17 Nisan 1021 Saat: 11.31
Ukera, Fin gittikten sonra 4 gün boyunca misafir edeceği insanı tanımak istedi ve "Evet, Miriam. Ben Ukera. Gözetleme Kulesi Bekçisiyim. Biraz kendinden bahsetsene" diyerek ona odaklandı.
Miriam kendini tanıtmayı pek sevmezdi, çünkü beceremezdi. Yeni tanıştığı birisine ne demeliydi ki? Ne anlatmalıydı? Ne söylese doğru olurdu ya da yanlış olurdu? Çok fazla bilinmezlik vardı. Bu yüzden Fin'e karşı biraz daha konuşkan davranabilmişti. Çünkü: Fin ne söylemesi gerektiğini söylüyordu. Hiçbir bilinmezliği yoktu. Ama Ukera'ya ne demeliydi? O an kafasını kurcalayan soru buydu.
Miriam konuşmamak istiyordu ama 4 gün evini işgal edeceği kişiyi görmezden gelemezdi. Bu yüzden asgari bir konuşma sergileyip 4 gün uyuyacaktı ki bu kısır döngüyü bir daha düşünmek zorunda kalmasın.
Miriam bilincini sakinleştirdikten sonra "Fin anlattı zaten. Bir generalin kızıyım. Ses Sanatçısı olmak istiyorum. Ateş Migar'ıyım. B Kademe A Seviye... Başka da bir şey yok sanırım" diye kurtulduğunu sanmıştı ama Ukera onu öyle rahat bırakacak biri değildi.
Meg Köyünde korkulan belirli insanlar vardır. Bunlardan biri Ukera'dır. Çünkü: Onun muhabbetine yakalanan bir insan evladı daha elinden kurtulamamıştır. Hiç alakasız kişilerle bile saatlerce konuşabilme yetisine sahiptir. Aynı zamanda konuşturma yetisini de... Öyle ki sırf biriyle konuşabilmek için onun işlerine yardım etmişti. Konuşmayı çok severdi. Hele ki bu bir kızsa susmak bilmezdi.
Ukera sinsi bir gülümseme takındı. Bu gülümseme hayra alamet değildi, bunu anlamak için onunla yıllar geçirmeye gerek yoktu. Miriam'a öyle sorular sorup öyle anılar anlattırdı ki Miriam, Ateş Migar'ı olmaktan gelen kırmızılık dışında kıpkırmızı olmuştu utançtan...
Miriam ile işi biten Ukera, Fin ile konuşması gerektiğini hissediyordu. Bu yüzden sokağa çıktı ve hana doğru yöneldi.
Hana geldi ve Satou'dan hangi odada kaldığını öğrendi. Merdivenlerden üst kata çıkmaya başladı. Her adım attığında kalbi biraz daha hızlanıyor, avuç içleri terliyor, anlamsız bir nefes alış-veriş gerçekleştiriyordu. Heyecanlıydı. Birazdan yapmayı planladığı şeyi daha önce hiç düşünmemişti.
Odanın önüne geldi. Kapıyı tıklattı. İyice heyecanlanıp kızarmaya başladı ama kararını vermişti. Kapının açılmasıyla gözlerini sıkı sıkıya kapatmıştı ve bir ses duydu. "Ah, Ukera, değil mi bu?" diyen bir kadının sesini... Gözlerini açtığında karşısında çırılçıplak, anadan üreyen, gri saçlı, keskin yeşil gözlü bir kadın vardı ve o kadını ilk defa görmüştü.
Nasıl bir tepki vereceğini bilmeyen bir ifadeyle "Se-Sen de kimsin?" diye sesi titreyerek sormuştu. Alacağı cevaba göre pek çok inancı yıkılabilirdi ve kadın "Tanımadın mı yani? Gri saç, yeşil göz..." diye neşeli bir şekilde söyledi ama Ukera'nın yüzünde bir değişim olmadı. Kadın da "Ben Li'yim, Li" demesi üzerine "Ha?" tepkisini verdi. Ardından da "Gerçekten Li misin?.. İlk defa dönüşmüş bir kurt görüyorum, şaşkınlığımı mazur gör" dedi. Li de "Daha kötü tepkilerle karşılaştım yani sıkıntı değil" diyerek gülümsedi ama Ukera meraklı bir ifadeyle "Niye çıplaksın peki?" diye sordu. Li de "Beni kıyafetle ne zaman gördün ki?" diye şakaya alıp içeri yöneldi. Ukera arkasından girip kapıyı kapattı ve yatakta uzanan Fin'i gördü. Resmen yatağa yığılmış gibi görünüyordu.
