16◾Evran Kaner

725 56 5
                                    

Güçlü adamlar sırtında bir dünya taşırlar. Hayatı tanırlar çünkü acıyla büyümüştür onlar.

Onu bulamayız çünkü zaten bende.

-Ne demek sende? diye bağırdım şaşkınlıkla.
-Bitkisel hayatta işkence görüyor ve uyandırılmayı bekliyor. dedi hala şokta olan sesiyle.

-Başka kime yaptı bunu? dedim. Aslında yaptığı herkesi biliyordum.

Ama o kimden bahsediyordu?

-Bir hapishane dolusu kıza. dediğinde tırnaklarımı avuç içlerime geçirdim. Uzun tırnaklarının derimi yırttığını hissediyordum.
-O zaman neden onu öldürmek yerine nefes aldırıyorsun. diye bağırdım.
-Onun kafasına sıkmıyorum çünkü bir kere ölmeyi haketmiyor ben onu hergün öldürüyorum fakat başka sebebi daha var dedi gözlerimin içine bakarken.
-Söyle dedim lütfen der gibi.
-Kardeşim gül güzeli kardeşim dedi yürek yakan sesiyle. Bana gül güzeli demesi kalbimden bir parça kopmasına neden olurken kardeşim demesiyle yerimde kalakaldım.

Onun kardeşi kimdi?

Tüm kızların hafızamdan sıra sıra geçmesiyle tek bir kişi de takılı kaldı.
-Herşeyi anlatıcam geç şöyle dedi yıkım kokan sesiyle.
Dediği gibi oturdum yanıma omuzları çökmüş bir şekilde oturdu. Gözleri buram buram hüzün kokuyordu. Canım acıdı.

Onu hep dimdik gördüğüm için böyle görmek yüreğime ağırlık yapmıştı.

-Ailemizde çok sorunlar vardı. Her ailede olurdu fakat bizimki daha kötüydü. Babam ve annem sürekli kavga ederdi. Sürekli. Hiç onları gülerken görmedim. Hepberaber ne yemek yedik ne gezmeye gittik. Çocukluğum hır gürle geçti. Gün geçtikçe daha çok artıyordu kavgalar ve son zamanlarda babam annemi dövmeye başlamıştı. Zaten çok zayıftı. Onu dövdükçe deliriyordum ama hiçbir bok yapamıyordum. Korkuyordum. Benden daha çok korkuyordu küçük kız kardeşim. Sürekli onu ben sakinleştiriyordum. Güçsüz olduğum için kendimden nefret ediyordum. Annemin zarar görmesinden kendimi sorumlu tutuyordum ama daha küçüktüm be Belda. 12 yaşındaydım. Kardeşim 8.
O gün yine içip içip gelmişti eve sabaha karşı. Saat tam 5ti. Gözüme birtürlü uyku gitmiyordu. Nedensizce sürekli saate bakıyordum. Geldi eve annem yine bağırdı ona. Yine kavga ettiler. Bu seferki bağışlar en kuvvetlisiydi. Korkuyordum. Yine dövmeye başladı annem çığlık çığlığa bağırıyordu çıktım odamdan.. Kanım dondu. İlk defa o zaman öldüm ben. O adam annemin üstündeydi ve annemin heryerine bıçak saplıyordu. Annemin beyaz geceliği kıpkırmızı olmuştu. Gözüm hiçbirşeyi görmedi gittim mutfağa bende aldım bir bıçak koştum salona o adam annemin üstünden kalkmış elindeki bıçakla öylece ona bakıyordu. O öyle şoktayken dikildim karşısına çığlık çığlığa bıçakladım onu hiç bişey yapamadı. Tam 12 kere bıçakladım onu. Yaşadığım her senenin acısını alır gibi. Annemde babamda kanlar içinde yatıyordu yerde. Ev kan gölüne dönmüştü. Sonra bi baktım  kız kardeşim elimdeki bıçağı almış babama saplıyor.
-Annemi melek yaptın diye ağlıyor bi yandan. Bi kez daha öldüm.
Komşular duymuş sesleri aramış polisi.
12 yaşımda kelepçe yedim.
Kardeşim 8 yaşında. Ne kadar ben yaptım desemde kardeşim de ben yaptım dedi. İkimizide götürdüler o sabah. dedi kalbim söyledikleriyle yanarken gözümden düşen yaşı sildim.

- Senin kardeşin kim Evran? dedim. Kızarık gözleriyle bana dönüp
-Adı Erva. Dediğinde gözlerimden yaşlar ardı ardına döküldü.

Biliyordum.

-Nerde o?
-Ertan mı?
-Hayır Erva dediğimde şaşırdı.
-Onu tanıyor musun?
-Beni ona götür Evran.
-Sende o ceza evindeydin değil mi? Ama, ama adın yok.
-O nerde beni ona götür. diye bağırdım.
-O akıl hastanesinde dedi titreyen sesiyle.
-Kimseyle konuşmuyor. Benimle bile. O adam ona ne yaptıysa konuşmuyor hayattan koptu. Kimseyi tanımıyor kimseyi görmüyor dedi bağırarak.
O adamı onun için tutuyorum. Bilmiyorum ne yapacağımı bilmiyorum. Onu öldürürsem kardeşimden tamamen kopmaktan korkuyorum. Ona sadece Ertan dediğimizde tepki veriyor. Çığlıklar atıyor. Ne yapacağımı bilmiyorum. İyileşmesini bekliyorum. Belki Ertanı öldürürse düzelir diye bir umut bekliyorum dedi gözünden akan yaşla.
-Evran beni Ervaya götür belki onu hayata döndürebilirim dediğinde şaşırdı. Hidetle ayağa kalktı.
-Belda hayır, hayır bana sakın boş ümit verme. Ben onun için yaşıyorum onun umuduyla ayaktayım bana boş ümit verme sakın. Belkiyle olacak bir iş değil. dedi bağırarak.
-Denemeye değmez mi? dediğimde düşündü.
-Olmassa yıkılırım. Ama yıllar sonra bir umut bulmuşken onu bırakamam seni ona götürücem dedi.
-Eğer onu düzeltirsem Ertanı bana vereceksin dediğimde
-Kardeşimi hayata döndürürsen sana canımı bile veririm dediğinde gülümsedim burukça. Gözlerime derin derin baktı.
-Gidelim dediğimde hızla çıktık evden.

Sertçe yutkundum.

Yavaş yavaş sona yaklaşıyorduk.

Ervayı hayata döndürecektim ve Ertanı bana verecekti böylelikle herşey bitecekti herşey.

En çokta ben.

-Hapishanedeydin ama hiçbir kayıt yok. dedi düşünür gibi.
-Çünkü adın Belda değil dediğinde ne kadar zeki olduğunu anladım.
Adın-
-Evet adım Ayza dediğimde sertçe frene bastı.
-Sen Ayzasın dedi hayretle.
Seni yıllarca aradım. Kardeşimi iyileştirmen için ama öldüğünü öğrendim. diye bağırdı.
-Çünkü Ayza öldü onun yerine Belda doğdu.
Kardeşini iyleştirebileceğimi nerden biliyordun?
-Kızlar onu sadece senin iyleştirebileceğini söyledi çünkü...
Onu iyleştireceksin diye bağırdı.

Herşey kafasında yerine oturuyordu.

-Belda onu iyleştireceksin.
-Bende onu dedim sür şu arabayı dediğimde heyecanla sürdü.

Çocuk bir heycan vardı gözlerinde. Çocukluğunu  istiyordu kardeşini istiyordu. Derince bir iç çektim.

-Neden onu sadece sen iyleştirebilirsin neden herkes böyle düşünüyor?
-Hapishanede en yakını bendim. Tek dayanağı da ben. Herşeyi anlatmama az kaldı Evran şimdi şu arabayı daha hızlı sür sadece.
Dediğimi yapıp daha da hızlı sürdü.

Sonunda bir binanın önünde durduğumuzda koşarak indik arabadan. Ervanın kaldığı kata geldiğimizde durduk.
Yıllar sonra Ervayı görecektim.
O benim en yakınımdı.
-Onu aradım ama öldü diye gösteriyordu.
-Çünkü kimse onu bulmasın diye öyle gösterdim hadi gir Belda nolur onu bana getir dedi yalvarır gibi. Derin derin nefesler alıp kapıyı açtım.
Yavaşça içeriye girdim. Evranda benle girdi. Girer girmez gördüm onu. Gözlerim dolarken yavaşça gülümsedim.

Hala çok güzeldi.

Bir yatağın üstünde bacaklarını kendine çekmiş gözünü bile kırpmadan dışarıya bakıyordu. İçeri girdiğimi farketmemişti. Gidip karşısına oturdum. Ne diyeceğimi bilemiyorum.

Sanki içimdeki Belda gitmiş küllerinden Ayza doğmuştu.

Kalbim yerinden çıkmak üzereydi. Konuşmak istiyordum ama boğazım düğüm düğümdü. Onunla hem iyi anılarımız hem de kötü anılarımız canlanmıştı.
Yutkunup titreyen bacağımı zapdettim.
-Erva dedim güçsüz çıkan sesimle. Ama o hiç bir tepki vermedi hala bakıyordu camdan.

Evrana baktım. Umutla bakıyordu Ervaya.
Sırf onu hayal kırıklığına uğratmamak için bile tüm kötü anılarımı unutup Ervayı geri getirebilirim.

-Ben geldim, Ayza dediğimde sallanmayı bıraktı. Evran şaşırdı.
-İnşallah hatırlamışsındır beni çünkü hatırlamadıysan burdan sana uçan tekme atarım dediğimde Evran şaşkınca ne yaptığıma bakıyordu.
Eskiden böyle biriydim. Beni ancak böyle hatırlardı.

Gözünden bir damla yaş düştü ve ağır ağır bana döndü.

-Erva dedi şaşkın sesiyle Evran. Gözünü dikmiş bana bakıyordu.
-Bana bakarak beni tanıyamazsın Erva çok değiştim. Eskisi gibi güzel değilim. Sarı saçlarım ve ışıldayan gözlerim yok. Beni ancak kalbinle görebilirsin, beni hissedebilirsin. Lütfen beni hisset Erva sana ihtiyacım var dediğimde gözlerinden yaşlar boşaldı. Ona yalvaran gözlerle baktım.

Bir süre daha sadece gözlerime baktı. Ona umutla bakıyorduk. Yeterince tepki vermişti ama ben onu tamamen istiyordum. Onun gelmesi beni ne kadar zora sokacak olsada o da Evranda hayata dönmeliydi.

-Ayza dedi titreyen şaşkın sesiyle. Evran kalpten gitmek üzereydi. Nefes almayı bıraktığını hissediyordum.
-Geldin dedi.
-Geldim dedim.

Yaşam KırıntısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin