Ateş'in kollarının arasındayken düşünmeye fırsatım olmuştu. Az önce yüreğini seviyorum diyerek itiraf etmiştim... Evet, etmiştim ama bunun ucu nereye gidecekti. Kardeşim... Aklıma kardeşim gelince kollarının arasından ayrılarak yüzüne baktım.
"Acıktım... Artık aşağıya inelim mi?" Ona bakmamak adına bütün odaya göz gezdirdim. Ateş ise elimi avuçlayarak gidelim canım demişti. Onun bu denli güzel sevmesi sürekli öpmeside aklımı karıştırıyordu. Bazı şeyler yaşanmadan öğrenilmesede bende birikenler çok fazlaydı.
Yürürken dudağımı dişledim. Bir şeyler yapamalıyim ama ne? Öyle bir şey olmalıydı ki onun ilgi alanından çıkmalıydım. Aşağıya indiğimizde Ateş burada dur diyerek çekmecelere yöneldi. Eline küçük bir çanta alarak içinden fotoğraf makinesi çıkardı.
"Kübra buraya gelir misin?" Kaşlarımı çatıp makinesine baktım, büyük ihtimalle profesyonel olmalıydı. Kübra gelince Ateş başını makineden kaldırarak ona bakmıştı. "Kübra senden fotoğrafımızı çekmeni istiyorum. Çeker misin?" Fotoğraf mı?
"Çekerim siz sadece nasıl çekeceğimi gösterin." Ateş ona nasıl yapılacağını anlatırken donmuş gibi ona bakmaya devam ettim. Yanima gelip elimden tutunca sonunda kendime gelebilmiştim..
"Ateş neden fotoğraf çekiliyoruz?"
"Güzelim bundan sonra iki hafta da bir fotoğraf çekileceğiz böylelikle bebeğimizin gelişimini fotoğraflarda ani olarak bırakabiliriz. Selda sonra fotoğraflari çıkartarak doğum albümü yapacağız güzel fikir değil mi?"
"Güzel olduğu kadar çok ince bir fikir aklına nerden geldi?" Diye sorduğumda önce fotoğraf demiştim. Kübra hazır mısınız, diye sorduğunda hemen yüzüme gülücük kondurdum.
Ateş arkanı dön dediğinde sırtımı koluma yaslarken sağ elimi de karnımin üstüne koymuştum. Hala belirginleşmesede orada bir can vardı. Üçüncü fotoğrafta Ateş arkamdan elini karnıma koyduğunda gülümsemiştim. Başımda dudaklarını hissedince böyle bir adam nasıl olurda sevilmez diye düşünmekten kendimi alıkoyamadım.
"Teşekkür ederiz Kübra, bundan sonra fotoğraf işi sende." Kübra rica ederim dediğinde Ateş'in yanında biterek ayağımın üstünde yükseldim.
"Ateş ya bana da göster." Fotoğraflara tekrarak baktığımda "En güzeli bu değil mi, senin koluna dayandığim..." demiştim. Içime en çok bu sinmişti. Ateş yanağıma öpücük bırakınca ofladım. Bu adam sürekli beni tatlı tatlı öperse ne yapardım.
"Pozumuzu bulduk her ay bu pozu veriyoruz." Hı hı dediğimde fotoğraf makinesinin güç düğmesine basarak kapatti. Makineyi yerine koymak için giderken bir güc konuşmaya başladım.
"Ateş ben ailemin yanına gitmek istiyorum onları çok özledim." Ateş ilk an donup kalmış sonra da makineyi yerine koyarak bana bakmıştı. " Söylediğim gibi çok uzun süre kalmayacağım. Evleneli de epey zaman olduğu için yarın sabah gitmek istiyorum."
'Hemen mi? Yarın gideceksin? Bu ne acele böyle?"
"Ateş haftaya gitsem ne olacak kendini mi alıştıracaksın. Yarın gider özlemimi gidererim. Sende bir süre benden kurtulup kafa dinlersin."
"Senden kurtulmak mı?Cidden böyle mi düşünüyorsun? Selda şu kısa sürede hayatımın tek odak noktası sendin. Bebeğimiz bile hep ikinci plandaydı."
"Biraz da bu yüzden söylüyorum şu kısa sürede o kadar çok şey yaşadık ki ikimizde biraz kafa dinlemeyi hak ediyoruz. Söz veriyorum yalnızca iki hafta kalıp geri geleceğim." Ateş kısa bir an karnıma odaklandı.
"Iki hafta sizden ayrı kalmak için çok uzun bir süre sizi çok özleyeceğim." Bende onu özleyecek miydim? İlgisini sevgisini özleyeceğim kesin ama onu özleyecek miydim? Işte bütün soruların cevabını alıp geri dönecektim. Bir silkenip kendime gelmeye o kadar çok ihtiyacım var ki bunu kesinlikle anlatamazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAM ATEŞ'İ 🚬
Teen Fiction# 1 - gençkurgu © © Tüm hakları saklıdır İntikam ateşi yalnızca erkekleri mi yakar? Peki ya bir kadın intakam ateşiyle yanıp tutuşursa neler olur tahmin edebiliyor musunuz? Basit bir kızın çok sıradan hikâyesi. Çünkü o ne çok güzeldi ne çok zek...