Gün başlamıştı ve benim bayağı bir savaşım vardı yoğundum ve savaş listesine baktığımda çoğu maç hesaplaşmaydı. Hesaplaşma bizim için zor oluyor çünkü Hesaplaşma haritaları diğer haritalara göre alanı daha fazlaydı. Ama eğlenceli oluyordu. İlk maça hazırlanıyordum ki telefonuma bir mesaj geldi. Mesaj Meiwo'dandı.
Mei: Retropolis'te buluşalım. Bu öğlen saat 2'de.
A: Gelemem. Sabahtan akşama kadar maçım var.
Mei: Tamam. Saat kaçta biter?
A: Bilmem. 6'da biter herhalde.
Mei: Tamam. Bitince gelirsin.
A: Noldu Bibi'nin fotoraflarını mı buldun ne bu acelecilik.
Mei: Hayır. Daha muhteşem bişey.
A: Tamam gelmeye çalışırım.
Meiwo'nun bana ne göstereceğini gerçekten merak ettim. Acaba ne gösterecek.
(BİR KAÇ SAVAŞ SONRA)
Meiwo'nun da maçları vardı ama sanırım yönetmeliğe bildirmişti ve maçlarına klonları girmişti. Bu durumda iyice endişelendim. Yanıma maçtan sonra Dura geldi
D: Kuzenimi gördün mü. Retropolis'te buluşmakla ilgili bir mesaj gönderdi ve aramalarıma yanıt vermedi.
A: Bana da öyle bir mesaj attı. Harika bir şey bulduğunu söyledi.
D: Neyse saat 6'da gideriz. İyi savaşlar.
A: Sana da.
(O GÜN BİR SOYGUN MAÇINDA)
Harita Retropolis'teydi ve bu son maçımdı. Dura da maçtaydı ve birlikte direk Meiwo'nun yanına gidecektik. Maçın ortasında kafeden Meiwo çıkageldi. Ona bakakaldık ve kasaya saldıramadık. O maçı zar zor kazandık ve diğer oraya koştuk.
D: Nerelerdeydin? Ayrıca senin yüzünden az kalsın maçı kaybedecektik.
Mei: Özür dilerim. Size bahsettiğim şeyi birazdan göstereceğim ama diğerlerinin gelmesi gerek.
Yavaş yavaş diğerleri geliyordu ve herkes Meiwo'ya aynı şeyi diyorlardı:
-Ne o öyle gizemli mesajlar. Gün boyu yoktun. Ne yaptın acaba gün boyu?
Herkes geldi ve Bull's isimli restoranta girdik. Meiwo ''SADECE PERSONEL'' isimli kapıdan girdi ve bize de:
-Gelin dedi.
Co: Ama biz personel değiliz.
Mei: Aaaa... Doğru.
Meiwo hemen Bull'un yanına gitti. Geri döndüğünde:
-İyi ki Bull beni seviyor. Gelin içeri.
İçeri girdik ve Meiwo içerideki tabloyu söktü. Tablonun arkasında gizli bir geçit vardı.
Mei: İşte size bunu gösterecektim. Artık gidebiliriz.
Hepimiz Meiwo'nun suratına bön bön baktık
L: Sen şaka falan mı yapıyosun salak. Önünde koskoca gizli geçit var lan gizli geçit iyi misin giriyoz içeri!
Mei: Şaka lan şaka. Hadi giriyoz.
D: Bilemiyorum tehlikeli olabilir.
Meiwo alaycı bir gülüşle:
-Heh. Bunu günün çoğunu korsanlıkla geçiren ve onlarca hazine bulan bir korsan mı söylüyor?
D: Doğru. Hem belki hazine falan buluruz ha?
Mei: İşte ruh budur.
Tünele girdik ama içerisi zifiri karanlıktı. Telefonumun ışığını açtım ve önümüzü görebildik. Sonra birden bir çığlık sesi duydum.
A: Bir çığlık sesi geldi.
