7| Bir Cüretkârın Kelâmları

3K 279 589
                                    

LP - Forever For Now

"Hem hiçbir yere ait değiller,
hem hiçbir yer onlara."


20 Nisan 1945

Sebebiyeti neydi aklındaki bu uğultuların, bilmiyordu Taehyung. Meçhûldu her biri. Aciz kanatları bu bilinmezlikte çırpınıyordu lâkin uçamayacak kadar da korku yüklü hissediyordu. Tam sol göğsünün üzerinde kanadı kırılmışcasına çırpınan kuşları hissediyordu kendi gibi. Dudakları ansızın kuruyor, titreyen bakışları takip ediyordu arkası dönük bedenin aldığı nefesler eşliğinde inip kalkan geniş omuzlarını. Keskin ense tıraşına eşlik etmiş nemli saçlara bakışlarını çıkartıyorken bu güçsüz ayakları ona doğru bir adım daha atmaya kendilerini sakındığı hâlde, kıvılcımların yuva yaptığı titrek parmakları onun omzuna dokunmak istiyordu Taehyung'un. Lâkin bu istek, ne kadar yakınında olsa da bir o kadar da ıraktı kendisine. Zambak kokusu yine sûretini göstermiş buram buram çalıyordu burnuna. Ağırlığı geçmek bilmeyen korku daha çok siniyordu bu kokuyla. Ona bakan gözlerinin yanında saçlarının gizlediği kulakları da kızarıyordu. Yine de ona bakmaktan alıkoyamıyordu kendini bu fütursuz zihninin emirlerine rağmen.

Kuzgun, parmakları altındaki kapı kolunu indirip kapıyı açarken, sorusunun yanıtsız kalacağına kafa yormuştu Taehyung. Lâkin yanılıyordu. "Şayet ki insanlar arasında yalnızsan, bunun sorumlusu has kendin oluyorsun. Asla insanlar olmuyor Taehyung-ssi." dediğinde açmıştı odasının kapısını tamamen Jeongguk. Sırtı hâlâ dönüktü kendisine derinleşmiş gözleriyle bakan genç çocuğa. "Farklıysan, yanlışsındır." Dudakları arasından zehirli kelimeler dökülmekten çekinmiyorken bu kelâmlara karşı dişledi dudaklarını Taehyung. Kulaklarının işittiği her bir sözün doğruluğu büyük bir yük olup çıktı yeniden kalbinin üzerine ve bıraktı ağırlığını oraya. Öyle ki omuzlarının çökmesinin buydu canhıras sebebi. Yürek yakıyordu kelâmları zira.

"Bir kimsenin doğrusu, ötekilerine yahut çoğunluğa göre yanlışsa, bu doğru yanlış kabul edilir." Ne âlâdır ki yanan yüreğine alevler ekleniyordu Taehyung'un. Gözleri nemlensin istemiyordu, kuzgunun nefesler eşliğinde sarsılan omzuna dokunmuş bu harelerini kaçırıyordu Taehyung. Onun gözlerine bakmıyor olsa dâhi kaçırıyordu gözlerini işte. "Ve sen ne kadar doğru olsan da artık herkesin gözünde bir hatadan, bir günahtan başkası değilsindir." dediği vakit önünü dönmüştü yavaşça Taehyung'a ve bu genç çocuğun yeri yoklayan bakışları gözlerine çıkmış, onun can yakan derinliğin anlamını sorgulamıştı kendi içinde Jeongguk.

Gözlerinin buluşmasıyla bedeninin baştan aşağı titrediğini hissetti Taehyung. Nefes almak zor geliyordu ciğerlerine. Ona baktığında, onun gözlerine odaklandığında anlamlandıramadığı hissin tohumları yeşeriyordu göğsünde. Bu ise korkusunu tetikliyordu. Tanrı korkusu ruhuna ilim ilim işliyor, parmak uçları haç kolyesine ulaşmak adına titriyordu. Ancak ne dudaklarını aralayıp bir kelime etmiş ne de parmakları ulaşmıştı haç kolyesine. Yalnızca bakmıştı ona, gözlerinde bir ölümün acısı, bu acısına eşlik eden kendisinden yaşça büyük bu adamın füsunkâr suretinin gölgesi yer ediniyordu.

"Kahvaltımı odama getirmeni rica ediyorum." demişti Jeongguk. Taehyung yalnızca onun gözlerine bakarken, kuzgun misali gözlerin, yüzünün her bir yanını seyre çıktığını görüyordu. Çokça da açık kahve saçlarına değiyordu bu kuzgun gözler. Bu gözlerin gezintisi ise titretiyordu Taehyung'un harelerini. Onun gözlerinde kendini görüyordu.

"Siz nasıl tensîp ediyorsanız efendim." demişti yalnızca Taehyung. Sesi titremiş olsa da bunun zihnini kurcalamasına izin vermeden bakmıştı öylece onun kuzgunu andıran gözlerine. Lâkin hep olduğu gibi onun bu koyu gözlerine daha fazla odaklanamayıp duvarları süslemiş, Jeongguk'un eseri olan tablolara bakmıştı. Kaçırmıştı yine harelerini. Sonrasında işitmişti Jeongguk'un derin nefesini ancak yeniden ona bakamamıştı. Bu defa cüretkâr olamamıştı. Önünde hafifçe eğilmişti. Derin harelerinin görüntüsü çıplak ayaklarına kaydı çok kısa bir süre. Sonrasında kaldırdı başını, bu açık kahve saçları gizledi yeniden gözlerinin üzerini. Gözlerindeki acı derinlik masum bir ölümün mirası iken bakmıştı tekrardan onun gözlerine. Neden diyordu içten içe kendine, neden onun gözlerinin parıltılarında kayboluyormuş gibi hissediyordu, bilmiyordu. Yalnızca ansızın gelen o duygu seli kalbine dokunuyordu bir bilinmezlikte birlikte. Odasına geçip kapısını ardından kapatmasını bekledi Taehyung onun. Lâkin ne kadar beklese de karşısındaki bu adam gözlerini kaçırmıyor, dikkatle bakıyordu gözlerine.

nepenthe Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin