TREN

114 41 57
                                    

Saat sıfır sekiz on altı..
Elime dosyayı alıp bavulun içine koydum.
Heyecanliyim.
Kalbimin ritmi yer değiştirirken uzun soluklandım.
Aynanın karşısına geçip "sakin ol Diva herşey senin istediğin gibi olacak"..
Kendimi motive ettikten sonra harekete geçmeliydim  ki dışarda korna sesi geliyordu taksi gelmişti.
Taksiciye gara gitmesini söyledim.
Yarım saatte orda bulundum.
Tren dokuzda kalkacaktı.  Hemen binip oda numarama doğru ilerledim.
Bulduğumda yerime geçtim.  Ne hikmetse kimse yoktu.
Çantamda uzun yolculuklar yaptığımda  yanıma aldığım lolipopumu  çıkarıp ağzıma koydum."Immmm mükemmel  ya bayılıyorum  çilekli sekere" şekerimin  tadını çıkarırken kapıyı hafifçe citlatip  açan genç bir beyefendi girdi .
Göz göze geldik kafasıyla selam verip oturdu. Bende selam verdim aynı şekilde .
Ağzımda unuttuğum  şekerimi arkamı dönüp  poşetine  geri koydum.
Aslında gözlerimi alamadım.
Çok yakisikli ve çok şık  giyimli bir beyefendi duruyordu karşımda.
O da çantasında  bir kitap çıkardı.
Okumaya başladı. Eğilip kitabın ismine bakmaya çalışırken ki çaktırmadan  yapıyor sanıyordum  ki
-Mutluluk..
Şaşkın  bir şekilde
-Efendim?
Kİtabın adi Mutluluk. John Lebriry yazdığı  üçüncü  seri kitabı "Mutluluk"...
Nutkum tutulmuş  bir şekilde ona bakarken  bian da utanç  belirtileri oluştu ve yüzüm  kızardı.  Bana tuhaf bakarken  utandigimi  farketti ve kitabı okumaya devam etti.
Ben kitap okumayı sevmem  aslında.  O yüzden pek de yazar  falan umurumda  olmadı.
Tekrar kapıya vuruldu ve içeri biletleri toplamak gideceğimiz  yeri öğrenmek için görevli girdi.
Ikimizde aynı anda "Eskisehir" dedik.
Ben şaşırdım nedense onda bir şaşkınlık olmadı.  Gerçi neden olsun ki.
Eskişehir 'e gidene kadar aramızda hiç sohbet olmadı.
O kitap okuduktan sonra oturduğu yerde gözlerini dinlendirmeye koyulurken, ben ise ayaklarımı uzatıp uyumaya koyuldum.
O takım giydiginden  olsa gerek uzanmadı. Ben yolculuklarim da hep rahat giyme tarafı oldugumdan  yorucu geçirmezdim.
Uykuya daldigimda  derin uyumuş olacaktım ki birinin beni durttugunu hissederek yerimden fırladım.
Karşımda tren görevlisi. Eskişehir'e geldiğimizi söyledi.
-KArşımda oturan beyefendi o nerde?
-O Eskişehir 'e varmadan indi.Taniyor muydunuz?
-Ha  yo yok  hani o da aynı yerde inecekti o yüzden sordum.
Bavulumu  alıp taksi tuttum ve gideceğim ajansa doğru yol almadan tuttuğum  eve uğrayacaktım.  Üstümu  giyinip öyle ajansa varmalıydım.
Önce eve uğradım. Taksiciye biraz beklemesini söyledim. Gayet güzel giydikten sonra ajans yolunu tuttum.
Ajansa vardığım da kapıdan girmeden söyle bir şirkete bakindim.
Mükemmel ve büyük bir yer. Kapidan iceri girdigim de direk karşıda  danışman duruyordu.
-Eee merhaba! Ben iş görüşmesi için gelmiştim de.
-Peki .Ad soyad öğrenebilir miyim?
-Dİva Serpil.
-Bir dakika Diva hanım. Kontrol ediyorum. Buldum sağ taraftaki asansörlere binin ikinci katta duracaksınız. Sizinle kurulum yönetimi Eylem hanım ilgilenecek.
- Çok teşekkür ederim.
Dediği yöne doğru ilerleyip ikinci kata çıktım.  Hemen karşımda kurulum yönetimi yazıyordu.
Kapıya vurup içeri girdim.
Karşı masa basında gayet yoğun duran otuzlu yaşlarında sarı saçlı geniş omuzlu çok güzel bir bayan duruyordu.
- Buyurun?
- Merhaba ben Eylem hanımla görüşecektim.
-Benim .
- iş görüşmesi için gelmiştim.
- Buyurun söyle oturun.
Geçip oturduktan sora sohbet başladı.
-Isminiz?
- Diva Serpil.
-  Yaşınız
- Yirmi beş.
--kendinizden bahsedin
- Reklamcılık üzerine üniversite eğitimi gördüm.  Kendimi geliştirmek üzere de iki yıl da Londra da eğitim aldım. Bu ajans için çok başvuru yaptım.  Sonunda çağrıldim ve geldim.
- Evet. Aslında bugün iş başı yapmanız gerekirdi. Bilgilendirilmemis  olsa gerek. Siz ise alınmışsınız.
Mutluluktan havalara uçuştum resmen.
Yarın  ise gelmemi istemişti Eylem hanım.Ajanstan büyük bir mutlulukla çıkmıştım.
Nasıl hemen alındım o da sasirtmamis  değildi.

  Lütfen beğeni ve yorum yapar mısınız...

MUTLULUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin