O anlattı ben yaptım. Sonu da yarasını kapatabilmiştim. Ben yarasını sararken uyuyakalmışım. Oturduğum eyrden kalktım ve etrafa göz gezdirdim. Gözüme ilişen ilk şeyle üzerini örttüm. Şimdi ne yapacağım? Gitmeli miyim? Gidersem ölür mü acaba? Umutsuzca suratına baktım. İlk gördüğüme göre uyurken daha hoştu. İstemsizce yere oturdum ve suratını incelemeye devam ettim. Acaba neden yaralandı? Bakışlarım bir az önce sardığım yaraya kaydı. Peki belki beni bir silahla tehtit etmiş ve zorla onun evine götürmemi sağlamıştı... Tamam bunlar pekte iyi şeyler değil ama içimden bir ses burda kalmamı söylüyor. Derin bir nefes verdim. Onu bu halde bırakmamamı söylüyor. Homurdanarak kafamı koltuğa yasladım. Yorulmuştum. Belkide bu nedenle böyle düşünüyordum. Biraz kestirsem mantıklı düşüne bilirdim herhalde. Gözlerimi yorgunlukla kapattım.
.
.
.
.
.
Sararmış ağaçların altında yürüdüm. Gökyüzü batmakta olan güneşin habercisiymiş gibi renk değiştirirken kulaklarıma dolan müzikle durdum. Ses ağaçların arasından geliyordu. Yönümü müziğin geldiği tarafa çevirdim. Ağaçların arasından geçtim. Ağaçların arasında Işığın vurduğu tek noktaymışçasına parlayan yerde piyano çalan biri şarkı söylüyordu.~Belki bizi değiştirmelerine izin veririz~
~Belki birlikte kalacağız~
~Biz sadece insanız~
~Neden? ~
~Artık konuşmuyoruz~Yavaşça yaklaştım. Attığım her adımda hışırdayan yaprakları duymuyormuşçasına şarkıya devam ediyordu. Bir adıkmlık mesafe kala durdum. Elimi uzattım ve omuzuna dokundum. Müzik durdu. Esen ılık rüzgarda sallanan yaprakların çıkardığı sesten başka bir ses duyulmuyordu. Kafasını yavaşça oynattı....
.
.
.
Hızla gözlerimi açtım. Etrafa bakındım. Rüya. Derin bir nefes verdim. "Demek uyandın." kafamı sesin geldiği yöne çevirdim. Şu yarasını sardığım çocuk kapıya yaslanmış bana bakıyordu. Bir an dün yaşananlar aklıma geldi. Tekrardan etrafa göz gezdirdim. Yatakta yatıyordum. "Buraya nasıl geldim?" omuz silkti "Koltuğun kenarında uyuyakalmıştın. Bu yüzden seni buraya yatırdım." sessizce suratına baktım "Kimsin sen?" kısa süreli bir sessizlik oldu "Dün kurtardığın çocuk işte." sorumu geçiştirmeye çalışıyordu "Adın en!?" sesim bu sefer biraz daha kararlı çıkmıştı. "Vazgeçmeyeceksin değil mi?" suratımı ekşittim "Tehtit etmeyeceksin değil mi?" Gülümsedi. "Şey aslında dün için yani silah olayı için üzgünüm. Ama bunu yapmasaydım bu Dünyada olmayabilirdim." yani der gibi omuz silktim. Yaslandığı yerden uzaklaştı ve doğruldu. Yavaş adımlarla yanıma geldi. İstemsizce üzerime örtülü olan şeyi çekiştirdim. "Sana her şeyi anlatırım ama sonrasında..." durdu. "eee..." gözlerimin içine baktı " Hayatın güvende olmayabilir. Şuanda da pek olduğu söylenemez gerçi ama." "ha?" derin bir nefes verdi " Bu eve girerek benim Düyama adım atmış oldun zaten." konuşmalarından pek bir şey anlamasamda omuz silktim "Gerçekleri öğrenmek istiyor musun?" peki mantıklı bir insan bu soruyu duyduğunda iki kere düşünür değil mi.... Mantıklı bir insan. "Evet."
.
.
.
.
.
.
Accık gısa oldu ama idare edicez gari
Sinzce gerçekler ne?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cafuné
FanfictionTH: Kalbin kalbimden, ellerin saçlarımdan ayrılmasın. Açılay: Bunu bir zamanlar canımı alan kişi mi söylüyor?!