Ukera "Fin uyuyor mu? Bir şey konuşmak istiyordum" diye hayal kırıklığına uğramış bir ifade takındığında Li "Onun tek zayıflığı uykusuzluk... 2 gündür buraya geleceğim diye dinlenemedi. Yolda sürekli bir şeyler saldırdı, durdu. Hemen buraya gelip yatacaktı ama ev satın alacaktı ve iyi bir fiyat için bir işini görmesi gerektiğini biliyordu. Bu yüzden görevini kabul etti. Doğrusu yolda bayılıp kalacağından korkuyordum" diye anlatmaya devam edecekken Ukera "Ondan önce üstüne bir şey alır mısın?" diye başka bir yöne bakarak sordu. Li "İkimizde kadınız, niye sorun edesin ki? Nika bile sorun etmiyor" deyince Ukera "Nika mı?" diye şaşırdı. Gerçek adının bu olduğunu sandı ama Li "Herkes ona Fianir, Fin, Fih gibi şeyler söylüyordu ve gerçek adını söylemek istemiyordu. Ben de kimsenin söylemeyeceği bir şekilde hitap ediyorum ona. Sadece bana özel bir isimle... Bu yüzden Nika ismini ağzında duymayayım" diye sonunda tatlı bir sertlikle söyledi. Ukera "Peki, ama üstüne bir şey al, lütfen" diye de ekledi. Li de "Tamam be" diye isteksiz bir şekilde yatağın kenarındaki Fin'in pelerinin giydi ve "Oldu mu?" diye sordu. Ukera da "Hiç yoktan iyidir" diyerek "Acaba ona yarın sabah gözetleme kulesine gelmesini istediğimi iletir misin?" diye de ekledi.
Li onun tavırlarından ve gözlerinden neler demek istediğini, Fin'i neden oraya istediğini anlayabiliyordu. "Ona eşlik etmeyeceksin" demesi üzerine "Evet. Ben bir bekçiyim ve görev yerim kulem... Buraya da bunu konuşmak için gelmiştim. Sürekli yanında olacağımı söylemiştim ama bunu yapamam" diye açıklamıştı.
Li çantanın yanına gelip içinden bir defter çıkardı ve elinde göstererek "Bu defter Nika'nın tüm yoldaşları ve onlarla geçirdikleri maceraları yazıyor. Bir nevi günlüğü... Bir yoldaş edindiğinde ismini, onunla ayrılmak zorunda kaldığında ise onunla geçirdiği anıları yazıyor" diyerek en son yazdığı sayfayı açıp gösterdi. Sadece Ukera'nın ismi yazıyordu. Li "Sen istemesen de onun yoldaşısın ve ayrılmak zorunda kalana kadar öyle kalacaksın. İstersen bir daha onunla görevlere çıkma, isterse ortadan öylece kaybol. Buraya seninle geçirdiği anları yazmadığı sürece yoldaşı olacaksın. Bu yüzden onunla bu konuyu konuşma bile. Anlamaz" diyerek defteri kapattı.
Ukera diyecek bir şey bulamadı. Sadece gülümseyip "Öyle olsun" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlk Korku-Gezgin Kurt Savaşçısı (Düzenlendi 4-19 Eylül)
Fantasía"Minelia" adındaki gezegende geçen bu hikayede "Fianir" lakabıyla anılan "Gezgin Savaşçılar", Tanrı tarafından kutsanıp özel güçlere sahip "Migar"ların aksine sıradan insan olmasına rağmen bir Migar gibi savaşıp canavar avlayabiliyorlardır. Hikayemi...