Gözlerinde yıldızlar barındırdığını düşünürdüm çünkü parlamadıkları tek bir an bile yoktu; güçlüsün sanıyordum çünkü dudaklarında her zaman güven verici bir tebessüm olurdu, konuştuğun zaman insanlar sana dikkat kesilirdi ve sen onlara endişelenecek bir şey olmadığını söylerdin üstelik bunların hepsini yaparken öyle samimi bir tavır takınırdın ki insanların sana inanmaktan başka bir seçeneği olamazdı. Çevrende bulunan herhangi birisi bunu rahatlıkla söyleyebilirdi ki sen güçlü bir çocuktun, insanlar üzerindeki etkin kuvvetliydi ve kendi ayaklarının üstünde rahatlıkla durabilirdin.
Haksızlar mıydı? Elbette hayır, yıkılsan bile yeniden ayağa kalkardın sen üstelik kimseye ihtiyaç duymazdın bile ancak böyle olmak zorunda değildi, bu kapasiteye sahip olman o kadar güçlü olmanı da gerektirmemeliydi. Açıkçası bu farkındalığa varmam pek de öyle kolay olmamıştı çünkü seninle tanıştığımızda senden hiç ama hiç haz etmemiştim üstelik bunun tek sebebi zayıf benliğimin senin benden akademik ya da herhangi bir anlamda daha başarılı olduğu düşüncesini kaldıramamış olmasıydı, yüzeysel şeylere öyle odaklanmıştım ki ceylan gözlerinin yalnızca bana bakarken parladığını ya da ne bileyim dudaklarından eksik etmediğin o kibar gülümsemene sakladığın duyguları görememiştim.
"İsmim Jeongguk." Elini bana uzatırken söylemiştin ismini, ben ise içimden tam üç kere tekrar etmiştim unutmak istemezcesine ve uzattığın elini sıkmıştım "Tanıştığımıza memnun oldum, Taehyung hyung."
Hyung diyişinin içimi sıcacık ettiğini reddetmek istemiştim, birleşmiş ellerimizin ne kadar uyumlu oldukları düşüncesinden nefret etmiştim, içimde yeşermeye başlayan güzel hislerin hepsini öldürmüş ve iyi niyetine inanmak istememiştim yalnızca. Bu yüzden seni 'Jeongguk' olarak değil de 'Hukuk fakültesinin birincisi olan çocuk' olarak tanımıştım ki bu iki yüzlülükten başka bir şey değildi çünkü ben herkesi kucaklamak isterdim, birisini yalnızca o olduğu için sevmeye ya da tanımaya hazırdım bu yüzden oldum olası etiketlerden nefret etmiştim ancak konu sen olduğunda işler farklı işlemeye başlamıştı ve bu son olmayacaktı. Çarklar bir şekilde hep tersine dönecekti sen olunca; öyle anlar olacaktı ki zaman adeta geriye akacak, aştığımı sandığım günlere geri dönecek, kalp atışlarım hızlanacak, kendimi tanıyamaz olacak ve en neticesinde ise seni tanıyamaz olacaktım.
Nietzsche'nin ortaya attığı 'Seni öldürmeyen şey güçlendirir.' cümlesi üzerine daha önce pek düşünme gereği duymamıştım çünkü kulağa boktan bir teselli cümlesinden farksız geliyordu; arkadaşının yanına gidiyorsun, seni üzen bir şey anlatıyorsun ve o senin omzunu patpatlayıp 'Seni öldürmeyen şey güçlendirir, Taehyung. İyi yönünden bak.' diyor. Böyle bir şey başıma gelse muhtemelen o arkadaşımın suratına iyisinden bir yumruğu geçirirdim ancak Tanrıya şükür gerçek dünyadaydık ve işler kafamda kurduğum felaket senaryolarından çok daha farklı yürüyordu. Aynen şu anlattığım şekilde baktığım bu cümle üzerine uzun uzun düşünme gereğini ise o güçlü yapına sığdırdığın her türlü acıyı ve zaafı tek bakışımda anlayabildiğimde ve onları kendi acılarım gibi hissedebildiğimde duyacaktım. Üzerine oturup düşündüğüm zaman ise fark edecektim ki seni öldürmeyen şeyler güçlendirmişti çünkü seni güçlendiren şeyler seni ölmekten beter etmişti ancak sen o kocaman görüntün aksine küçücüktün, acıyla nasıl başa çıkabileceğini bile bilmediğinden onları içine gömmüş bir de üstüne upuzun, dayanıksız duvarlar örmüştün ve herkesi her şeyin yolunda olduğuna öyle güzel inandırmıştın ki kimse gelip de o duvarları yıkmaya çalışmamıştı bile.
O duvarların dokunduğum gibi darmaduman olacağını bilemezdim. Hıçkırıklar eşliğinde ağladığını görüp yanına geldiğimde kollarıma atılacağını, pek öyle samimiyetimiz olmamasına rağmen omzumda bitap düşene kadar ağlayacağını ve hatta sırf sen ağladığın için ağlayacağımı asla tahmin edememiştim, açıkçası yanına koşarken neyi düşündüğümü bile bilmiyordum yalnızca yıkılmaz çınar yıkılıyordu işte, sen ağlıyordun ve ben acını acım gibi sahiplenmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
22 [taekook]
Fanfictionaşkım inceciksin, biraz daha sevsem öleceksin aşkım tazeciksin, gözlerimde parlak hevessin bilmezsin, daha yirmi ikinde yaktığım ellerimsin oneshot