Preface

159 24 185
                                    


"Canavarlar yaşayamaz, onlar ölmeli."

Kim Taehyung, 20 yaşında bir şizofreni hastasıydı.

Araştırmanın veya hakkında haber yapmanın katiyen yasak olduğu Stanley Royd Akıl Hastanesi'nde iki yıldır yatıyordu.

Doktorlar, Taehyung'un semptomlarının çok ciddi olduğuna karar verdiğinden onu D bloğundaki koğuşlardan birine tıkmışlardı.

D bloğu; soğuk ve ıssız, personellerin ve güvenlik görevlilerinin bile bulunmak istemediği, yalnızca zapt edilmesi zor delilerin ikamet ettiği blok.

Taehyung kendi katında kimseyi istemezdi ve en azından bunun için çabalayacak kadar bilinci vardı.

Kendi mahzeninin tam karşısındaki mahzen hep boş kalmalıydı zirâ Taehyung'un canavarları geceleri orada uyuyordu.
Ve Taehyung'un canavarları kendi yuvalarında başka bedenleri asla istemezdi.

Doktorlar sıkılmıştı bu durumdan. Kimi koysalar Taehyung'un -aradan dar bir koridor geçmesine rağmen- demir parmaklıkların ardından karşı taraftaki hastayı taciz etmesini, zaten mahvolmuş psikolojilerine usanmadan şiddet uygulamasını ve bunların sonucunda da deli giren hastaların, tedavisi mümkün olmayan kalıcı hasarlarla çıkmaları tüm doktorları öfkelendirmişti.

Doktorlar Taehyung'dan nefret ediyorlardı. Öyle ki bir süre sonra tedavi için kontrol etmeyi bile bıraktılar.

Taehyung gün geçtikçe daha kötüleşiyordu fakat bu duruma herhangi bir şikayeti yoktu. Kaçırdığı on ikinci hastadan sonra da doktorların bir daha davetsiz misafir getirmeyeceğini düşünüyordu.

Yanıldı.

Jeon Jungkook denen genç çocuğu usulca karşı hücreye soktuklarında hiçbir şey söyleyememişti, Taehyung.

Kendi yaşlarında birini görmek onu epey şaşırtmıştı.

Jungkook'un hastalığını bilmiyordu. O, fazlasıyla normal veya fazlasıyla garip görünüyordu.

Hoş, Taehyung'un görme duyusu güvenebileceği en son şeydi.

Jungkook, gizemli biriydi. Pek fazla konuşmuyordu. Her şafak vaktinde uyanıp küçük hücreyi turluyor, bazen duvarlara çizik atıyor, ayaklarına bakıp anlaşılmayan cümleler mırıldanıyor ve en önemlisi de dakikalarca gözlerini bir kere bile ayırmadan Taehyung'u gözetliyordu.

Taehyung ise birkaç zaman sonra çekindiğini hissetti. İçten içe buna öfkelense de oğlanın çaktırmadan uyguladığı psikolojik şiddet, öfke ve gurur duygusunu bastırıyordu.

İlk zamanlar onun defolup gitmesini istedi.
Gitmeyeceğini anlayınca onu görmemeyi istedi.
Görmeye devam edince aralarındaki boşluğu aşıp onu dövmek, artan öfkesiyle de öldürmek istedi.

Fakat cani tarafında tüm bu hazlar onu dürtüklemeye devam ederken yavaş yavaş da onun bedenini kendi bedenin yanında istemeye başlıyordu.

Uykularından ıslak uyanmaya başladığında bunu fark edebildi.
Cinsel bir istek olduğunu düşünüyordu.

Bir sabah uyandığında cani tarafının tüm o hazlarını ölü bulmuştu içinde.
Bir anda ölmemişti o hazlar, artık cinsel bir istekten ibaret değildi.
Kalbi acımaya başladığında ise her şey için çok geçti.

Taehyung, gerçekliği sürekli karıştırırdı. Belki de onun gerçek sandığı, başından beri hayal. Hayal sandığı şeyler ise başından beri gerçekti.

Duyularına bile güvenemezken duygularına güvenmesi büyük bir hataydı.

"Eğer bir şeyi görebiliyorsan bil ki o, gerçek değil."

...

Dikkat: Kitap; fazlasıyla psikolojik korku/gerilim, cinsel içerikli unsurlar ve söylemler, şiddet, argo içerecektir. Sonradan problem çıkmasın. Kimsenin ruh hâlini mahvetmek istemiyorum.

Aynı zamanda kitaptaki unsurlar tamamiyle hayal ürünüdür ve karakterler de kurgusaldır. Günümüz gençlerinin psikolojik hastalıkları bir meziyet olarak görmemesi gerekiyor. Bu kitabı ruhsal bozuklukları hoş bir durum olarak göstermek adına yazmadım. Lütfen, başlamadan önce bunların bir hastalık olduğunu ve tedavinin ise şart olduğunu unutmayalım.

Bu kitabı da afourspierc , şu limona ithaf ediyorum. Her anında huzur bulman dileğiyle. 🍋💛

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 18, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Big Ole Freak | TaeKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin