Medya: Yaşadıkları Villa
Uyandığımda saat daha 7:30'du. Ne diye bu kadar erken kalktım ki ben şimdi? Okul açılana kadar işe gitmeyecektik. Bu ev arkadaşı işini Işıl ablaya söylediğimizde bize iki hafta izin vermişti. Halden anlayan bir insandı. Bu yüzden neredeyse herkes onu çok severdi.
Uyuyamayacağımı anlayınca yataktan kalktım ve kahvaltı hazırlamak için mutfağa gittim. Bilin bakalım ne gördüm? Boş bir mutfak! Ne sandınız? Kızların kalkıp benim için kahvaltı hazırlayacağını mı? Güldürmeyin beni. Onlar açlıktan ölmek üzere olsalar bile benim yemek hazırlamamı beklerler. Çünkü yemek yapmayı bilmiyorlar.
Ben kahvaltıyı hazırlarken birden arkamda ayak sesleri duydum. Arkamı döndüğümde saçı başı dağılmış, kucağında Shadow'la boş boş mutfakta dikilen bir Todoroki görmeyi beklemiyordum. Bir süre şaşkınlıkla ona baktıktan sonra gülümsedim ve "Günaydın." dedim. Gözlerini ovuşturarak "Günaydın." diye mırıldandı.
O bir sandalyeye oturunca ben de işime devam ettim. Sessizce geçen 10 dakikanın sonunda Todoroki "Yardım etmemi ister misin?" diye sordu. Sanırım daha yeni yeni ayılıyordu. Ona döndüm ve "Gerek yok. Bitirdim zaten." dedim. Şu an istese de bana yardım edemezdi zaten. Çünkü Shadow tam anlamıyla kucağına yayılmıştı. Eğer Todoroki onu kaldırmaya çalışırsa sinirlenir ve ona saldırırdı.
💫💫💫
Kahvaltı hazırdı. Saate baktım. Daha yeni 8 olmuştu. Kızları bu saatte uyandırmaya çalışırsam büyük ihtimalle beni diri diri gömerlerdi. O yüzden kendime kahve yapmaya karar verdim. Todoroki'ye döndüm ve "Kahve ister misin?" diye sordum. Hafifçe gülümseyerek "İyi olur." dedi. İçimden "Daha sık gülümsemeli." diye düşündüm. Çünkü gerçekten çok güzel gülümsüyordu. Daha sonra çocuğun yüzüne boş boş baktığımı fark edince aceleyle kafamı çevirdim ve kahveyi yapmaya başladım.
Yaklaşık 5 dakika sonra tekrar ayak sesleri duyuldu. Arkamı döndüğümde yeşil saçlar dikkatimi çekti. Midoriya şirince gülümseyerek "Günaydın Eylül-chan! Günaydın Todoroki-kun!" dedi. İngilizce konuşsakta yine de Japonca saygı eklerini kullanıyordu. Todoroki'yle aynı anda "Günaydın Midoriya." dedik. Ardından "Sen de kahve ister misin?" diye sordum. Midoriya birden ciddileşti ve sorumu "Ruhum kadar koyu bir kahve istiyorum." diye cevapladı. Bir kahkaha attım ve "Süt koyuyorum o zaman. Uygun mu?" dedim. Midoriya gülmemek için kendini zor tutarken "Uygun." dedi. Ardından Todoroki de dahil olmak üzere hepimiz kahkaha atmaya başladık. İnsafsız Todoroki çok güzel gülüyor lan.
Kahkahamız, tam kafamın yanındaki duvara çarpan terlikle bölündü. Terliğin geldiği yere bakınca, bize öldürecekmiş gibi bakan Naz ve Bakugou'yla karşılaştık. Şimdiden söyleyeyim, helvamı çilekli istiyorum.
Beni bu düşüncelerimden sıyıran şey Naz'ın aniden mahalleyi inletecek kadar yüksek sesle bağırması oldu. Adeta ağzından ateş çıkararak "ULAN NE DİYE SABAHIN SEKİZİNDE ANIRA ANIRA GÜLÜYORSUNUZ! UYKU KATİLLERİ!" diye bağırdı ve terliğinin diğer tekini de bana fırlattı. Son hız kafama gelen terlikle yüksek sesle Naz'a saydırmaya başladım. Kendisi evimizin terlik atıcısı. Attığı terlikler hiçbir zaman ıskalamaz ve sizi felç bırakabilir.
Todoroki ve Midoriya iyi olup olmadığımı sorarken Bakugou sırıtarak Naz'a baktı ve "Sen benden de beter çıktın." dedi. Ben tam diğerlerinin bu kadar sese nasıl uyanmadıklarını düşünürken "Aman Tanrım! İyi misin Eylül?" diyerek bana doğru koşan Denki'yi gördüm. Tabii Sinem ve Helin de arkada benim halime kahkahalarla gülüyorlardı. Sanki benim 8 yıllık arkadaşım onlar değil bu çocuklar!
Siniri biraz azalmış olan Naz "O kadar da hızlı atmadım yav." diyince sinirle ona dönüp, büyük ihtimalle morarmış olan alnımı göstererek "BU MU YAVAŞ ATMIŞ HALİN!" diye bağırdım. Ardından sakinleşerek "Oturun yemeğinizi yiyin. Bugün temizlik yapacağız. Hayır Naz, sonra yapamayız. Hayır Helin, temizlikçiye boşa para veremem. Ve hayır Sinem, ölü taklidi yaparak işten kurtulamazsın." dedim ve acısı biraz da olsa azalmış olan alnımın son durumuna bakmak için tuvalete gittim. Tam tahmin ettiğim gibi, alnımın ortasında dev gibi bir morluk gördüm. Önemsemedim ve aşağı indim.
Kahvaltımız gayet normal geçmişti. Sadece Denki'nin boğazına meyve suyu kaçmıştı ve Helin de çocuğun sırtına Osmanlı tokadı atmıştı. Tabii Denki'nin nefesi bir süreliğine kesilmişti ama daha sonra düzelmişti.
Kahvaltıdan sonra Midoriya'yla birlikte sofrayı topladık. İşimiz bitince hep birlikte temizliğe başladık. Sinem yine ölü taklidi yapmıştı ama kanmadığımı görünce oflayarak işine devam etmişti.
💫💫💫
İş bölümü yapmıştık. Ben merdivenleri siliyordum. Bir yandan dans edip bir yandan merdivenleri silerken alt kattan küçük bir çığlık ve çatırdama sesi geldi. Yine kim neyi kırdı acaba?!
Göreceğim şeyden korkarak aşağı indim. Gördüğüm manzarayı tahmin bile edemezsiniz. Yerde bir hamam böceği var ve Todoroki böcekten kaçmak için duvarın kenarında buzlar oluşturmuş, onların üzerinde duruyor.
(Görüntü şu şekilde.)
Bütün ev halkı oturmuş, Todoroki'nin böcekle olan savaşını izlerken Todoroki birden "ÖYLE BOŞ BOŞ BAKMAK YERİNE ALIN ŞU LANET BÖCEĞİ YANIMDAN!" diye bağırdı (çığlık attı). O böcekten kaçtıkça böcek inatla ona doğru gidiyordu. Bakugou onun yanına doğru yürürken alayla "Sen de ne korkak çıktın Melez." dedi. Ardından elindeki peçeteyle böceği aldı ve dışarı attı.
Bu olaydan yaklaşık 5 dakika sonra herkes yine işini yapmaya başladı. O geçen 5 dakika boyunca da Denki Todoroki'ye o kadar çok gülmüştü ki, Todoroki sonunda sinirlenip onu havuza atmıştı. Zaten bizim gibi manyakların normal ev arkadaşlarının olmasını düşünmek hata olurdu, değil mi?
Temizliğin geri kalanı da tabii ki normal geçmemişti. Denki yerleri paspaslarken ayağı takılmış ve deterjanlı suyun içine düşmüştü. Helin birinci katın camlarını silerken camdan aşağı, bahçeye düşmüştü. Sinem toz alırken bin yıllık jelibon bulup onu yiyince yaklaşık 20 dakika boyunca kusmuştu. Bakugou, Naz'ı sinirlendirmişti ve karşılığında uçan bir terlik kazanmıştı. Todoroki evin içinde bir tane daha böcek görünce "S****** BÖYLE İŞE AMA YA!" diye bağırıp benim yanıma gelmişti. Benim başıma bir şey gelmedi. Henüz...
Ben tam bunu düşünürken, şom ağzım ve sakarlığımın birleşmesiyle ayağım kaydı. Tam merdivenlerden yuvarlanacakken varlığını unuttuğum Todoroki beni kurtardı. Yanlış anlaşılmasın, Türk dizilerindeki gibi bir yakınlaşma olmadı. Aksine ben dengemi sağlar sağlamaz kolunu çekti. Ayrıca "Neden dikkatli olmuyorsun?!" diye beni azarladı.
Yaşadığımız ölüm tehlikelerinin sonucunda, sonunda temizliği bitirdik. Dinlenerek olsa da yaklaşık 10 saattir temizlik yapıyorduk. Temizlik biter bitmez hepimiz kendimizi koltuğa attık. Yine hiçbir şey yapamadan odalara dağılıp uyuduk.
⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡
Uzun bir bölümle karşınızdayım sevgili okurlarım. Oy verip yorum yaparsanız beni çoooookkkk mutlu edersiniz. Eğer hikayede eksik olduğunu düşündüğünüz bir yer varsa bunu belirtin ki düzeltebileyim. Sizi seviyorum. Kendinize iyi davranın 🧡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Moonlight (BNHA)
Fanfiction[Tamamlandı] Todoroki, Bakugou, Midoriya ve Kaminari 4 Türk kızın evine ev arkadaşı olarak taşınırsa neler olur? Oynat bakalım... NOT: Aşırı cringe bölümler var. Bunları göz önünde bulundurarak okuyun lütfen. Cringe bölüm okumak istemiyorsanız direk...