Deniz tuzu midesini iyice bulandırsa da ağzını açamadı. Ne diyebilirdi ki? Tutulan dili ona asla izin vermeyecekti. Bembeyaz teninden akan su damlalarına şahitlik ederken kendini şanslı hissetti bir an. Ancak sonra kumsalda kaybolan kuyruğu ve yerine gelen bacaklarıyla rüya gördüğünü anladı. Gerçek olamayacak kadar güzel adam ona doğru çırılçıplak adımlayarak geliyordu. Bu görüntüye belki tahrik olabilirdi ancak sanki ölecekmiş gibi hiçbir yerini hissetmiyordu. Sahiden ölmüş müydü yoksa? Ruhunu almaya bu melek mi geliyordu?
Öyle olmadığını kısa bir sürede anladı.
"Yatacak başka yer bulamadın mı kaplan?"
Ona ne demeliydi? Yavaşça kalkıp saçlarına yapılan kumları silkeledi. Ardından kumların eski gömleğine de aynı düzende yapıştığını görünce ofladı. Sonra yüzünü ona kaldırdı. Tamamen kalkmak için yerinden doğruldu ve bu sefer kalçasını silkeledi hırpalayarak.
"Nesin sen?" dediğinde kendisi bile göz devirmişti. Bu böyle sorulmazdı. Yine de meraklı bakışlarını çıplaklıktan utanmayan adama baktı. Gerçi hayvanken onun da dürtüsel olarak umurunda değildi bu. Ama insanken işler değişiyordu. Çünkü burada çıplak olmak yasaktı. Belki yasak olmasaydı da öğretilmiş ahlak yasalarıyla yine de kıyafetlerini giyebileceğini düşündü Taehyung.
"Yatacak başka bir yer bulamadın mı, dedim."
Dediğine göz devirdi kaplan. Pençelerini çıkarıp onu öldürüp kuyruğundan akşam yemeği yapmak istedi. Ancak uzun zamandır birini öldürmüyordu da. Bu da yasaktı. Ama öldürme arzusu daima içini okşuyordu.
"Nerede yatacağımı sana mı soracağım? Hem kapa artık şu çükünü."
Daima taktığı kovboy şapkasını andıran eski şapkayı yerden alıp karşısında ilahi duran canlıya attı. Adam şapkayı tek eliyle ani refleksle tutup Taehyung'un isteği haricinde başına taktı.
"Hadi ama..." diyip kaplan karşısındakinin başına ulaşmaya çalıştı. Kendisine göre zayıf bedeni olsa da kaslıydı. Sanki özellikle kaleme alınmış gibiydi. Böylesine kusursuzluğu kaplan hayatında ilk defa görüyordu.
"Şapkamı ver!" dedi kaplan kükreyek. Sahiden nasıl kaçıyordu elinden anlamamıştı. Bir ceylan bile bu kadar çabuk haraket edemiyordu. Somurtup sonunda gerçek yüzünü göstermeye karar verdi. Sivirilen dişlerini sararan gözleri takip etti. Pençeleri irileşip keskinleşti. Tam formuna dönüşmeyecekti ancak onu kokrutmaya yetecek kadarını da esirgemeyecekti.
Ancak adam korkmamış, ufak bir titrememişti bile. Kaplana yaklaşıp pençelerinin ardından sırtına uzandı. Kalçasından başlayıp kendisini salıveren kuyruğu koluna doladı adam.
"Bu kuyrukla..." dedi sonrasında yüzünü geriye kaldırıp çocuğun bakışlarını yakaladı. Yakın yüzlerinin ardında şaşkın şaşkın bakan çocuğa devam etti.
"...ve bu suratla hiç korkutucu olamıyorsun, kaplancık."
Taehyung kuyruğuna dokunulmasıyla baştan aşağı titremişti. Onu böyle gafil avlamasını kabul edecek gibi değildi. Kuyruğundaki soğuk eller onu öyle kendisine hapsetmişti ki yüreğinin artık bu kadar adrelanine karşı koyamayacağını biliyordu.
Adamın koluna sarılan kuyruğunu yavaşça geri çekse de adam eliyle hala kalçasına yakın olan kısmını tutuyordu. Çocuk aniden rüzgarın sertçe hissetmesiyle ne zamandır bir gürültüden ibaret olan dalganın sesini işitti. Aniden pençesinin tek bir kısmıyla şapkayı kavrayıp adamın başından çekmişti. Sonunda kendini tamamen geri çektiğinde kuyruğu da onun ellerinden bir çırpıda kurtuluvermişti.
"Sizin gibilerini... Cam fanusa kapatmak lazım." dedi genç kaplan. Ona göre yaş almış adam oralı olmadan onun gidişini izledi. Bir kaplana göre çok kedimsi, diye düşündü. Neyse ki kendisi de bir sirene* göre ona fazla göz yummuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
freshman ▪taejin
FanfictionDeniz tuzu midesini iyice bulandırsa da ağzını açamadı. Ne diyebilirdi ki? Tutulan dili ona asla izin vermeyecekti. Bembeyaz teninden akan su damlalarına şahitlik ederken kendini şanslı hissetti bir an. Ancak sonra kumsalda kaybolan kuyruğu ve yerin...