doğuyor.

Sana bakınca bahar geliyor içime, kalbim çiçek açıyor. Kokunu bilmiyorum ama kesin bahar kokuyorsundur. o güzel dudaklarına çok yakışan o gülüşün.. o gülüş bu dünyadan bir şey olamaz, cennetten payına düşmüş bir şey gibi o gülüş meleğim. öyle gülmeyi nerden öğrendin..?

Şuan kendim inanamıyorum sana bunları yazdığım için mantığım çalışamıyor artık kalbim benliğimi ele geçirdi aşkın krallığını ilan etti bedenimde onun hükümleri bunlar ben de emir kuluyum ne olur kendini kötü hissetme seni üzmeyi hiç istemedim..

Senin şimdi ellerin de pamuktandır. Söylesene sen bu kadar güzelken seni nasıl sevmeyeyim? sen bana seni seviyorum deseydin belki ben hükümdar olurdum ve yönetirdim dünyayı aşkla, neşeyle ve sevgiyle..
Senin şimdi dudakların baldır sen öptükçe güzelleşirdim ben. Sesin denizin dalgasıdır alıp götürürdü beni, kuş cıvıltısıdır dinlemeye doyamazdım. Sesin çiçektir senin kulağımdan içeri sızardı her yanım çiçek açardı

Ah tanrım keşke sevmeyi öğretmeseydin bana, bunun için çok geç şimdi artık imkânsızı sevmemeyi öğret bana yalvarırım.

dedim ya büyük bir çaresizlik girdabının içindeyim ve o girdap içinde en büyük çaresizliğim de sendin, çarem de sendin aşkım..

seni sevdiğim için dünyanın düzeninden, senden ve Allahtan özür dilerim beni affedin.. engel olmayı beceremedim,

yani sen; ömür boyu içimde sızımsın imkansızım..

Mesajımı okumuştu ama günler geçmesine rağmen cevap vermiyordu ne diyeceğini bilemediği için cevap yazmadığını düşündüm. haklıydı, ne diyebilirdi ki? Nasıl hissediyordu kendini? En çok bunu merak ediyordum..

AHRAR (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin