Bölüm 30

404 48 3
                                    

Her şey o kadar boş, kalbim ise bir o kadar doluydu. Uçurumun kenarında çok güzel bir bahçenin içinde geziyordum aşağı bakmaya tahammülüm yoktu.

Fakat daima da bu bahçede kalamazdım. Ya orayı terk edecektim ya da bir gün uçurumdan düşmeyi göze alacaktım. Oysa ben tüm çiçekleri, tüm ağaçları yani tüm bahçeyi bir nehir kıyısına taşımak ve orada yaşamak istiyordum.

Adı Özge, adı bambaşka, adı aşk.

Istanbul'da günler kuru, kupkuru geçiyordu. Sırf yaşamak için yaşıyordum,  sırf saat geçsin diye yaşıyordum. Özge ile arada konuşuyorduk Merve ile olan ilişkimiz aynı duruyordu. O sahici arkadaşımdı benim çünkü arkadaş, kardeş gibi seviyordum onu ve birbirimize öyle davranıyorduk. her şey olması gerektiği gibiydi yani

Okulla uğraşıyordum dersler yorucu ve zordu mühendislik okumak kolay değildi çokça emek istiyordu ömür boyu bitmek bilmeyecek bir emek. Bir şekilde geçiyordu zaman projeler, sınavlar yüklenmişti sırtıma. 3. Sınıftaydık ikimizde benim 1 senem onun ise daha 3 senesi vardı okulu bitirmeye

Begüm bendeki değişimin en yakın tanığı idi onun dışındaki arkadaşlarımda seni bir derdin var deyip duruyordu. Bir derdim var evet adı Özge!

Dönemin bitmesine, finallerin gelmesine az kalmıştı bir gün çıkıp gezmek geldi içimden duramıyordum, sığamıyordum hiçbir yere. Kendimi attım dışarı bugün istanbul'u gezecektim biraz.

Yoksul mahallelerin birinden geçerken yoksul evlerin yüzlerine baktım tek tek. Hepsi çekingen, hepsi utangaçtı bazıları inadına hayat doluydu ama belki öyle pahalı saksıları yoktu fakat çiçekliydi balkonları yemeklerde kullandıkları  yağ kutularını kesmişlerdi saksı diye hayattan umutlarını kesmemişlerdi belli..

Sonra o evlerden doğan insanlara çevirdim başımı hepsi savaşçı gözlerle baktı bana yaşamak, savaşmaktı buralarda

Bir ülke olmalı dedim bir dünya, herkes mutlu olmalı herkes gülmeli. Hep birileri gülerken birileri gözyaşı dökmemeli.

Ütopik düşlerime güldüm bir şarkı çalındı yüreğimde yaşamak ağrısı asıldı boynuma..

Kendi başıma yürürken telefonum çaldı, arayan Özge idi telefonda çok sık konuşmuyorduk meraklandım açtım hemen "alo Özge nasılsın?" Ağlamaklı bir sesle konuştu. İyi değilim Çağrı  her şey çok zor anlıyor musun? "Eğer anlatırsan seni anlamaya çalışacağıma söz verebilirim" Aslında yeni bir şey yok okuldaki memurlar canımı sıktı bugün. Insan gibi muamele etmekten acizler resmen bir mezun olayım hepsinin ağzına s.çacağım yemin ederim.

Asistanlar desen hepsi ayrı  dert hepsinin g.tü arşta geziyor ama beklesinler beni. Sesimi çıkarmadan öfkesinin dinmesini bekliyordum. Ben sana anlatmak istedim işte öyle yani, bir de kızlar üstüme çok geliyor. "Anlat tabiki, kızlar neden canını sıkıyor?" Offfff Serkan yüzünden. Serkan var bizim dönemden biri bana çıkma teklifi etti. Kabul et hoş çocuk neyini beğenmiyorsun çok yakışıyorsunuz diyorlar.

Neden bunu anlatıyordu bana? Kabul etme dememi mi bekliyordu, sadece arkadaşça mı anlatıyordu? Kabul etmek istiyorum ama seninle arkadaşlığımıza bir zarar gelir mi diye kontrol etmek istiyorum mu diyordu?

"Eğer ilişkinizde bir ışık görüyorsan kabul etmelisin bence Özge yani arkadaşların ısrar ediyor diye değil" şey ben bilmiyorum. Dersler bir yandan nasıl yürütürüm her şey ya daha beter b.ka sararsa? "Altın pisliğe düşse de altındır. Sonuçta eğer yaşadığın şey kıymetli ise değerinden kaybetmez endişelenme. Bir su tutarsınız akar gider pislik, geriye siz kalırsınız"

Derin bir nefes verdi az da olsa rahatlamış gibiydi. Tamam sakinim şimdi düşüneceğim sağ ol Çağrı varlığın için. "Sen de sağ ol Özge" sen ne yapıyorsun kendi derdime daldım? "Bende öyle geziniyordum yurtta durmak istemedim, dersim de yoktu bugün dolaşıyorum işte avare hani görsen eni konu divane.. hımmm gez tabi güzelim İstanbul'u ah bende gelebilsem ne çok özledim ne çok özledim hiç haberin yok..

"Fırsatını bulur bulmaz gel o vakit" öyle fırsat kolluyorum resmen Simge ile konuşurken o da diyor evde var gelsene diye ama işte biliyorsun yoğunluk çok fazla, belki yazın bir kaç günlüğüne kaçarım. " İstanbul bekliyormuş seni öyle dedi şimdi bana" Istanbul'a söyle onu çok özledim. "O da seni çok özlemiş" ben kapatayım artık senin keyfini böldüm ne keyif ama.. "yok olur mu öyle avarelik ediyordum böldüğün iyi oldu yani"  Kendine iyi bak Çağrı görüşürüz, çok öpüyorum seni " sende  kendine iyi bak, öptüm görüşürüz"

Gözlerimi kapattım yanıyordu. Uykum gelmişti.  uyumak, bir daha uyanmamak üzere uyumak istiyordum.. yurda dönüş için aşağıdaki durağa doğru yürümeye başladım yokuş aşağı, çocukluğum da peşimden ağlayarak geliyordu sanki...

AHRAR (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin