Köpeklerin sesleri git gide uzaklaşırken Yonca yattığı yerde gözyaşlarına boğulmuştu. Saldırgan köpekler üstündeki etleri almaya çalışırken dişlerini tenine geçirmişlerdi. Yaraları hala kanıyordu.
"Ben köpeklerden korkmazdım küçükken... Babam bana sekizinci yaş günümde bir köpek almıştı."
Kadının gözleri tepesindeki ışığa odaklanmıştı ve onları bir an için bile kırpmıyordu. Bitkindi, korkuyordu; korkuyla çarpan kalbinin göğsünü delecek kadar sert attığını duyumsuyordu. Bayılmamak için kendini tuttu. Onu dinleyen biri varmışcasına konuşmak bir nebze rahatlatıyordu.
"Çok sevimli bir köpekti. Baştan aşağıya kül renginde, yalnızca patileri beyazdı. Renginden dolayı adını Duman koymuştum. Öyle tatlıydı ki ona bakarken insanın içi erirdi. İki sene boyunca benimle kaldı. Çok uysaldı, asla kimseyi incitmezdi. Hatta neredeyse hiç havlamazdı. Gel zaman git zaman Duman geceleri sokağa çıkmaya başladı. Hiç öyle huyları olmadığından dolayı şaşırmıştım ilk başta. Gidiyor, saatlerce gelmiyordu. Hayvanın hareketleri değişmeye başladı. O sakin, arkadaş canlısı köpek yoktu artık. Diş gösteriyor, en ufak bir seste irkilerek ayağa kalkıyor ve havlamaya başlıyordu. Bu böyle uzun süre devam edince geceleri sokağa çıkmasına engel olmak istedim. İşte o gece bana saldırdı. Elimi paramparça etti."
Elindeki derin izlerin sebebi köpeğin dişleriydi. Çocuk ellerine öyle yüksek bir basınçla geçmişti ki üst yüzeyini tamamen yarmıştı. O zamandan beri köpeklerden korkuyordu. Hiçbir köpeğe yaklaşmıyordu, hatta bu sebeple ne zaman Azra ve Deniz'in evine gitse evin sevimli maskotu Marvin'in bir odaya veya kafese kapatılmasını istiyordu.
Tüm sevgisini vererek ilgilendiği köpeğin saldırganlaşmasının sebebi, dışarı çıktığı gecelerde kimseye bulaşmamasına rağmen eziyet görmesiydi. Yonca çok sonradan öğrenmişti durumu. Mahalledekiler zararsız bir köpeğin ortada dolanmasına bile tahammül edemeyecek kadar zalim ve duygusuz insanlardı. Durup dururken hayvana zarar vermişlerdi, hayvan da insanlara olan güvenini tümüyle kaybetmişti.
"Ama ona kızmıyorum... Duman belediye işçileri tarafından zehirlenerek katledildiğinde çok ağlamıştım. Ağlamaya hakkım yoktu, insanların şerrinden koruyamamıştım onu. Kendi korkularımın esiriydim o sıralar. Bana saldırdığı için köpeklerden korkmaya başlamıştım. Yapamadım. O kadar korkaktım ki Duman'ı kurtaramadım."
"Herkesin bir pişmanlığı var şu hayatta."
Ses çok uzaktan ama bir o kadar da yakından geliyordu. Yonca hareket ettirebildiği tek yer olan başını çevirdiğinde duvarın aşağısında bir havalandırma paneli gördü. Sesin sahibi yan odada, bu panelin tam yanında oturuyor olmalıydı.
"Derya sen misin?"
"Evet. Hepimiz aptallığımızın bedelini ödüyoruz. Bu şerefsiz herif de en büyük korkularımızı ve aptallığımızı kullanarak saldırdı bize."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahtan Koyu
Fanfiction"Kalbim saf iyilikle beslendiği sürece dışım varsın, siyahtan koyu gözüksün." Bir parça kızıl, bir tutam mavi: Onlar büyük bir planla hapishaneden kaçmış iki kadın da olsa, birbirlerinin kalplerinde hala birer mahkumlar. Azra ve Deniz kaçak olarak y...