⚜b3~iskele⚜

9 5 2
                                    

bölüm 3,
iskele

Orman yolundan koşarak uçuruma doğru koşuyorduk. Bisikletimi Aytaç'a bırakmıştım. Şimdi uçurumda toplanmış plan yapıyorlardı.

Bu bisikleti kendi paramla almıştım. Tam tamına 1 yıl boyunca her ihtiyacımdan keserek.

Uçurum bize çok dik kaçıyordu, birilerinin olup olmadığını göremiyordum.

"Seslerini duyuyorum," dedi Pınar ela mı kahverengi mi olduğunu çözemediğim gözleriyle, "Aytaç'a güvenmeme konusunda haksız olduğunu söylemiştim"

"Allah razı olsun be Pınar, sende olmasan kime güvenip güvenmeyeceğimi anlamayacaktım."

Saat neredeyse dokuzdu. Yarı yarıya gece sayılırdı. Ve biz sadece iki kişi olarak, üç beş kişiyi devirmeyi planlıyorduk.

Bu ne cesaret?

"Pınar, eğer hepsi üstümüze gelirsen anında topuk tamam mı?"

Göğsünde birleştirdiği kollarıyla,bana uzun uzun baktı. Birden elleriyle ritim tuttu ve deli gibi dans etmeye başlamıştı.

"Yürü gidelim hadi, ruh hastası."

Uçuruma yaklaştıkça içimde bir yün topak ürperti büyüyordu.

Pes etmiyorum tabiki de! Kimse beni korkutamaz.

Uçuruma vardığımızda Pınar yavaş yavaş geriye doğru adımlar atmaya başladı. İkimizde bakıştık..

Bu saatlerde genelde, bizim alt sahil kasabasındaki gençler gelirdi. Pekte bizi sevmezlerdi.

"Selamlar kızlar!"

Hadi bakalım.. Bizi iplemezler diye umarken...

"Bizde tam gidiyorduk.."

Pınar'ı kolundan tuttuğum gibi, koşmaya başlıyordum ki..

"Sen Aksel olmalısın?"

Bu aptal insanlar uçurumda ateş yakmışlardı bir de üstüne üstlük, bir şeyler mi alıyorlardı?

"Evet benim." dedim şaşkın olmaya çalışırken, sanırım ağzım sağa sola kayıyordu ama olsun. O izlenimi verdiğime eminim...

"Ben Aytaç'ın abisiyim, senden çok bahseder."

Benimle alay etmesini beklerken o bana tebessümle yaklaşıp elini bana uzattı. Put gibi durduğumda Pınar koluma naifçe - çok sert - vurdu. Kendime geldiğimde bende onun gibi gülümseyip elini sıktım.

"Murathan ben." dedi aynı zamanda diğer eliyle koyu kahve saçlarını karıştırırken, sıcakça gülümsedi. Anladığım kadarıyla kibar bir çocuktu.

"Aksel bende.. Zaten tanıyormuşsun." ister istemez gelen özgüvenle, çocuğa resmen kendimi egolu bir kız olarak tanımıştım.

"Neyse, tanıştığıma memnun oldum. Umarım bir daha görüşürüz Murat."

Umarım bir daha görüşmeyiz. diye geçirdim içimden.

Onun gibi gülümsedim, bu fazla cilveli ve sıcak bir gülümseme oldu. Pınar'la beraber geri geri yavaş yavaş yürüdük, onlardan uzaklaştığımızdan emin olduktan sonra hızlıca önümüze döndük.

Ölümüne hızlı koşarken birden Pınar'ın üstüne atladım.

"Aytaç'a güvenmeme konusunda haksız olduğunu söylemiştim." diye dalgaya aldım Pınar'ı.

O ise bana, beni parçalamak isteyen 5 aydır endonezyalı bir jaguar gibi bakıyordu.

"Nereden bileyim tam bir orospu çocuğu olduğunu?"

Onu çamurdan kaldırdım ve omuzlarından sarstım.

"Tanımadığın insanlar hakkında yorum yapmaktan vazgeç artık!" Pınar karışan kıvırcık saçlarına acılar baktı, bana hak vermeyen bir tavırla başını sağa sola salladı.

