episode 1: hayat kapısını aralık bıraktı ve içeri bir günışığı girdi.

911 87 37
                                    

Sonu yoktu. Evet sonu yoktu. Donghyuck ayaklarını aşağı doğru sarkıtıp şarkı söylüyordu. Kravatını genişletip aşağıdaki insanlara doğru gülümsedi.

"Hyuck, terfi edeceksin. Lütfen in aşağı, zam yapacağım. Ama ne olursun in."

"Hı? Ne dediğini duyamıyorum! Ne?"

Kalkıp mermerin ucunda tek ayak üstünde yürümeye çalıştı. "Güzel oyun orospu." diye patronu tıslarken Donghyuck ağzından çıkan her kelimeyi tek tek okuyabiliyordu.

Gıcır gıcır olan ayakkabıları bu sıcakta resmen tabanına yapışıyordu. Tek ayağının yanına bir diğerini indirip tamamladı ve eğildi.

"Sen kendini ne sanıyorsun?! Ha, oyun sandın değil mi?! İtibarını yerle bir ederim senin! Anladın mı beni?!"

Kıpkırmızı olmuştu bağırmaktan. Ona böyle hakaret edemezdi. Gözünden birkaç damla düşerken kafasını sağa çevirip sildi. Dişlerini sıkarak tekrar aşağıdaki patronuna baktı.

"Bu aptal pezevenk şirketindekilerle yatanları terfi ediyor, maaşına zam yapıyor! Duydunuz mu?! Bana bunu teklif etmedi çünkü ben fazla şişman, koyu tenli ve çirkin bir bedene sahiptim! Emeklerimin karşılığını alamadım! Sadece yatmaktan anlayan bir patronum ve çirkin olduğum için! Kim benim değerimi anlardı ki zaten?! Söylesene kimler senin yatağını süsler So?! Sesim yeterince gür mü?! Benim tek istediğim diğer insanlar gibi düzgün bir hayat sürüp çalışmaktı oysa ki! Gecemi gündüzüme katıp emek verdim! Ayrılacaktım, izin vermedi! Şantaj yapmakla tehdit etti şerefsiz! Ben senin ırgatın değilim tamam mı?!" Eli kalkmıştı yanaklarının yanına refleks olarak bağırmaktan. Şimdi ise indirmiş, sakinleşmişti. "Yatak arkadaşın da değilim, olamam çünkü çirkin bir patatesim." Gülümseyerek gözlerini kapattı. Derin nefes alırken şehir susmuştu. Ne kornalar ötüyordu ne de insanlar az önceki gibi bağırıyordu. Bir an Hyuck nefes almadan atlayıp öldü sandı. Bir gözünü açıp etrafa baktı. Arabalar hareket etmiyordu, insanlar sessiz çığlık atıyordu sanki.

Gözlerinin tamamını açıp her yere baktı. Gökyüzündeki kuşlar bile tepesinde durmuş, öylece kanatları gölgeliyordu bedenini.

Şaşkınlıktan başı dönüyordu. Kendini geriye atıp kahkaha atmaya başladı ve saçlarını düzeltti. Kendine gelmek için yüzünü ovuşturdu. Bu sefer ölüm için değil yaşam için sevinç çığlıklarını Mark'la buluşturdu.

"Evet, sonunda! Sonunda dünya benim için durdu! Evet!"

emniyet 66 | markhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin