~19.Bölüm~
Sizden ricam bu bölümü Ahmet Kaya- Hani benim gençliğim şarkısını açarak okuyun.
Hayat acımasızdı.
Hayat, hayat insanı tüketirdi.
Ölmek için doğduğumuz dünyada kim mutlu olabilirdi ki?
Bizi öldüren adamı öldürmüştük hep beraber. Yıllar önce küçücük bir çocukken onlarla acı çekmiştik. Şimdi ise bize acıyı çektiren insan olmayacak yaratığın başında toplanmış öylece seyrediyorduk. Hepimizin aklından acılarımız geçiyordu.
Hayatta o kadar kötü ve garip anlar yaşamıştım ki ama bundan garip değildi hiçbiri.
Parçalara ayrılmış yaratığın etrafında çember oluşturup oturmuştuk. Birazdan geçmişimi anlatıcak sonra bu hayattan hiç varolmamışım gibi silinip gidecektim.Derin bir nefes alıp dizlerimi kendime çektim ve daha sonra bir Evrana bir Ervaya bakıp gülümsedim.
-Belki acılarımız garip bir şekilde aynı olduğu için onu kendime yakın hissettim dedim Ervaya bakarken.
Erva'nın gözünden bir damla yaş aktı.
Bakışlarımı yerde sabitleyip başladım.-7 yaşındaydım. Babam sürekli annemi ve beni döverdi. Kendi de içip içip sızardı. O gün annem temizliğe gitmişti. Bende yemek yapmıştım. Ama pek becerikli değildim. Evde sadece makarna vardı ve bok gibi yapmış önüne koymuştum. Eve geldi. Yine içmişti sonra aldı makarnadan kusması bir oldu dedim gülerek ama gülerken gözümden yaşlar geliyordu.
Gidip kustu sonra yanıma geldi ve bana bir tokat attı ki... aklınız şaşar. Pencereye uçtum. Pencere kırıldı.
Kulağımdan kanlar akıyordu.
Acıdan olduğum yere yığılmıştım. Sonra annem geldi beni öyle görünce çıldırdı ve babamı bıçaklayarak öldürdü. Annemle hapishaneye girdik bıkaç aracıyla büyük olmama rağmen girdim. 4 sene kadar hapishanede kaldım. 11 yaşında bi kadın annemi şişledi ve annem öldü. Bende gidip o kadını şişleyerek öldürdüm. Sonra yeni kabusum hapishaneye girdim. Çoğu kişinin bu it yüzünden psikolojisi bozuktu. Ben fazla hırçın olduğum için onu daha çok kızdırıyordum. Ona yalvarmamı istiyordu ama ben yapmıyordum. Kemiklerim kırılıncaya kadar dövüyordu. Umrumda bile değildi acı çekmeye dayak yemeye alışkındım. Bana sürekli çok güzel olduğumu söyleyip daha fazla dövüyordu bi gün, bi gün benden bedenimi çaldı sonra, sonra bunu bikaç defa daha yapmaya başladı. Küçücüktüm hiçbişey yapamıyordum Allah kahretsin ki diye bağırdım.
Sonra diğer kızlarına yapmasını engellemeye çalıştım. Bazen başarısız oldum ama çoğu kez engelledim. Bana kahraman dediniz dedim gülümserken.
Sonra bunu kendime görev edindim. Biraz pahalıya patladı ama iyiki yaptım dedim gözlerim hala yerdeyken.
Ağlama sesleri kulaklarımı doldururken kendimi sıktım.-Sen, sen bu kirli dünyanın başına gelmiş en güzel şeysin dedi Evran.
-Se-seni çok seviyorum kahraman dedi kızlar hep bi ağızdan gözlerim hala yerdeydi yaptıklarım için iltifat ve teşekkür duymayı sevmiyordum.
-Seni çok seviyorum abla benim de kahramanımsın dediğinde Ozana gülümsedim. Gülüyorum ama birazdan yapacaklarım yüzünden onlara karşı suçlu hissediyordum.
-Sana ne desek az kalır Belda teşekkür ederim kardeşim, kardeşlerim için dedi Pusat ona da gülümsedim.
-Sen, sen mükemmelsin seni çok seviyorum diye ağlamaya başladı Teo.
-Tamam başlamayın saçma teşekkür faslına.
Dediğimde hepsi gülümsüyordu bana.
Sessizlik çöktüğünde gözyaşları arasında başladım.Hani benim sevincim nerde Nerde?
Bilyelerim topacım
Kiraz ağacında yırtılan gömleğimÇaldılar çocukluğumu habersiz Çaldılar.
Penceresiz kaldım anne Kaldım anne.
Penceresiz kaldım anneUçurtmam tel örgülere takıldı Takıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaşam Kırıntısı
Teen FictionGözlerinde yaşam belirtisi olmayan bir kadın düşünün. Tükenmiş sözleri, ölmüş umutları olan bir kadın. Ve bir adam düşünün. Öfkesiyle yedi alemi zangır zangır titreten. Gözleri hep öfkeli bakar o adamın. Hayatadır öfkesi. İkisininde tek panzehir...