"Ben ondan hoşlanmıyorum, tamam mı?"
Mezar taşına yaslı sırtımı dikleştirdim.
"Ashley sadece benimle uğraşmayı seviyor. Sebastian'a o şekilde bakmıyorum, bakamam."
Bir süre bekleyip sessizliği dinledim.
"Bu hem ona hem de sana ihanet etmek gibi olurdu. Zaten..ona her yakın olduğumda seni aldatıyor gibi hissediyorum. Ama bilmelisin içimden geçenler bunlar değil. Sadece..onunla birlikte olduğumda çok güvende hissediyorum. Biraz senin hissettirdiğin güvene benziyor ama farklı yönleri var."
Yağan yağmur sözlerimi bastırmaya çalışıyordu.
Kalktım, arkama, mezara doğru döndüm ve çömeldim.
"Söylesene. Senden başkasını sevmem seni üzer miydi?"
Yaşlarım çenemden damlamaya başladığında başımı hırçın bir tavırla mezar taşının kenarına yasladım.
"Kabul etmek istemiyorum..öldüğünü kabul etmek istemiyorum. Bir şey söyle Erik! Burada olduğunu söyle. Gitmediğini söyle..bana söz verdiğin gibi. Sen her zaman sözünü tutarsın."
Hıçkırıklarım yağmur sesine karışırken beklemediğim birini duydum.
"Melanie."
Hızla ayağa kalkıp elimle yanaklarımı sildim.
"Sebastian. Burada ne işin var?"
"Saatlerdir evde değilsin. Endişelenip Matilda'ya sordum. Seni burada bulabileceğimi söyledi."
"Ben iyiyim..gidelim."
Ben yanına gelene kadar olduğu yerde bekledi. Geldiğimde biraz yüzüme baktı ardından kollarını bana sardı.
"Bir dahakine böyle yaptığında haber ver."
"Sebastian."
Tekrar yüzümü görmek için geri çekildi. Elleri omuzlarımdaydı.
"Onun yanındayken bana bu kadar yakın olma. Bu öyle olmasa da çok..yanlış hissettiriyor."
Bu sözleri beklemediği açıktı. Önce gözlerinde bir şaşkınlık belirdi ama bu duygunun geçmesi uzun sürmedi.
"Anlıyorum." dedi yumuşak sesiyle.
"Gidelim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Need You | sebastian stan
Rastgele"Ya ben burada olmazsam?" dedim çatallaşmış sesimle. "Bunu düşünmek bile istemiyorum. Sen gidersen n'aparım ben Melanie?"