"Yeter artık Aksel. Pnu bunu bırak, Aytaç'a resmen bisikletini kendi ellerimizle verdik ve şuan oyalanıyoruz."

Aklıma geldiği, sinirlendiğimi hissettim. Pınar'ı tuttuğum gibi sahile doğru sürüklemeye başladım.

Sahile vardığımızda, sahile inen merdivenlerin tepesinden saklandık.

İlhan'ın yanındaki tanıdık isimleri görünce şaşkınlıkla elim ağzıma gitti.

Hepsi eskiden yakın dostlarımdı. Yani evet sahte olanından.

Bu küçük yaşta bu kadar travma yeter dedim kendi kendime. Kendimi acındırmak istemiyorsam onlara istediklerini vermek yerine, büyük bir savaş açacaktım.

Sinirle soluyan Pınar elini yere vurmaya başladı.

Pınar, Cemal Safi'den hoşlanıyordu. Bana karşı düşman olması, bana karşı kışkırmasından başka bir şey değildi.

Pınar'a göre, Cemal Safi;sıcak, kibar, olgun ve oldukça fedakardı.

Ama Cemal Safi'yi azda olsa tanıyordum ve Cemal Safi asla böyle birisi değildi.

Sadece böyle olması için, kendimizi kandırıyorduk.

Sabır dileyen bir şekilde olacakları izliyordum. Kendi aralarında plan yapıyorlardı.

Neden benimle uğraşıyorlardı? Daha çoğumuz ergenlik dönemindeydik.

Sanırsam hepsi... ama hepsi hıncını benden çıkarıyordu.

Erdem bana amcasına benzediğimi söylemişti. Bir aralar arkadaşım olan Lavinia'dan hoşlanıyordu. Bende Erdem'in nasıl birisi olduğunu bildiğim için, elimden geleni yaptım.

Bana ertesi gün gelip, amcasına benzediğimi ara bozucu olduğumu söyledi.

Ve 2 hafta sonra, amcası hapse girdi. Tecavüzden.

Ve sanırım.. Amcası Erdem'e çok kötü etkisi olmuştu. Bunu hatırlamak istemiyorum.. Aldığım en kötü hakaretti bu.

Aybüke'nin benimle olan sorunu, takımda onun yerini almamdı. Ve o voleybola çok önem verirdi.. Ailesi de çok desteklemese de.. Kendi kendine, beni kendine düşman edindi.

Gökmen ile sorunum ise, ona yapılan aşağılık şakayı söylemememdi.. Ama beni tehdid etmişlerdi. Şaka ise onu sadece ilk çamaşırı kalana kadar soyundurup okulun camından sarkıtmasıydı... Bunu önceden yanlışlıkla duymuştum..

Bunu ona yapanlara kızmak yerine, bana hakaret etmişti aptal.

Cemal Safi'yle de bir sorunum yoktu. Tek sorun bu 3'lü ile arkadaş olmasıydı.

Onca acılarını, kinlerini benim üzerimden atıyorlardı. Boks torbası gibi.

Nefretle avuçlarımı sıktım.

Nefret ediyordum,böyle şeylerden.

Sonunda Gökmen, her zamanki gibi bir piç gibi gülümsedi ve bisikletimi yerden kaldırdı.

Aytaç ise yatıyordu. İlhan ve arkadaşları belliki, Aytaç'tan hıncını almıştı.

O an, Aytaç'a acıdım.

Gökmen bisikletimi uzun iskeleye doğru sürüklemeye başladı, naptıklarını anladığımda hızlıca ayağa kalktım ama, Pınar hemen kafamı eğdi.

"Bir plan yapmalıyız aptal! Kaç kişiler görmüyor musun?"

Aklıma bir kaç kişi toplayıp kafalarını ezmekten başka bir şey gelmiyordu.

"Uçuruma gidip, Murathan ve arkadaşlarını çağırır mısın? Sonuçta bu karanlıkta kardeşini dövüyorlar, o arbede sırasında bisikletime atlayıp kaçarız. Hem de onların kafasını biz yerine, bir kaç güçlü genç ezer fena mı?"

⚜Sokaklar Bizim⚜Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin