51 - Sonuçlar

2.5K 206 32
                                    

51 - Sonuçlar 

Asilsoy'un kapısından girerken kimseyi uyandırmamak için odama çıkmadım, onun yerine bahçede oturup alarmların çalmasını beklemeye karar verdim. Yarım saat kalmıştı zaten, o yarım saat kafamı toplamaya çalışabilirdim.

Elmas yüzüğümle oynadığımın farkında bile değildim. Bu yüzüğü çıkaracak olmak beni üzüyordu. Temsil ettiği şeyle bağımı kesmek zorunda kalacaktım ve beni mahveden asıl şey buydu ama Özkanları korumalıydım. Tıpkı yıllar boyunca onların annemleri koruduğu gibi. Bunu onlara borçluydum.

Sabah gözlerimi Tolga'nın yanında açmıştım ve bundan daha güzel bir his yoktu benim için. Gri gözler hala uykusunun en derin yerindeydi ve uyanmaya niyeti yoktu. Bir süre onu izlemiştim. Kırpışan kirpiklerine bakmıştım, şekilli vücudunda parmaklarımı gezdirmiştim usulca, dudaklarından çıkan ince nefesleri dinlemiştim ve kokusunu içime çekmiştim.

Tolga'yı uyandırmadan yataktan kalkmış, giyinmiştim. Küçük bir not yazarak Asilsoy'a döneceğimi ve bir süre yanında olamayacağımı da yazmıştım. Onu böyle bırakmak yüreğimi burksa da yapabileceğim bir şey yoktu. Son kez güzel yüzüne bakmıştım ve kapıyı çekip odama geçmiştim.

Şimdi ise buradaydım. Yönetimle tek başıma savaşamazdım, bu imkansızdı. Onların arkasında tüm kırmızılar vardı ve ben tektim. Hiçbir yolu yoktu, evlenmesek bile sevgili kalmaya devam ettiğimizi anladıklarında yine peşlerine düşeceklerdi. Ne olursa olsun Nilsu'yla nişanı yapacaklardı.

Alarmların iğrenç sesini ve homurdanarak uyanan öğrencileri duyduğumda iç çekip oturduğum banktan kalktım. Odanın kapısını açıp içeri girdiğimde giyinmekle meşgul olan arkadaşlarımın gözleri bana döndü.

"Mehir? Burada ne işin var?" Sude gelip bana şaşkınca sarılırken ona karşılık verdim. "Biraz okul havası alayım dedim fena mı?"

"Dönmeyeceksin sanıyorduk." dedi Lara. Omuz silktim çantamı yatağıma bırakırken. "İşler değişir."

"Derslere girecek misin?"

"Girerim." dedim asamı alırken. "Sizin sınavlarınız yok mu?"

"Bitti ya sınavlar." Merve her şeyi unuttuğumu düşünüp göz devirmişti.

Okulların kapanmasına bir ay kalmıştı ve ben bu bir ayı Asilsoy'da geçirmeye niyetliydim. Bu şekilde kendimi Tolga'dan uzak tutabilirdim.

Dersliğe giderken beni görenler selam veriyordu gülümseyip. Formam yoktu ancak hocaların bunu dert edeceğini sanmıyordum. Önlerde bir yere otururken "Mehir!" diye bir çığlık koptu ve sırtıma atlayan Atlas'ın ağırlığını hissettim.

"Atlas, bebeğim, otuz kilo değilsin haberin olsun. Sırtım koptu." Eğilip yanağıma kocaman bir öpücük kondurdu. "Burada ne işin var kuşum?"

"Okuluma da gelemeyecek miyim?"

Üç yakışıklı yanıma sıralanırken "Yani öyle değil, bu yılı kapattın sanıyordum." dedi.

"Eh, bir şeyler oldu." Merakla bana baktılar. "Ne oldu?" Cesur'un kahverengi gözlerine döndüm. "Boşver, sonra anlatırım."

Bahar Hoca beni görünce şaşırıp baktı. Ona gülümsedim. Ders boyunca telefonumun cebimde titrediğini hissetmiştim ve az buçuk kimin aradığını tahmin edebiliyordum. Hocaya çaktırmadan telefonumu çıkardım.

Tolga'dan on dört cevapsız çağrı, sekiz mesaj.

Demir'den altı cevapsız çağrı, iki mesaj.

Annemden beş cevapsız çağrı.

Babamdan iki cevapsız çağrı.

Defne teyzeden altı mesaj ve iki cevapsız çağrı.

𝐒𝐎𝐘𝐋𝐔 𝐀𝐕𝐈Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin