"Ne istersiniz?" Kahverengi saçlarıyla beni karşılayan Seulgi. Bugün tek geldiğim için haliyle gergin de değildim. Gülümsedim. "Bir adet mocha lütfen." Kahvelerle alakası olmayan bir adamken, her gün buraya geldiğim için kahveye alışma zorunluluğu hissediyordum üzerimde.
Seulgi bardağı doldururken konuştu. "Sanırım burayı sevdiniz?" Güldüm. "Evet. Hem menüdekiler lezzetli, hem de burası oldukça içten ve sıcak." Yeri beni görmesiyle gülümsedi. "Holgeldiniz." Bir anlık boşluğum yüzünden "Hoşbulduk Yeri." dediğimde gülümseyen suratı kendini ciddiliğe bıraktı. "Adımı nereden biliyorsunuz?"
Omuz silktim. "Lütfen rahatsız olmayın. Yalnızca isim kartlarınız sayesinde biliyorum." Yeri 'anladım' dercesine kafa sallayıp gülümsedi. Gerçekten güzel kurtarmıştım olayı. Ellerimi üzerimdeki siyah kot ceketin ceplerine atarken konuştum. "Burada yalnızca 4 kişi mi çalışıyor?"
Seulgi başını olumsuzca salladı. "Aslında sadece 5 kişiyiz. Arkadaşlar olarak açtık burayı. Çalışan almak da istemiyoruz haliyle." Cümleleri bir bir onayladım başımla. Seulgi gerçekten konuşkan bir kızdı. "Peki diğer kişi?"
Yeri gülümsedi. "Aslında ben, Seulgi ve Joohyun siparişlere bakıyoruz. İsimlerini umarım biliyorsundur." Dudaklarımı birbirine bastırarak kafa salladım. "Biliyorum." Yeri gülerek devam etti. "Bu aralar çok müşteri geldiği için Seungwan da yardım etmek zorunda kalıyor. Normalde Sooyoung ve Seungwan tatlıları hazırlıyorlar."
Seulgi bir yandan kahveyi hazırlarken bir yandan konuştu. "Dün sipariş ettipiniz limonlu cheesecake Seungwan'ın özel tariflerinden. Çok özgün olmasa da, kendine ait tekniklerle hazırlıyor o tatlıyı."
O halde, dün iyi bir seçim yapmışım.
Seulgi uzun karton bardağı bana uzattı. "Buyrun." Elinden aldım ve cebimden çıkardığım parayı uzattım. Yeri kaşların kaldırdı. "Kasaya ilerleyip Joohyun unnieye vermeniz gerek parayı." Kafa salladım ve kasaya ilerledim. "Siparişiniz neydi?"
"Mocha."Menüde yazan parayı uzattım. "İyi günler." Ne kadar Seungwan'ı görmek için gelmiş olsam da sanırım göremeden ayrılacaktım buradan. İç çekip bir yudum aldım kahvemden. Kapıdan içeri giren Sehun ile gözlerimi büyüttüm. "Hyung, karşılaşmamız güzel oldu." Gözlerimi kısıp mırıldandım. "Yürü git!" Sehun kolunu omzuma atıp kahve standına doğru ilerlemeye ve beni de ilerletmeye başladı. İç çektim. "Ne alalım hyung? Sen zaten almışsın kahveni. Ne içiyorsun? Yine mocha mı?"
Seulgi kaşlarını kaldırdı. "Merhaba efendim. İstediğiniz içeceği menüye bakarak söyleyebilirsiniz." Sehun kafa salladı. "Espresso lütfen." Seulgi kafa sallarken Sehun, Yeri'ye bakarak el sallamıştı. Sehun'un havada kalan elini tutup indirdim. "Rencide ettirmesene kendini!" Yeri büyük bir ciddiyetle arkasındaki kapıyı açıp gözden kaybolmuştu.
Seulgi hazırladığı kahveyi Sehun'a uzattı. "Buyrun." Sehun bana döndü. "Masaya oturalım." Kafa salladım. Sehun önden giderken elimdeki sıcak bardaktan bir yudum kahve aldım. Sehun sıkıntı ile nefesini dışarı verdiğinde kaşlarımı çatarak ona döndüm. "Ne oldu?"
Göz devirdi. "Az önce gayet kibardım!" Omuz silktim. "Olabilir?" İç çekti. "Peki neden yine beni tersledi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Coffee ☙ wendy + kyungsoo ✔
FanfictionDo Kyungsoo, her gün aynı saatte aşık olduğu kızın çalıştığı küçük kahve dükkanından bir kahve alıyordu. 2020 | duestrade© 「 @monoita 」