Alarmımın o iğrenç ve tiksindirici sesini kestikten sonra ayağa kalktım ve lavabo'ya doğru ilerledim. Gece çok geç yattığım için sabahları kalkmakta her zaman zorlanıyorum.
Her neyse size biraz kendimden bahsedeyim;
Ben Lee minhyuk evet tam olarak düşündüğün yakışıklı ve güzelliğiyle dillere destan Lee minhyuk. Çok azimliyimdir ve istediğimi elde etme konusunda kararlıyımdır. Hislerimi belli etmeyi severim. Sevmeyi ve sevilmeyi de severim. Arada delirebilirim. Öyle böyle işte.
Sabahları erken kalkmak gerçekten işkence gibi ama okula geç kalmaktanda nefret ediyorum.
Bugün ne giyeceğim diye düşünürken gözüme siyah ceketim ve siyah , dar , yanlarında küçük gümüş süslemeleri olan kot pantolonum takıldı. Onları elime aldım, içime ne giymeliyim diye düşündüm. Bunun için fazla zaman kaybettiğimi anlayınca ceketimi bırakıp üstüme sadece beyaz bir gömlek giydim ve saçlarımı ellerimle geriye doğru attım ' ahh tanrım ne kadar da yakışıklıyım' yatağımın kenarında duran ve neredeyse boş olan çantamı alarak evden çıktım.
Kulaklığımı alarak telefonumdan son ses müzik açtım. Okula gidene kadar 3 yada en fazla 5 şarkı dinledim. Hergün okula giderken şarkı dinlemeyi severim. Kim sevmez ki.
Okul hayatımda olan ve size anlatmak istediğim bir konu var ve bunu dikkatlice dinlemenizi istiyorum çünkü ben ne zaman hatırlasam - hiç unutmasam da - kalbimde kelebekler uçuşuyor.
__________________
Günler birbirini kovaladı ve o koskocaman yaz tatili bitti. Ben yeni okuluma gitmek için aşırı heyecanlıydım. Sanki kalbim yerinden çıkacakmış gibi hissediyordum.
Yine kulaklarıma kulaklığımı takmış müzik dinleyerek okula gidiyordum ama bu seferlik taksi ile gitmeye karar vermiştim çünkü ilk defa gideceğim bir yere - nerede olduğunu bile bilmediğim bir yere- nasıl gidebilirdim ki. Aslında etrafımdaki insanlara sorsam söyleyebilirlerdi ama bugün yürümek istemiyordum.
Yoldan geçen bir taksiyi durdurdum ve bindim. Ahjusshi'ye nereye gideceğimi söylediğimde gülmüştü. Şaşkın bir şekilde taksici ahjusshi'ye baktım.
"Neden güldünüz?"
"Burası için taksiye binmene ne gerek var evlâdım. Bak şu yoldan 2 defa sola döndükten sonra zaten koskoca bina önüne çıkar."
Utanmıştım.
"Ah teşekkür ederim ahjusshi"
Taksici ahjusshi'ye teşekkür ettim ve taksiden inerek yürümeye başladım. Çokta uzak olmamasına sevindim ve hoplaya hoplaya okulun yolunu tuttum.
Okul gerçekten çok büyüktü. Adeta gözlerim büyülenmişti ve ben bu okulu çok sevmiştim.
Herkes kendine bir arkadaş bulmuş onlarla yeni okul hayatını paylaşıyordu. Zaten bu okulda olanlar ise yeni gelen öğrencilere miğdeleri bulanıyormuş gibi bakıyorlardı ama tabii ki ben hiç kimseye aldırış etmeden okula girdim ve hocalardan birine hangi sınıfta ders alacağımı sormak istedim ama daha kimseyi tanımadığım için biraz çekindim.
Kendi kendime bahçede oyalanırken kapıdan giren kişi ile yüzüm gülmeye başladı. Kapıdan giren kişi eski sınıf arkadaşım hoseok'tu.
Hemen hoseok'un yanına koştum ve üstüne atladım.
"Hoseok-ahh görüşmeyeli nasılsın?"
Gülümseyerek ona bunu sorduğumda kendisi de gülümsedi.
"Ben iyiyim ve gördüğüm kadarıyla sende de bir değişiklik olmamış."