~15.bölüm~
Kadının gitmesi bir yıkımdır.
Usulca bir yudum aldım viskimden karşımdaki adama bakarken.
-Buraya bize alışmaya başladın fakat ne kadar yakınsan ondan daha çok uzaksın. Belda anlat artık yaralarının sebebini, seni kimin öldürdüğünü, neden burda olduğunu Ertanın sana naptığını gözlerindeki yaşamı kimin söndürdüğünü dedi Evran sabırsızca bana bakarak.
-Ölmek için daha erken dedim kendimle konuşur gibi.
-Ne? dedi şaşırdığı her halinden belliydi.
-Sana bunları anlattığım gün ölücem ben dediğinde kaşları çatıldı ne dediğimi anlamıyordu.Hadi ama Evran sen zeki adamsın.
-Ertanı bulmam gerek bu grubu onun için oluşturdun neden yapmıyorsun?
-Zamanı gelmedi çünkü. Bu söylediğine sinirlenip
-Benim zamanım yok Kaner dedim hırçınca ve odama çıktım.Daha fazla bekleyemezdim.
Olmazdı.
Allah aşkına napıyordum ben?
Bir an önce bunu bitirmem gerekiyordu beni bekliyen biri vardı çünkü.
Bu iş artık bitecekti. Onlar yapmıyorsa kendim yapacaktım. Onlara gereksiz bir şekilde fazla bağlanmıştım. Evet onlara değer de veriyordum ama artık bekliyemezdim.
Gecenin karanlığına bir sigara yakıp usulca gülümsedim. Evran gelmişti aklıma.
O farklıydı.
Onda beni çeken bir şeyler vardı.
Kalbimi hissettiren.
Fazlasıyla alışmıştım ona.
Sabah kalktığımda onu görmeye, onla kahvaltı yapmaya onunla atışmaya, bana sürekli farklı ve özel birşeymişim gibi bakmasına bana emir bile vermesine alışmıştım.Ondan, onlardan gitmek içimden gelmesede ben Belda Dinçer'dim.
Bu işe başlamadan önce kimseye değer vermiceğime dair söz vermiştim kendime. Çünkü bağlanırsam yapacaklarım sekteye uğrayabilirdi ama hayır hiç kimse hiç bir bağ yapacaklarıma engel olamazdı.
Ben geri kalan hayatımı belirlemiştim.Yazmış kurgulamıştım ve şuan sadece oynuyordum.
Bu hikayeyenin sonu belliydi.
İç çekip gecenin karanlığını izledim.
Kıyamet yaklaşıyordu. Bunu hissedebiliyordum.
-Belda yeni iş varmış Evran abi toplantı salonuna çağırıyor dediğinde başımla onayladım işte zamanı gelmişti.
Kalbim istemesede ben kalbimi öldürmeli çok olmuştu.
Her zamanki gibi aklımla hareket edip yavaşça girdim toplantı odasına. Evranın bakışları üstümde gezindi. Bakışları süpheliydi. Usulca gülümsedim anlamıştı birşeyleri.
Zeki ve yakışıklı adamdı vesselam.
Gülümsememle donarken gözlerindeki şüphe arttı. Gidip oturdum sakince.
-Herkes geldiğine göre başlayalım.
Yeni bir iş yapacağız.
-Ben yapmıcam dedim.
-Ne?
-Yapacağımız iş Ertanla mı ilgili dediğinde sertçe bana döndü.
-Hayır dedi.
-O zaman yapmıcam.
-Ne demeye çalışıyorsun dedi Deren.
-Ben bu gruba Ertan Kandemir bulmak için girdim. Fakat Ertanı bulmakla ilgili tek birşey yapmadık. Benim zamanım yok dedim hepsinin yüzünde gözlerimi gezdirirken en son Evranda durdum.
-Sizle bulamıyorsam eskisi gibi kendim ararım. Yani gruptan ayrılıyorum. Ozan sen istediğini yapabilirsin. Bana müsaade dedim ve tekrardan hepsinin gözlerine baktım. Bana en uzak olan Derenin gözlerinde bile üzüntü vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaşam Kırıntısı
Teen FictionGözlerinde yaşam belirtisi olmayan bir kadın düşünün. Tükenmiş sözleri, ölmüş umutları olan bir kadın. Ve bir adam düşünün. Öfkesiyle yedi alemi zangır zangır titreten. Gözleri hep öfkeli bakar o adamın. Hayatadır öfkesi. İkisininde tek panzehir...