56 - Kızıl Zümrüt
Medya: Mehir yeni saçları ve elbisesiyle, yalnızca elbisesi daha parlak bir yeşil. Yanında da Tolga var (Tolganın kravat shop tabii çaktırmayalım) İYİ OKUMALAR!
Cesur ve Demir'le yan yana oturmuş sahilin tadını çıkarırken kendimi ilk defa bu kadar özgür hissediyordum.
Tüm yeşilleri Çanakkale'deki güvenli bölgeye yerleştirmiştik ve hepsi sıradaki adım için hazırlanıyordu. Onların varlığı bana gittikçe daha fazla güç vermeye başlamıştı çünkü biliyordum ki artık tek başıma savaşmak zorunda değildim. Kırmızı asalılardan benim kadar az korkan kişiler olacaktı arkamda.
"Her şey iyi olacak değil mi?" dedim onay almak istercesine. "Evet, her şey yoluna girecek." dedi Demir. Birbirimize gülümsedik.
Gün batımını izlemek için sahile gelmiştik ve güneşin kızıl turuncu renginin denize yansımasını içimize çekmek paha biçilemezdi. Havva gittikçe kızıllaşıyordu, bulutlar uçuk pembe bir renkteydi. Sanki her şey pembe bir gözlük takmışım gibi pozitif gözüküyordu.
Denizden gelen tatlı esintinin kokusunu içime çektim. İyot, yosun ve temiz hava. Denizin kokusu içimde hep açıklayamayacağım bir his oluşturmuştu, bana ümit veren kokuydu bu. Ne zaman canım sıkkın olsa ve burnuma deniz kokusu gelse kendimi daha iyi hissederdim. Sanki deniz bana kollarını açmış ve kokusuyla iyileştirmiş gibi gelirdi.
"Son kısım için hazır mısın?"
"Henüz değil..." diye yanıt verdim Cesur'a mırıldanarak. "Birkaç eksiğim var."
"Ben de seninle geleceğim biliyorsun." Demir'e döndü gözlerim. Hayır, bunu bilmiyordum! "Ne alaka? Çok dikkat çekeriz Demir."
"Zaten amacımız da o değil miydi?"
"Evet, o ama yine de bu kadar göze batmaya gerek yok." Omuz silkti. "Desteğe ihtiyacın olacak, ben de sana destek olacağım."
Sadece bir gün kalmıştı. Bir gün ve sonrasında ne olacağını kimse bilmiyordu. Ya büyük bir zafer olacaktı ya da mahvolacaktık. Yine de bunları düşünmüyordum. Bana bir şey olursa da uğruna savaştığım şey için çabalarken olsun istiyordum. Bir Güzduman'a yakışırdı böyle bir son. Özellikle Mehir adındaki Güzduman bunu kendine layık görürdü, daha ötesi olmazdı.
"Tolga'yla kavuşacaksınız." dedi Demir. Usulca gülümsedim. "Daha hiçbir şey belli değil ama umarım. Umarım her şey düşündüğüm gibi gidecek ve sonuca ulaşacağız." Gözlerim Cesur'a döndü. Bazen onun yanında Tolga için acı çekerken kendimi suçlu hissediyordum.
"Eee- Cesur? Senin işlerin yolunda mı?" diye sordum.
"Aslında... Bir kızla tanıştım." Şaşkınca ona baktım. Yanakları kızarmıştı hafiften. "Gerçekten mi? Kim?"
"Asilsoy'a başlayacak seneye. Bizim tarafta oturuyor ve beyaz asalı. Çok tatlı ve iyi birisi." Gülümsedim. Mutlu olmasını her şeyden çok istiyordum. "Çok sevindim Cesur! Umarım mutlu olursunuz."
"Teşekkür ederim tavşancık." Kollarımı boynuna doladım. Birlikte çok şey atlatmıştık ve bana çok destek olmuştu. Onun başkasına aşık olduğunu görmek isterdim.
"Korkuyor musun?" Demir'in sorusuna başımı salladım. "Hayır. Sadece insanları buraya sürükledim ve ölmelerini istemiyorum. Endişeliyim."
"Bir şey olmayacak. Az kişi olacaklarmış diye duydum, doğruysa çocuk oyuncağı." Kaşlarım çatıldı. "Sen nereden duydun?"
"Bizim de kaynaklarımız var herhalde." dedi gülerek.
Hayatıma giren bu iki erkeğin yeri benim için hep özel olacaktı. Kuzenim ve zamanında sevdiğim çocuk. Benim için ne kadar değerli olduklarını bilmeseler de ben onlar için çok şey yapardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐒𝐎𝐘𝐋𝐔 𝐀𝐕𝐈
Fantasi𝐒𝐎𝐘𝐋𝐔 𝐀𝐕𝐈 │Her bir rengin anlamı vardır derler lakin hiçbir rengin anlamı hayatı pamuk ipliğine bağlayacak kadar tehlikeli olmamıştı. © audrisimpavi...