Mel: AHHHHHH
A:Noldu?
Mel: Ö-ö- örümcek
A: Cidden mi? O sana bir şey yapmaz ki.
Mel: Ama be onlardan tiksiniyorum.
A: Bir dakika. (Melody'nin üzerinden örümceği aldım) Al i. Gitti Melody. Hadi yola devam.Mel: Teşekkürler Alex.
A: Rica ederim. Ama bir daha bu kadar fazla tepki gösterme.
Bayağı bir gittik ve önümüze bir demir parmaklık çıktı. Meiwo kediye dönüştü ve Coda'nın kedisi ile işbirliği ile parmaklıklardan geçti ve şalteri açtılar. Parmaklıklar yavaş yavaş açıldı ve bir tür odaya gelmiştik. Odada bir sandık vardı. Parmaklıklar geri kapandı ve şalter birden kapandı. Kapana kısılmıştık. Odadan çıkan bir kapı bulduk. Kapıyı inceleyen Yaordn:
-Anahtar deliği var. Buralarda bir yerde anahtar olmalı. Hep birlikte anahtarı aramaya başladık.
Sonunda bir anahtar bulduk ama bu kapıyı açmıyordu.
Co: Eeeee bu açmıyor.
Ya: Haydaaaaaa.
L: Bi dakka bi dakka. O anahtar şuradaki sandığı açıyor olabilir.
Mei: Lucas sen bi dahisin.
L: Biliyorum. (Ukala bir ses tonu vardı)
Anahtarı sandığın anahtar deliğine koydum ve çevirdim. Gerçekten Lucas'ın dediği gibi sandık açıldı ve başka bir anahtar vardı. Hemen o anahtarı kapının anahtar deliğine koyduk ve açıldı. Artık yola devam edebilirdik.
Sanırım 20 metre kadar girmiştik ki sonunda açık havaya varmıştık. Restorantın arkasındaydık. Buna inanamıyorum. Daha önce hiç kimse bu restoranın arkasına geçemezdik. Çünkü arkasına geçmek için kullanılan yolda duvar vardı. Söylenenlere göre arkası ormanlık bir alanmış. Gerçekten de öyleydi. Geçilmesi zor ve sık ağaçlı bir orman vardı. Bir tabela vardı. Tabelada:
-RETROPOLİS ORMANI; GÖRÜLECEK PEK BİR ŞEY YOK. (AĞAÇLAR DIŞINDA),
Du: Biz de inandık. Sadece gelenleri caydırmak için kullanılan bir tabela.
Mei: Olabilir.
A: O zaman içine girip öğrenelim.
Hep birlikte ormana doğru yürüdük. Ağaçlar bizi zorluyordu. Sonunda ağaçlar bitti ve bir kamp alanına vardık. Terk edilmiş gibi görünüyordu. Çadırların içine baktık. Birkaç sincap dışında hiçbir şey yoktu. Geri dönecektik ama arkadan Meiwo bağırdı.
-Ahhhhh! Ayağım.
A: Noldu?
Mei: Biri ayağımığ vurduğ.
L: Sakinleştirici ok bu. Dikkat edin! Meiwo bayıldı ve biz koşmaya başladık. Ayağımda bir ağırlık hissettim ve gerisi karanlık.
devam edecek...
BİRAZ HEYECAN YAPMAK İSTEDİM. OKUDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM. SONRAKİ BÖLÜM AKLINIZDAKİ SORULAR YANIT BULACAK ;)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Brawl Stars: Zogarigusitaki'nin Savaşçıları
Adventure~YENİDEN YAPIMDA~ Brawl Stars evreni. Capcanlı ve rengarenk bir dünya. Herkesin yaşamak isteyeceği bir yer. Şanslıyım ki ben ve arkadaşlarım bu muhteşem evrenin bir parçasıyız. Merhaba. Ben Alexander. Kısaca Alex. Çocukluğumda kendi ailem tarafından...