18 Nisan 1021 Saat: 04.51
Fin gözlerini handaki yatağında açtı. Yanı başında Li uzanıyordu. Sabahın ilk ışıkları odanın penceresinden süzülüyor, odadaki tozları gösteriyordu. Sakince yatağın kenarında oturur vaziyete geçti. Ağrıyan kafasını ellerinin arasına alıp ayağa kalktı. Bir-iki genleşme hareketi yaparak bedenini gevşetmeye başlayıp her sabah yaptığı egzersiz hareketlerini yapmaya başladı.
Bedeni iyice açıldığında sırasıyla sadak, çanta, kılıç, kısa kılıç ve yay olacak şekilde eşyalarını kuşandı. Ardından odaya bakındı. Pelerini yoktu. Bunu garipsedi. Masanın kenarına koyduğundan emindi.
O sırada Li gözlerini ovuşturarak yatağın kenarına geldi. Sesten tarafa bakan Fin, pelerinin ucunu yatağında sarkarken gördü.
Li, uyanamamış, uyuşuk bir sesle "Günaydın..." dedi. Fin kafasında "Pelerinimin orada ne işi var, diye sorsam mı?" diye düşünürken "Mal mıyım lan ben? Niye böyle bir şey yapayım ki? Bu kadar önemsiz ayrıntılara takılacak biri miyim lan ben?" diye kendi içinde söylendi ve "Sana da, günaydın" diyerek yatağın yanına gelip pelerinini eline aldı.
Li, çıplak bedeniyle yere eğildi ve dört ayak üstündeymiş gibi bir duruş sergiledi. Yavaş bir şekilde kurt formunu alıverdi ve genleşme hareketleri yaparak kendine geldi. Fin o sırada pelerini giymiş, yatağını düzeltmişti. Artık gitmeye hazırdılar.
Fin aşağı indiğinde Satou onu dostane bir tavırla "Günaydın, Fianir" diye selamladı. Fin de sadece sağ eliyle selamlayarak yanına kadar gelip "Dün Köy Liderinizle konuşma fırsatı bulamamıştım. Nerede kendisi?" diye sordu. Satou da biraz düşündü ve "Şuan esnafları dolaşıp sıkıntılarını dinliyor olmalı. Her sabah bunu yapar" demesiyle Fin "Buraya da uğrayacak yani" diye kesinleştirmek istedi. Satou da "Genelde bana en son gelir. Herkesi dinler, bir şey yapamayacağından canı sıkılır, bir-iki kadeh içip gider. Yani gelmesine daha 2 saat kadar vardır" diye mükemmel bir kesinlik getirdi.
Fin isterse bekleyebilirdi. Nasıl olsa gelecekti ama 2 saatini burada harcamak da çok mantıklı değildi. Ni, etrafta süzülüp onu bulabilirdi.
Fin teşekkür ederek dışarı çıkıp tek bir uzun ıslık çaldı. Ni süzülerek koluna indi. Bunu gören insanlar biraz garipsemişti ama tanımadığı birisine dik dik bakmanın zararları olabileceğini biliyorlardı. Bu yüzden önlerine dönüp işlerine baktılar.
Fin "Bana köyün liderini bulur musun?" deyince Ni "Nasıl biri?" diye sordu ama bunun cevabını bilmiyordu. O yüzden "Sadece uç ve gözünü birini kestirirsen haber ver. Ben de insanlara sorayım" demesiyle Ni havalanıp gitti. Fin de insanlara sormaya başladı.
Fin, en yakındaki esnaf olan Camcı dükkana geldi ve Camcı Kasega Tera'ya "İyi günler. Köy Liderini arıyorum. Nerede biliyor musun?" diye gayet sıradan bir tonla sordu ama Kasega sanki sert bir ton kullanmış da alınmış bir ifadeyle "Niye arıyorsun?" diye sorarak niyetini anlamak istedi. Fin de olayı anladı ve amblemini çıkararak "Ben bir Fianir'im. Buraya sıkıntılarınızı çözmeye geldim. Öncelikle liderinizle konuşmalıyım" diye her şeyi açıkladı.
İsteseydi tersleyip olay çıkartabilirdi ama bunun kimseye bir faydası olmayacaktı. Hele ki ona hiç yararı olmayacaktı. Köydeki insanların ona güvenmesini istiyordu.
Kasega, bu açıklamaya rağmen tam olarak tatmin olmamış gibiydi. Yine de "10 dakika kadar önce gelmişti. Her sabah yaptığı anlamsız hal-hatır sorma ayinini yapıp Düzen Sorum Birliğine doğru gitmeye koyulmuştu. Olay mı ne olmuş?" diye bildiklerini sıralamıştı. Fin teşekkür ederek dışarı çıkıp o yöne gidecekken Ni tam zıttı yönünde olduğunu söylemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlk Korku-Gezgin Kurt Savaşçısı (Düzenlendi 4-19 Eylül)
Fantasía"Minelia" adındaki gezegende geçen bu hikayede "Fianir" lakabıyla anılan "Gezgin Savaşçılar", Tanrı tarafından kutsanıp özel güçlere sahip "Migar"ların aksine sıradan insan olmasına rağmen bir Migar gibi savaşıp canavar avlayabiliyorlardır. Hikayemi...