episode 5

12 3 3
                                    

2 ay sonra

Jae Hwa'nın anlatımından;

Aradan tam tamına 2 ay geçmişti. Ve bu 2 ay boyunca sürekli arada kalmıştım. Arada kalmaktan her zaman nefret etmişimdir. Bu süreçte Ji Min Min Seo'yla ilgili haberleri benden alıyordu. Midesi bulanıyor mu, başı dönüyor mu, hamileliğe karşı bi belirti var mı vesaire...

Min Seo 2 aydır Ji Min'le konuşmuyordu. Araları açılmıştı. Ji Min onunla konuşmayı ne kadar denese de Min Seo konuşmamakta ısrarcıydı. Jung Kook bu durumu fark ettiğinde gelip bana sormuştu. Evet bana sordu çünkü 2 ay boyunca fazlasıyla yakınlaşmıştık. Ona karşı hislerim değişmişti. Sanırım onunki de değişmişti. Şirketteki zamanının yarısından fazlasını benle geçiriyordu.

Birbirimizi artık daha iyi tanıyorduk. Her ayrıntısına kadar. Ara sıra dışarda yemek yiyorduk. Kook'un eski nişanlısı Soo Hee, fazla vakit geçirdiğimizi görünce Kook'a yalakalık yapıp beni kıskandırmaya çalışıyordu. Aklı sıra kıskanacağımı düşünüyordu. Bu bazen işe yarıyordu ama çoğu zaman yaramıyordu.

Ji Min'le Min Seo'nun çok büyük bir tartışma yaşadıklarını, bu yüzden de hiçbir şekilde konuşmadıklarını söylemiştim. Tüm şirket böyle biliyordu. Min Seo 2 ay boyunca hamileliğe karşı herhangi bir tepki göstermemişti. En azından bizim gördüğümüz böyleydi. Bu konuda içimiz rahattı. 

Kapı çaldı ve içeriye Jung Kook girdi. Ona gülümsedim. Gelip bana sarıldıktan sonra konuşmaya başladı.

"Bugün akşam benimle gel. Bir şeyler yeriz. Şirketten beraber çıkarız. Hem seninle konuşmak istediğim şeyler var." dedi. Soran gözlerle bakıyordum. 

"Biraz sabret. Akşam öğreneceksin." demesiyle kafamı tamam anlamında salladım. Bana tekrar sarıldı ve odadan çıktı. Arkasından sırıttığıma emindim. Saatime baktım. Akşama çok vardııı. Nasıl vakit geçireceğimi bilmiyordum herhangi bir işim yoktu.

O sırada Min Seo'nun odasına uğramanın iyi bir fikir olduğunu düşündüm. Kapıyı çalarak odaya girdim. 

"Miin Seo-yaah! Ben geldimm. Aşırı sıkıldım da." dedim tatlı bir ifadeyle. 

"Hoşgeldiiiiin. Ben de diyordum ki Jae ne zaman gelecek." dedi ve güldü. Eline şirket hattının olduğu telefonu alıp bize iki tane kahve söyledi. Kahveler geldikten sonra konuşmaya başladım.

"Nasıl gidiyor bakalım ? Ji Min'le hala konuşmuyor musunuz ?" dedim.

"Konuşmuyoruz. Ama bazen gidip konuşmak istiyorum. Kendimi zor tutuyorum. Onu bu kadar sevdiğimi bilmiyordum Jae." dedi.

"O kadar iyi anlıyorum ki seni. Sevmenin nasıl bir his olduğunu buraya gelince anladım. " dedim gülümseyerek.

"Ne?! Bir dakika.... oooo yok artık." dedi gülerek. Anlamıştı kim olduğunu.

"Yakışırsınız. Jeon Jung Kook ve Lee Jae Hwa. Oha sizi zaten shipliyordum. Tam üstüne bastınız." dedi. 

"Akşam birlikte yemek yiyecekmişiz. Bana bi konu hakkında konuşmak istediğini söyledi."

"Ben o konunun ne olduğunu tahmin ediyorum." dedi ama elini karnına götürerek yüzünü buruşturdu. Bu hareketi dikkatimi çekti.

"Min Seo-yah iyi misin ?" dedim.

"Midem...midem çok kötü Jae." dedi ve hızlıca lavaboya koştu. Hayır bu olamaz şimdi napıcaz ? Min Seo'nun peşinden lavaboya gittim. Kusuyordu. Ji Min'e söylersem Min Seo beni keserdi. Ama bundan daha iyi bir fikir göremiyordum.

Koşarak Ji Min'in odasına girdim. Kapıyı çalmamıştım. İçerde Jung Kook'un olabileceğini tamamiyle unutmuştum. İkisi şaşkın gözlerle bana bakıyordu. Nefes nefese kalmıştım. Jung Kook yanıma gelerek,

"Neyin var Jae ?" diye sordu. Hemen aklımdan bir yalan uydurdum. 

"Üzerinde çalıştığım konuyla ilgili Ji Min'e soru sorucaktım. Biraz acelem vardı da." dedim. Sonra Ji Min'e kaş göz işareti yaparak,

"Ji Min çok acil benimle gelir misin ?" dedim. Ji Min anlamış olacak ki kafasını salladı. Odadan üçümüz çıktık. Jung Kook kendi odasına giderken Ji Min'i Min Seo ve benim kullandığımız lavaboya getirdim.

"Ji Min Min Seo hiç iyi değil. Aniden midesi bulanmaya başladı. Sence olabilir mi ?" dedim. Ji Min,

"Bilmiyorum Jae hastaneye götürsek iyi olacak." dedi ve lavaboya girdi.

*****************************************************************

Min Seo'yu lavabodan zorla çıkarıp hastaneye getirmeyi başarmıştık. Sonuçları beklerken ikisinin de karşısına geçip konuşmaya başladım.

"Aranızdaki küslüğü bitirseniz iyi olacak. Eğer bitirmezseniz Jung Kook'la aranız bozulacak umarım biliyorsunuzdur. Tercih sizin." dedim ve sinirle uzaklaştım. Yaptıkları saçmaydı. Birlikte oturup çözüm üretmek ve birbirlerine olan hislerin farkına varmak yerine yaptıkları şey sadece 2 ay boyunca konuşmamaktı.

Min Seo'nun anlatımından;

Jae fazlasıyla haklıydı. Sinirle gittiğinde elimin üzerinde Ji Min'in elini hissettim. Ji Min'e baktım. Bu yüze 2 aydır bakmıyordum. Pamuk gibi sesini duyunca midemde hareketlilik hissettim.

"Sence de artık saçma değil mi ?" dedi.

"Saçma olan ne ?"

"Etrafına bir bak. Buraya neden geldik, neden burdayız ? Belki... belki de birazdan ikimizin bir parçasını taşıdığını öğreneceğiz." dedi. Bunu derken gözleri parlıyordu. Konuşmaya devam etti.

"Ve benden bu parçayı taşımanı istiyorum Min Seo. Başlarda sana olan hislerimden emin değildim. Fazlasıyla korkuyordum tam bir korkaktım. Ama şuan bu hislerden hiç olmadığım kadar eminim. Ben seninle mutlu oluyorum. Bu mutluluğu sürdürebilir miyiz ?" dedi. Gözlerim dolmuştu. Ondan ilk defa bu kadar güzel sözler duyuyordum. Kendime gelip konuşmaya başladım.

"Bu bir çıkma teklifi miydi ?" dedim gülerek.

"Sanırım öyleydi." dedi ensesini kaşıyarak.

"Bu mutluluğu sürdürebiliriz Park Ji Min." dedim ve ona sarıldım. Kollarıyla beni sarması kalbimin çıkıcak gibi olmasını sağlıyordu.

Jae Hwa'nın anlatımından;

Şirkete geldiğimde saat 18.00'ya geliyordu. Jung Kook'un çıkış saatine denk geliyordu. Hemen Jung Kook'un odasına gittim. 

"Hoş geldiin Jae." dedi gülümseyerek. 

"Hoş buldummm."

"Hazırsan çıkalım."

"Oluur." dedim ve Jung Kook'un kolunu omzumda hissettim. Bu cidden huzur vericiydi. Galiba onu fazlasıyla seviyordum.


~Sonundaa yeni bölüm geldi. Fazla beklettim sorryy~

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 29, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

special soulHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin