Bölüm şarkısı:
Kaan Boşnak - Bırakma Kendiniİyi okumalar!
7.BÖLÜM
Hayatımın en hızlı gününü yaşıyor olabilirdim.
Her şey o kadar hızlı ve benden bağımsız gelişiyordu ki etrafıma garip garip bakmakla yetiniyordum.
Birkaç gün öncesine kadar biri gelip de İstanbul'a gideceksin ve orada bambaşka bir hayatın olacak dese ona ağız dolusu gülerdim. Gerçekten. Kahkahalarla gülerdim. Ben kim İstanbul'a gitmek kim derdim.
Ama şimdi İstanbul'a gelmiştim. Her zaman hayallerimde büyüttüğüm şehre..
İstanbul'a vardığımızda, beyaz bir jeepin önünde kollarını göğsünde birleştirmiş, etrafa çatık kaşlarla bakan esmer, uzun boylu bir adam bizi bekliyordu. Çınar'ı görür görmez çatık kaşlarının yerini gülümseme almıştı ve erkeksi bir şekilde sarılmışlardı.
Ben elimde çantam, Çınar'ın birkaç adım arkasında onları izliyordum.
"Bir gittin pir gittin be oğlum. Özlettin kendini." demişti esmer adam.
"Öyle olması gerekiyordu kardeşim."
Çınar sarılmayı sonlandırdığında kenara çekilip benim görünmemi sağladı. Esmer adam beni gördüğünde kaşları tekrar çatıldı. Bunun üzerine yüzümü aşağı eğdim. Korkutucu görünüyordu.
Çınar'ın boğazını temizlemesiyle başımı ona çevirdim. Eliyle beni işaret edip "Onu tanıyorsun zaten, tanıtmama gerek yok. Ahu bundan sonra benimle birlikte." dedi. Göz ucuyla esmer adamın başını salladığını gördüm.
Ardından Çınar bana döndü ve bu sefer esmer adamı işaret edip "Bu da benim kan bağımın olmadığı kardeşim, Kaan. Benimle olduğun müddetçe onu sık sık göreceksin." dedi. Demek adı Kaan'dı.
Kaan'a baktığımda yüzümü incelediğini gördüm. Büyük ihtimalle babamın yüzümde bıraktığı izleri sorguluyordu.
Ben de onu incelemeye başladım. Esmer kemikli bir yüze sahipti. Gece karası saçları yana doğru taranmıştı. Kara kaşlı kara gözlü ifadesi tam olarak onu yansıtıyordu. Yapılı vücuda ve uzun bir boya sahipti. Çınar'la aynı boyda olmalıydılar. Üzerinde siyah bir pantolonla aynı renkte bir deri ceket vardı.
Çınar'ın elini sırtımda hissedince ona döndüm. Kaşları çatık bir şekilde "Arabaya binsen artık diyorum." dedi. Kaan'ı sandığımdan uzun incelemiştim sanırım. Bu utanmama sebep oldu ve sessizce arabaya doğru ilerledim.
Kaan sürücü koltuğuna, Çınar yanına ve ben de arka koltuğa yerleştim. Bu sırada iki adam Çınar'ın valizlerini arabanın bagajına yerleştirmişti.
Yolculuk Çınar'la Kaan'ın sohbet edişiyle geçti. Ben sohbete dahil olmadan cama yapışmış bir şekilde geçtiğimiz yerleri izliyordum.
İki katlı bir evin önünde durmamız bir saatimizi almıştı. Çınar'ın arabadan inmesiyle ben de indim ve etrafı incelemeye başladım.
Yan yana dizilmiş, aralarında belli mesafelerin olduğu iki katlı kocaman evler vardı. Çınar bahçe kapısını açıp içeri girince peşinden ilerledim. Benim arkamdan da Kaan geliyordu.
Bahçe o kadar düzenli ve büyüktü ki, güzelliği karşısında büyülenmiştim. Sabah gördüğüm bahçeyle bu bahçe arasında dağlar kadar fark vardı.
Çınar cebinden çıkardığı anahtarla kapıyı açacakken Kaan'ın sesini duyduk.
"Anahtara gerek yok kardeşim." demesiyle kapının açılması bir oldu. Ardından tiz bir ses bağırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜL ÇIKMAZI
RomanceBir ölümün ayırdığı yollarını, bir başka ölümün birleştireceğini kim bilebilirdi?