BÖLÜM 2: DAHA NE KADAR KÖTÜ OLABİLİRDİ

384 134 82
                                    


HERKESE MERHABA! İKİNCİ BÖLÜMLE KARŞINIZDAYIM BURAYI UZUN TUTMAYACAĞIM İYİ OKUMALAR...

Multimedia=Shawn Mendes-Treat You Better

***
            
Bize yaklaşan arabadakileri görünce şaşırmadan edemedim. Markette tanıştığım çocuklar yanımızda durdu karavanlarından inip arabamıza baktılar. Telefonla birilerini aramayı denediler ama ne yaptılarsa telefon çekmedi.

"Biz götürelim sizi olmaz böyle."

Son ketçaplı sandviçi alan çocuk konuştu. Diğerleri de söylediği şeye katıldı.

"Yok sizi yolunuzdan almayalım telefon çeker zaten o zaman ararız birilerini."

Işıl koluyla beni dürttü ve ne yapıyorsun der gibi bir bakış attı.

"Nereye gidiyordunuz siz?"

"Alaçatı."

"Hadi canım. Biz de oraya gidiyoruz"

dedi bir çocuk ve açıkçası şaşırdım ve kendimizi şanslı hissettim. Onlarla aynı yere gittiğimiz için tekliflerini kabul ettik. Sabaha birilerinin aracı getirmesi için arardık zaten. Karavana bindik.Koltukların arka tarafında mini buzdolabı, küçük bir tezgah karşısında da bir yatak vardı. Filmlerde görüp aşık olduğum karavanlardandı.

"Bu arada tanışmadık. Ben Yalın bunlarda Oğuz, Berk, Baran ve Akın."

diyerek sırayla tanıttı. Sandviçi bana veren çocuğun adının Yalın olduğunu, markette bana görgü kurallarını bilmiyorsun diyen komik çocuğun adının da Oğuz olduğunu öğrendim. Biz de kendi isimlerimizi söyledik ve yola çıktık. Arabayı Akın kullanıyordu ve açıkçası hızlı kullanıyordu. Ben 5,6 yaşlarındayken bir gün ailecek sirke gidiyorduk. Arabayı babam kullanıyordu ve o da hızlı kullanırdı. Annem onu daha önceleri de sürekli uyarmıştı hızlı kullanmaması için. Arabada benim olduğumu söyleyip yavaşlamasını söylerken arabada tartışmaya başladılar. Babam tartışma sırasındayken hızı daha da arttırmıştı. Ben arkada ağlıyordum ama onlar beni duymuyordu. Sonra babam önündeki aracı görmedi ve direksiyonu kırarak ağaca çarptı. Benim ve annemin emniyet kemeri takılıydı ama babamın takılı değildi ve...Annem hem ambulansı aramaya çalışıyor hem de babamı görmemem için benim gözlerimi kapatıyordu. Sonunda ambulans gelmişti. İlk müdahaleyi yaptılar ama çok geçti. Emniyet kemeri takılı olsaydı...

"İsmin Lilya demek. Ne garip bir isim ilk defa duyuyorum anlamı ne?"

Berk meraklı gözlerle bana baktı ve ben anında düşüncelerimden sıyrıldım. Sarışın mavi gözlü bir çocuktu ama gözlerinin rengi yeşil gibi de duruyordu. Açıkçası güzel gözleri vardı.

"Anlamı zambak çiçeği, saflık ve güzellik anlamına da geliyor."

"Bayağı afilliymiş. Oğuz da güçlü delikanlı demek. Kabul et seninkinden daha afilli."

Herkes gülmeye başladı. Oğuz bayağı komik bir çocuktu. Herkesle anlaşabilen biri gibi duruyordu. O da sarışın mavi gözlüydü.

"Adını kim koymuş?"

Bu sefer konuşan Baran'dı. Benim gibi kahverengi saçlı, mavi gözlüydü. Yapılı sayılabilecek bir vücudu vardı.

"Babam koymuş"

Cevap verirken başımı eğmiştim. Onu hatırlamıştım yine. Seray sırtımı sıvazladı. Baran da üzüldüğümü anlayıp daha fazla bir şey sormadı.

"Fazla beğendin herhalde," dedi Yalın. "Bayağı etrafı inceledin de."

Yalın beni karavanı incelerken yakalamıştı. Koyu kahve saçları ve elaya yakın yeşil gözleri vardı. Allah var yakışıklı çocuktu.

YAZ TADINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin