Hücrede götüm donuyor, değiştiremez miyiz?
Burası ananın evi değil. Yürü git işine.
Gardiyan kapıda ki tek konuşma deliğim olan köpek deliğini de sürgüledi. Küçücük hücrede mühebbet yiyecek kadar ne yaptım sanki?
Burada hayat çok zor. Etkinlik listemde şınav, mekik, saatlerce plank durmak, insanı doyurmayan Amerikan hapishane yemekleri ardından tekrarda küçücük hücrede karşımda biri varmışçasına dövüşmek,spor yapmak belli saatlerde dışarıda dolanmak, kitap okumak ve geceleri birilerinin hayallerini kurarak uyumak. Her günüm bundan ibaret. Gerçi hiç çıkamayacağım, bunu bilmeme rağmen fit ölmek istiyorum. Belki cenazeme Carpide, Xenon ve L de getirirler.
Kafamı yere eğdim, yaşadıklarımı düşünmem için uzun uzadıya zamanım oluyor. Rahat bir uyku çekmesi imkamsız olan ve ayaklarımın dışarıya çıktığı, demirden somya yatağın üstündeki -Red Kid çizgi filmindeki hapishane kapılarının pencereye uyarlanmış halindeki pencereden- gökyüzünü izleyebilmek için yatağın üstüne çıktım. Hava açık, yaz zamanı olmalı. Bu havada L ile birlikte şortlarımızı ve tshirtlerimizi çekip gölgede kalan bir ağacın altında uzanmak için sokaklarda dolanıyor olmalıydık. Ağacın altında bacaklarımızı uzatıp L den kadınlar hakkında konuşmak, ondan Xenon'u dinlemek -eleştirmek- yeni yolculuklarımız hakkında düşünmek...
Her yazın rutin işleri işte. Bizim her yazımızın rutinleri.
O kadar özledim ki belki bundan önceki yazlarda da bu yaz da Carpide'i konuşabilirdik. Gerçi unutmuş gitmiştir beni. Onu sevdiğimi dahi söyleyememiştim zaten. Ölüp ölmediği konusunda da bir bilgim yok ya. Pek beni görmek için gelen olmaz. En azından şu an a kadar kimse gelmedi. Müebbet hapistekilere ziyaretçi geliyor mu onu da bilmiyorum ya.
Gardiyan birkaç saat sonra tekrardan kapıya geldi.
Hadi spor zamanın. Dışarıda birkaç tur atabilirsin.
Yaz gelmiş, hava güzel duruyor.
Öyle. Gören de yıllardır burada sanar seni 5 yıl oldu.
Olmuş baya. Beş yıl bu küçük odada kendini terbiye etmek için ne kadar uzun bir süre bilmiyorsun.
Senden uzun hücrede kalanlar var. Dur gelmişken söyleyeyim, iyi halden yararlanıp cezanı kısaltabilirler. Şu ana kadar hiç bir olumsuz davranışını görmedik. Senin gibi pısırık birisinin suikast kurucusu olduğunu da düşünmüyorum gerçi.
Son sözlerini duymazlıktan geldim.
Benim yanımda yargılananlarla ilgili bir haber var mı?
Bütün suçu üstlenen bir kız vardı o...
Carpide o, ona bir şey mi oldu?
Hayır sadece ondan haber yok. Ağırlaştırılmış müebbetle hüküm yedi o.
Bunu biliyorum,bana bilmediğim bir şey söyle.
Diğerleri iyiymiş. Bilmediğin bir şey işte.
Sözünü bitirdikten sonra koluma girdi ve dışarı çıkardı. Güneş gözlerimi öyle kamaştırmıştı ki, biraz daha bakarsam bozulacakları kanaatine vardım. Yine kimse yoktu, diğerlerinin volta atma izni bitmiş olmalı. Müebbet cezalısı iseniz insan yüzü görmeniz zordur.
Sabah ki kadar sinirli değilsin.
Gardiyan yüzüme bakmadan:
Mahkumların işleri işte.
Hmm anlayamam ben mahkum değilim sonuçta.
Bu gülümsemesine sebep olmuştu.
Nasıl yakalandınız? Başınız o kız mıydı gerçekten?
Hayır. O kız bizimle bile birlikte çalışmıyordu.
Niye suçlarınızı üstlendi.
