Chaeyoung'a dosyaları verdikten sonra başımı tekrar bilgisayarıma çevirdim. Bu sıralar çok yoğunduk.
Chaeyoung'u işe almakla çok güzel bir şey yapmış gibi hissediyorum. Güzel kızdı, fiziği de iyi. İlk defa sarı rengin bir kızın saçına bu kadar yakıştığını gördüm.
Açık olmak gerekirse etkilenmiştim. Koridordan bir ses duyunca ayağıya kalktım. Odamdan çıkıp, gelen sese doğru gittim.
Taemin ve Chaeyoung mu?
Taemin, Chaeyoung'un üstüne doğru üflüyordu. Biraz daha yaklaştım. Boynu kızarmıştı.
"Ne oluyor lan?"
Dudaklarımdan istemsizce bunlar dökülürken daha ne olduğunu anlayamamıştım. O sırada Taemin gözlerini bana çevirdi.
"Ah, Jimin bu kızın üstüne kahve döktüm. Yanlışıkla oldu."
Hızlıca Chaeyoung'un yanına gittim. Canı çok yanmış olmalıydı. Usulca kolundan tuttum. "Nereye gidiyoruz?"
"Hastaneye gidiyoruz." diye yanıtladım.
"Bay Park abartılacak bir şey yok, gerçekten." Durup ona baktım. Yavaşça kolunu bıraktım.
"Kusura bakma, ben canın acıyordur diye öyle dedim." Diye mırıldandım..
Gülümseyip, dudaklarını araladı. "Sorun yok, burda halledebiliriz."
Başımla oyunu onayladım. Onun odasına doğru giderken Taemin'in burda olduğunu gördüm.
"Odama geç, geliyorum ben." Dedim. O da başını salladı. Chaeyoung'un odasına girdim. Çantasından bir krem çıkardı.
"Şey, siz sürebilir misiniz?" Başımla onu onayladım.
Krem'i elinden aldım. İşaret parmağıma küçük bir şekilde sıktım. Ardından yavaşça boynunda kızarmış olan yere doğru sürdüm.
Sürdükten sonra bakışlarımı Chaeyoung'a çevirdim. Yanakları kızarmıştı. Utanmış mıydı? Tebessüm ettim.
"İstersen eve gidebilirsin, ben odama geçiyorum. Bir sorun olursa söyle bana."
"Eve gitmeye gerek yok. Teşekkür ederim Bay Park."
Odasından çıkıp kendi odama girdim. Koltuğa oturup Taemin'e baktım.
"Amerikadan dönüyorsun, hiç haberim olmuyor?" Sahte kızmış bir sesle.
"Yeni döndüm ben de sana sürpriz yapmaya gelmiştim ama olanları gördün." Dedi.
Dudaklarımı yaladım. "Ama kız güzelmiş, neyin oluyor?"
Kız güzelmiş mi? Ah, haklı tabii. Herkes onu güzel bulur. Göz ucuyla Chaeyoung'a baktım. Dosyalarla uğraşıyordu.
"Sekreterim oluyor." Dedim.
Evet, sadece sekreter.
❦
Chaeyoung..
Geçen dakikalar sonra dosyaları kapatıp arkama yaslandım ve gözlerimi kapattım. Bay Park aklımdan çıkmıyordu.
Bana yakın olmuştu. İlk defa onun yüzünü yakından incelemiştim. Kapım bir anda açılınca, gözlerimi açtım.
"Chae iyi misin?"
"Olayı bize daha yeni söylediler."
"Boynunda kızarmış."
Kızlar ard arda beni soru yağmuruna tutmuşlardı.
"İyiyim, krem sürdüm geçer birazdan." Dedim.
"Bay Lee'nin burda ne işi var ki?" Dedi Lisa.
"Bay Park'ı görmeye gelmiştir." Jennie bunları söylerken karşıda ki Bay Park ve adını bilmediğim erkek duruyordu.
"Kim o?"
"Lee Taemin." Dedi Jisoo, ardından yanıma geldi ve saçlarımı okşadı.
"Sana bir şey olacak diye korktuk."
Gülümseyip Jisoo'nun ellerini sıktım.
"İyiyim kızlar gerçekten."
"Tamam o zaman çıkıyoruz biz." Jennie'nin dediği şey ile başımı onayladım.
"Bay Jeon bana bir sürü iş verdi." Lisa böyle diyince koluna vurdum.
"Git işini düzgün yap Lalisa." dedim. Hepsi yanağımdan öpüp odadan çıktılar.
Aklıma gelen şey ile, elimi alnıma vurdum. Bugün Bay Park ile geç çıkacaktık. Derin bir nefes alıp, verdim.
Bakışlarımı Bay Park'a çevirdim. Saçlarını sarıya boyatsa uyumlu olurduk..
Benim ona baktığımı hissetmiş olacak ki, o da bana baktı. Gözlerimi kaçırmadım. O da gözlerini kaçırmadım.
Şimdi düşündüm ki, belki biz birbirimize çok yakışırdık.
Belki..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ᵞᵒᵘ ᴬʳᵉ ᴹᵃᵍᶤᶜ ↭ ᴶᶤᴿᵒˢᵉ́
Fanfictionİlk bakışta ona tutulmuştum. Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. Gözleri, dudakları, saçları ve gülümsemesi.. O gözleri kısılana kadar gülümsemesi beni benden almıştı.