Bölüm 9: Fin'in Uyku Hali

46 14 10
                                    

17 Nisan 1021 Gecesi

  Fin ateşlerden meydana gelmiş bir yerde uzanıyordu. Her yer kırmızı lavdan meydana gelmiş gibiydi. Zemin sertleşmiş lav taşlarından, gökyüzü ise kırmızı ateşlerden oluşuyordu.

Fin irkilerek gözlerini açıp hızlıca ayağa kalktı. Etrafına bakındı. Ona yol gösteren ışığı gördü ve ondan tarafa yürümeye başladı.

Fin bunu defalarca yaşamıştı ve bu seferkinde de kurtulabileceğine emindi. Ama tek bildiği Ateşlerden biriydi. Hangisi olduğu çok önemliydi. Yine de o an yapması gereken tek şey ışığı takip etmekti.

Bir süre yürüdükten sonra etrafı lavlarla çevrili, 1 metre genişliğinde bir yola geldi. Suratında bıkkın bir ifadeyle "Gerçekten mi? Ben buradan yürüyeceğim ve hiçbir şey olmayacak, ha. Lanet girsin..." diye isyan etti. Ama başka çaresi olduğunu söylenemezdi. O, ışığa ulaşmak zorundaydı.

Derin bir nefes aldı. Yere yakın bir pozisyon aldı, sanki koşmaya hazırlanan bir kurt gibi... Işığa baktı ve son hız koşmaya başladı.

O yol 650 metre uzunluğundaydı. 100 metre sonunda lavlar çılgınlaşmaya başlayıp yola "Lav Topları" fırlatmaya başladı. Fin, koşmasını sürdürerek 200 metre daha koştu ve sonunda lav sakinleşti. Fin rahat bir nefes alarak ilerlemeyi sürdürecekken yol sarsılmaya başladı. Dengesini kaybettiğinde bir okun geldiğini fark edip son anda savuşturdu. Oku fırlatan bir Titti'ydi.

Titti, insanlar tarihinde "Efsanevi" olarak adlandırılan varlıklardır. İlk Misnimler, az ve güçsüz olduğundan öldürdükleri insanları kendileri için savaşan canavarlara dönüştürüp kullanıyor oldukları söyleniyordu. Bunlardan biri olan Titti, insanların kemiklerinden meydana getirilmişti ve her Yaratılış için uygundu ama tek bir silah kullanıyorlardı. Yay...

Bu konu üstünde bir sürü hikaye var ama en gerçekçisi, gerçek bir bedene sahip olmadıkları için diğer silahları kullanacak kabiliyete sahip olmamalarıydı. Tabii, bunlar efsane olarak anlatılıyor.

Fin ona baktı ve "Titti dedikleri şey gerçekmiş demek ki..." derken bir ok daha fırlattı. Ters takla atarak savuşturup "Kitaplarda bir çok zayıf noktan olduğu yazıyordu ama yay kullanabildiğine göre kolların, tek zayıflığın" diyerek yayını almak için elini attı ama orada olmadığını fark etti. Bir-iki saniye şaşkın bir ifade sergileyip "Bu elimdeki boşluk hissi de nedir böyle?" diye kendini alaya aldı. Titti ise acımadan oklarını fırlatıyordu.

Fin oklardan güvenli bir mesafede savuştururken onu nasıl yenebileceğini düşünüyordu. Bedeni taştan, demirden, belki titanyumdan bile sertti ve tek silahı yumruklarıydı. Ateş okları fırlatıyordu, yani ateşe atsa bile yanmazdı.

Fin'in neden yanından geçip gitmediği ise birçok nedenden kaynaklanıyordu. Burası gerçek dünya değildi. Burası Mina'nın meydana getirdiği evrendi. Buranın ne olduğunu anlamak için Fin'in kılıcı olan Mina'sını anlamak gerekecek.


07 Şubat 1011 Saat: 10.10


   Fin, eski kıyafetleri ve maskesiyle bir ağacın tepesindedir. 14 yaşında, yeni gelişmeye başlamış bedeniyle aşağı bakıyordur. Haydutlar bir kervanı ele geçirmiş, malları sayıyorlardı. İnsanları da kafeslere koymuşlardı. Bir süre izleyip analiz etti.

O sıralar tecrübeli bir savaşçı değildi ve kendini 8 yıldan beridir eğittikten sonraki ilk gerçek savaşı olacaktı. Her şeyi iyice analiz etmesi gerekiyordu. Yeşil Haydutlardı. 14 kişiydiler. 3 Ateş-5 Hava-2 Su-2 Toprak ve 2 de Elektrik Migar'ı yer alıyordu. Liderleri dışında 20-24 yaşlarındaydılar. Liderleri ise 40'li yaşlarına gelmiş, tecrübeli olduğu belli bir adamdı. Saçları beyazlamaya başlamış, yüzünde bir-iki kırışık vardı. 195 boyunda, heybetli bir cüssesi olsa da küçük bir kılıç kullanıyordu. Bu onun hızlı ve kesin darbeler atan biri olduğunun göstergesiydi. Diğerleri ise fazla tecrübesi olmayan yeni yetmeler gibiydi. Aralarında sadece bir Hava Migar'ı dikkat çekiyordu. Sanki tüm hayatı boyunca savaşmış, orada olmasının hiçbir anlamı yokmuş, öylesine duruyormuş gibiydi. Lider ve o Hava Migar'ı dışında endişe duyduğu birisi yoktu.

İlk Korku-Gezgin Kurt Savaşçısı (Düzenlendi 4-19 Eylül)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin