57 - En Soylu Kurban
Sessizlik salonun ortasına çöktüğünde ben halimden epey memnundum ama her an bir saldırıya karşı algılarım açıktı.
"Ama- Nasıl?"
"Eh, görüyorsun ya Hakan bazen her şey istediğiniz gibi gitmiyor." Annem alay eder gibi konuştuğunda kimin kızıyım be diye düşündüm.
Bir büyü aileme doğru gittiğinde büyüyü atan kişiye arkasından büyü attım. Büyü sırtına çarpıp onu yere düşürdüğünde ortalık karışmaya başlamıştı. Herkes birbiriyle düello ediyordu ve büyüler havada uçuşuyordu.
Tolga ve Demir'le ayrı düşmüştüm ama Cesur'u bir kadınla düello yaparken görebiliyordum. Ailem de ortalıkta gözükmüyordu ancak daha önemli problemlerim vardı, o da beni tamamen çevrelemiş Ayvaz ailesi ve Hakan gibi bir problemdi.
"Sen... Hayatımı mahvettin!" diye bağırdı Nilsu öfkeyle.
"Benim için bir zevkti canım." Gelen bir büyüyü sektirdim. "Hizmetimizden memnun kaldıysanız-" Diğer büyüden de koruma kalkanıyla kurtuldum. "Yine bekleriz."
"Hepimizle baş edemezsin." dedi Hakan. Kaşlarım kalktı. "Deneyip görelim o halde." Asamla etrafımızda bir çember çizdiğimde çizdiğim yer sallanmaya başladı, rakiplerim yere düşmemek için oldukları yerde dururken büyü kalktı ve hemen peşinden bir büyü bana geldi. Bacağıma çarpan büyü ile bacağım kanamaya başladığında "Mehir!" diye bağıran Tolga'yı duydum.
Asamla kendimi koruma altına alıp "İyiyim." diye seslendim ona. Bilekliği yanmış olmalıydı.
Kalkanı indirip Hakan'a bir uğursuzluk yolladım. Peşinden gelen diğer büyü az kalsın beni vuruyordu, kıl payı ile kurtulmuştum. Etrafa bakıp bizimkilerin ne durumda olduğunu görmek istiyordum ama dikkatimi kaybettiğim o ilk an mahvolurdum.
Cesur'la bakıştık bir an. Gözlerinde endişeli bir ifade vardı, karşısındaki adamdan kurtulup bana desteğe geldiğinde içim rahatlamadı desem yalan söylemiş olurdum, o kadar çok kırmızı asayla baş etmek zordu.
"Herkes iyi mi?" diye sordum merakla bir büyü atarken. "Bilmiyorum, bizden kimseyi görmedim." Alt dudağımı ısırdım.
Nilsu'nun annesini devirmeyi başardığımızda Cesur onu bağlamak ve asasını almak için yanımdan ayrıldı. Dikkatimin dağıldığı o an bana gelen büyü yere düşmeme sebep oldu.
Tüm bedenim acılar içinde kıvranıyorken çığlıklarımı duyabiliyordum. İşkence büyüsü en kötüsüydü. En zorlusuydu ve karşı da koyamazdın çünkü asana uzanmak bile imkansızdı. Ne kadar kaslarım kasıtlı, kemiklerim mahvolmuş bir şekilde büyüye maruz kaldığımı bilmiyordum ama bir süre sonra büyü kalkmıştı. Bedenim gevşemişti ama kemiklerim hala ağrıdan inliyordu.
Büyüyü saptıran kişinin Tolga olduğunu gördüğümde hafifçe gülümsedim. "Yeter." dedi.
"Hala onu korumaya devam edeceksin yani." dedi Nilsu'nun babası ben gücümü toplamaya çalışarak ayağa kalkarken. Asamı düştüğü yerden aldım.
"Kanımın son damlasına kadar." Onların konuşmasını fırsat bilip uzun zamandır diş bilediğim adama büyü attım ve yere düştü. Asamla bir yuvarlak çizip Nilsu'nun babasını ateş çemberi içine aldım. Tolga hızlı bir hareketle adamın elindeki asasını kapıp onu etkisiz hale getirdi.
Birbirimize gülümsedik. Etrafa göz gezdirdiğimde gözüm sarı saçları gördü. Beril. Kalbim endişeyle çarparken onun yanına gitmek için hamle yaptım ama Tolga kolumdan tutup beni durdurdu. "Öncelikle..." dedikten sonra beni öptü. "Seni çok özledim, hadi git."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐒𝐎𝐘𝐋𝐔 𝐀𝐕𝐈
Fantasy𝐒𝐎𝐘𝐋𝐔 𝐀𝐕𝐈 │Her bir rengin anlamı vardır derler lakin hiçbir rengin anlamı hayatı pamuk ipliğine bağlayacak kadar tehlikeli olmamıştı. © audrisimpavi...