Bizim tek suçumuz banka soymaktı, onu da toplu yakalanmadan çok önce yapmıştık. Gerisi gerçekten ona aitti.
Kız savaş makinesi gibiymiş.
Öyle mi görünüyor?
Aklım yakalandığımız güne gitti. Kitaplığın arkasında yaşadığıma. Hiçte savaş makinesi gibi değildi, daha çok birilerini korumaya çalışan masum bir kız vardı karşımda. Aşk karşısında kekeleyen küçük bir kız çocuğu. Onu asıl müebbet, korumaya çalıştığı insanın ihanetini görmekti.
Ne düşünüyorsun?
Çok şey belki, belki de hiçbir şey.
Gardiyan burada konuştuğum tek kişiydi. Arkadaş olabileceğimizi düşündüğüm tek kişi.
Seviyordun değil mi?
Kimi?
Soruya soruyla cevap vermek, afallamanın ve evet demenin farklı bir yolu olmalı.
Bu da benim yüzümü güldürmüştü.
Tam bilmiyorum. Aşık olduğumu düşünüyorum. Her gece benimle.
Yani bu aşk değil de, piskolojik bir sorun gibi görünüyor.
Sanmam hayal sadece, farkındayım.
Yürürken konuşmalarımız devam ediyordu.
Senin benimle konuşmana kızmıyorlar mı?
Devlet kiminle konuştuğuma karışmıyor. Ayrıca tek sen değilsin.
Anladım.
Spor alanı parklarda görebileceğiniz spor eşyalarından ibaretti. Boy boy barfiks demirleri falan işte. Upuzun ve üstü telle çevrili açık kahve duvarlarda hapishane küçük siyah bir sinek gibi kalıyordu. Bu çalışma alanı ise sineğin bir bacağıydı.
Koğuşlarda kalan kimse ile karşılaşmıyordum. 5 yıldır burada volta atanların hiç birini tanımıyorum. Bazen büyük kavgalar çıkıyor onları da küçük deliğimden sinema izler gibi izliyordum. Odaya şu an tek istediğim bir sprey. Buradan çıkmak dışındaki,en büyük isteğim şu anlık bu. Tuvalet ile aynı alanda bulunup, dört adım önündeki yatağa yatmak ve bu kokuyu çekmek oldukça zor. Gardiyandan istesem 'burası ananın evi mi?' repliğini tekrar duyacağıma eminim.
Ayakkabılarımı çıkardım ve kızgın kumda yürümeye başladım. Yürürken aynı zamanda da stresimi attığımı düşünüp kendimi avutuyordum.
Üstümdeki sıfır kollu uzun tshirtü çıkardım ve barfiks çubuğuna asılmaya başladım.
Formundasın yine.
Sixpacklerime dokunmak istiyorsun sanırım.
Sağ ol bende de var.
Bir gardiyana göre fazlasıyla fitsin.
Tabi aşkım.
Aşkım. Dostane bir yaklaşım olması taraftarıyım, göt veren değilim yoksa.
Erkekler arasında dönen sohbet.
Zamanım dolduğunda tekrardan kolumdan tuttu ve hücreye götürdü. Yine geldik mekana.
Akşam yemeğinde görüşürüz.
Görüşürüz.
Küçük hücremin kocaman kapısı kapandı. Eveeeet bir gün daha bitti. Bundan sonra hücre de müdürden son ricam olarak bana sunduğu hakkımla aldığım kitaplarımla baş başayaydım. Kitaplık koyacak bir alan olmadığı için, yatağımın altına sıra sıra dizdiğim kitaplar. Elime ilk geleni aldım.
Alexander Dumas Monte Kristo KontuŞu ana kadar iki yüzü aşkın okumuşumdur bu kitabı. Güzelden ziyade ben de baş kahraman
Edmond Dantes gibi İf Şatosu'na hapsoldum. Gerçi o suçsuzdu ya. Benim aydınlatıcım Farya değil şu kitaplar. Adaya gidip zengin olduktan sonra görüşürüz Mösyo.Modern dünyada ben, eski Fransada sen...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Piker Misilleme
AzioneAnlatamayacağımız hikayelerimiz var. -Efendim tanımlanamayan bir uçak görünüyor. -Öyle mi, o zaman tanımlayalım.