2 Hafta Sonra
Bugün Selin'in taburcu olma günüydü! Çok mutluydum, hiçbir sorun yoktu. O yeniden bize dönmüştü. Bu zamana kadar Civan'dan hiç ses çıkmamıştı. Ne olumlu demişti ne de olumsuz. Bekliyordum, hâlâ umudum vardı. Burak ne kadar vazgeç dese de vazgeçmeyecektim, aklıma koydum bir kere.
Babamlar çıkış işlemleri aşağı kata inmişlerdi. Bende Selin'i emzirmek için odaya girmiştim. Hemşire çıktığında Selin'e yaklaştım.
"Bebeğim" deyip gülümseyerek onu kucağıma aldım. Bana bakıyordu.
"Sen çok güçlü bir kız olacaksın, seni çok seviyorum" deyip onu öptüm. Gözümden bir damla yaş süzülmüştü yanağıma. Yatağa oturup onu emzirdim dikkatlice. Belirli bir süre onu kucağımıza alırken çok dikkat etmemiz gerekiyordu. Bu yüzden korkuyordum bir yerini acıtırım diye. Onu yatağa bırakıp üstümü düzelttim. Selin'e bakınca gözümde o an canlanıyordu. Çok korkunçtu!
"O kadar korktuk ki" deyip elini tuttum.
"Bizi bırakıp gidersin diye çok korktuk annecim. Senin o ameliyat kapısından çıkmadığın her an canımdan can gitti. Sana bunu yapanı baban çok güzel bir şekilde halletti canım. Ama ben hiçbir şey yapmadım, ona yardım edeceğim. Bunu yaparak sana ihanet etmiş olur muyum bilmiyorum ama bu böyle devam ederse daha çok can yanacak birtanem. Bunun önüne geçilmesi lazım artık. Babanın sağlığı için, senin sağlığın için ve ailemizin" dedim, başını okşadım. Kapı açıldığında oraya baktım. Burak'dı. Kapıyı kapatıp geldi ve oturdu. Gülümseyerek Selin'in elini tuttu.
"Güzelim benim" dedi.
"Güzelin benim" dedim, bana bakıp güldü. Bende güldüm.
"O kadar mutluyum ki, yine üçümüz beraberiz, kimse eksilmedi" dedim.
"Bu hep böyle kalacak" dedi, Selin'e döndük. Mavi gözleriyle bize bakıyordu.
"Sen çok özel bir çocuksun" dedi Burak Selin'in elinden tutarken. Selin ona gülümsedi, bizde güldük.
"Çok korkuttun bizi, yüreğimiz ağzımıza geldi. Ama yine de pes etmedin" dedi Burak, ona bakıp gülümsedim.
"Hadi artık evimize gidelim" dedim.
"Evimize gitmiyoruz, çünkü ben sizi kaçırıyorum" deyip kalktı Burak.
"Nereye?" dedim.
"Sürpriz" deyip gülümsedi, gülümseyerek ona ters bakışlar attım. Odaya herkes gelmişti artık. Babam Selin'in pusetini ve battaniyelerini getirdi. Selin'i ince battaniyesine sarıp pusetine koydum. Ağlamaması için ağzına emziğini sokmuştum.
"İyi misin annem?" deyip ona baktım ve güldüm. Öyle etrafına bakıyordu. Burak puseti aldığında toparlanıp odadan çıktık. Aşağı kata indik, Sevil Hanım ve hemşireleri bizi alkışlayarak karşılamıştı. Onlara gülümsedik.
"Geçmiş olsun, bu çok büyük bir başarı" dedi Sevil Hanım Selin'e bakarak.
"O bizim kızımız" dedi Burak, gülümsedik. Onlara teşekkür edip çıktık.
"Ben karımı ve kızımı kaçırıyorum birkaç günlüğüne" dedi Burak elimi tutarken.
"Evet gidin, bir kafanızı rahatlatın buna ikinizinde çok ihtiyacı var. Selin'e dikkat edin" dedi Yusuf babam.
"Tamam baba" dedi Burak, annemlerle de vedalaştıktan sonra arabaya bindik.
"Biz gidiyoruz da hazırlığımız var mı? Kıyafet falan" dedim.
"Evet, ben her şeyi hallettim" dedi, müzik açmıştı. Şu an hiçbir şey moralimi bozamazdı. Eğilip Selin'e baktım. Gözleri yavaş yavaş gidiyordu, gülümsedim.