Selam. Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. :) Yeni bölümü aslında 15 oy olunca paylaşacaktım. Ama isteyen olunca şimdi paylaşmaya karar verdim. Neyse çok tutmayım okuyun siz.
Bu bölümde teamkara cılar bayram etsin. Onlardan çok geçiyor. ;)
Umarım beğenirsiniz, keyifli okumalar gece yıldızları...
***
"Hayır. Ne olabilir ki?" dedim umursamaz olmaya çalışarak. Annem tek kaşını kaldırdı. Kesin anladı kesin. Yandım ben. Ben bittim. Sanırım nefes alamıyorum. Nefes almayı mı unuttum acaba? Yok unutmamışım. Sadece panik. Sakin ol Buz. Bir şey anlamdı. Ayy iyi ki düşünce okuma diye büyü yok. Olsa şuan cidden nefes almıyor olurdum.
"Emin misin?" diye sordu. Başımı "evet" der gibi salladım. Umarım iyi rol yapabiliyorumdur. Annem başını salladı ve kitabı alıp odadan çıktı. Bende derin bir nefes vererek kendimi yatağıma bıraktım. Ucuz yırtmıştım.
Ama şimdi sorularla boğuşuyordum. O sır ne olabilirdi. Diğer kişiyle mi alakalıydı. Yoksa benle mi? O kimdi? Neden biz seçilmiştik?
***
Dün tüm gün soruların cevaplarını düşünmüştüm. Her şey çok karışıktı. Hiçbir şeye anlam veremiyordum. Gece doğru düzgün uyuyamamıştım. Bu nedenle gözlerimin altı şişti.
Üzerime bir iki şey geçirdim ve en son cübbemi giydim üstüme. Sonra çıktım. Umarım dalgınlıktan bir şey unutmamışımdır. Merdivenlerden aşağı indiğimde annemin çalışma odasının kapısı hafif aralıktı.Parmak ucumda oraya yaklaştım. Aralık yerden içeri baktım. Annem bir kağıda bir şeyler yazıyordu. Bir saniye onun gözleri mi dolmuştu. Hayatta inanmam. Annem asla ağlamazdı. Hatta biz cadılar direk ağlamazdık. Beni saymayın siz. Hem bende öyle çok ağlamıyorum. Hem konu bu değil. Annemin resmen ilk defa ağladığını görüyordum.
Acaba ne yazıyordu? Onu ağlatacak reddede ne olabilir ki? Elindeki kağıdı katlayıp bir zarfın içine koydu. Bende yakalanmamak uğruna merdivenlerin başına geçtim. Yeni inmiş gibi yaptım ve annem odadan çıkarken ona baktım.
"Ben çıkıyorum." Dedim. Annem başını salladı.
"Direk eve geliyorsun." Dedi. Başımı sallayıp evden çıktım. Başka bir şey yapmam zaten. Sokağı geçtiğim sırada ilerde bir silüet belirdi. Sizce kim olabilir o?
Tabii ki Kara.
Ona doğru yürümeye başladım. Oysa o yaslandığı duvarda beni bekliyordu. Yanına gidince gülümsemeye çalıştım. Eğilip yanağımdan öptü.
"Nasılmış benim sevgilim?" diye sordu. Sinsice gülümsedim.
"Kötü." Dedim. Ufak bir kahkaha attı. Ruhani olarak da kötüyüm...
"Süper!" dedi kolunu omzuma atarken. Yürümeye başlarken bu sefer ben sordum.
"Sen nasılmışsın?" yüzüne benimkinden daha sinsi bir gülümseme yerleştirdi.
"Daha kötü." Buna hiç şüphem yok buna Kara Bey.
"Daha süper!.." dedim bende onunkinden yola çıkarak.
Okula giderken hiç konuşmamıştık. Bende sorularımla cebelleşmeye çalışıyordum. Ve yeni şeyler düşünmeye başlamıştım. Mesela Kara'dan hoşlanıyor muydum? Bu soru da beni yiyip bitirenlerdendi. Hala Kara'ya ne hissettiğimi bilmiyordum.
Okula vardığımızda dersin başlamasına daha olduğu için çimenlere geçip oturduk. Kara beni izlemeye başlamıştı. Bense çimenlere bakıyordum. Sanırım benim ona bakmamam romantikliği bozdu. Aman boş verin böyle iyi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızlı Gece
FantasyBuzu sadece ateş eritir... ★★★ Periler, Cadılar ve onlar arasında geçen savaşlar... Buz, bir cadıydı. Sadece annesi vardı hayatında. Hayatı normal bir şekilde ilerlerken bir gecede her şey değişti. Yıldızlı Gece... O geceden sonra kafasında çözmek...