^^severek yazdığım portre kitabımın ilk bölümüne hoşgeldiniz :) lütfen kitabı beğenirseniz 1'arkadaşlarınızla paylaşmayı unutmayın^^
NOT: OKURKEN ÜSTTEKİ ŞARKIYI AÇMAYI UNUTMAYIN <3
- - -
"Elviiinn sabah oldu kızım" annemin her sabah ki seslenmesiyle yatağımdan doğruldum. Saatin kaç olduğuna bakmak için sağ tarafımdaki komidine uzandım ekranda 11.03 yazıyordu. Her gün aynı saatte bir insan alarmsız nasıl kalkabilir ki. "Annee yine mi 11" dedim. Pikeyi üzerimden attığım gibi lavabonun yolunu aldım. Aynaya baktığımda eyelenir bir tarafta yüzüm bir tarafta gibiydi. İç sesim duş almam için ne kadar ısrar etse de ben almamakta kararlıydım. Aşağı mutfağa doğru yürüdüm. Her adım attığımda o mis koku daha da yoğunlaşıyordu. Sanırım kahvaltıda ıspanaklı börek var dedi iç sesim. Omuz silktim ve kendime gelmeye çalıştım. Masaya oturduğumda bi eksiklik olduğunu hissetmiştim. "Anne babam nerede" diye söylemeye çalıştım ağzım domates ile doluyken. "Tuvaletin deliğine düştü herhalde, seslen bakıyım" dedi annem. Babama seslenmek üzereyken "Bb" babam koşarak geldi. "Uyandın mı güzel kızım"
İşte normal bir günüm bu şekilde ama sizi heyecanlı yerine getirmek istiyorum çünkü akşama kadar normal bir insan gibi yaşıyorum.
Babam işten geldi, elinde bir broşür vardı ve bana uzattı. "Bu ne" çıktı ağzımdan. "Broşür" diye karşılık verdi babam. "Onu görebiliyorum baba" dedim, babam güldü. Okullar biteli 2 hafta olacaktı resmen ben hala evdeydim. "Bir kamp varmış" dedi babam. Kaşlarımı çatarak cevap verdim "ne kampı" . Babam içeri doğru yürüyüp koltuğa oturdu. "Hani sen fotoğrafçılık okuyorsun ya, orası da fotoğrafçılık okuyanların gideceği bir kampmış" iç sesim git demekle ısrar ederken ağzımdan kaçıverdi, "kamp falan istemiyorum ben ya, evde geçirmek istiyorum bütün yazı" babam televizyondan kafasını çevirip bana döndü. " gidiyorsun daha fazla itiraz istemiyorum yarından sonra seni götürüyorum" dedi. "AA" tam ama diyecekken babam sözümü kesip "hayır" dedi.
İşte kamp maceram bu şekilde başladı arkadaşlar, 3 ay napıcaktım orada ben hiç bilmiyordum. İşte kampa gideceğim gün;
Ayna da kendime bakarken bişey fark ettim, kumral saçlarım ne kadar da güzeldi, kahverengi gözlerimin içinde kayboluyordum, kaşlarım, dudağım, çenem heryerim nedense güzel geldi. İçimden dedim ki "bende amma güzelmişim be, 19 yaşında fotoğrafçılık okuyan bir kızdım ben sıradandım ama gerçekten güzeldim."
"Hadi Elvin daha ne kadar beklemem gerek" diye seslenen babama içten isyanlar yağdıra yağdıra indim kapının önüne. Valizimi uyku tulumumu ve lazım olan şeyleri bagaja götürdüm. Yola doğru koyulduk, İstanbul Acarlar Longoz'undaydı kamp. Google'den baktığım kadarıyla çok güzel kareler alabileceğim bir yere benziyordu. Kadıköy'den önce Gebze'yi geçtik sonra Alikahya Fatih'i ve 2 saat sonra da Acarlar Longozu. Kamp yerinin önünde bir sürü araba vardı, iç sesim saymamı istedi ve ben de öyle yaptım. Tam 82 tane araba vardı. Bu demek oluyor ki 82 kişiyiz. "Zekaya bak bee" dedim kendi kendime. Babam kampın yöneticisiyle bir şeyler konuşurken bende telefonumdan İnstagram'daki yeni takip isteklerini kabul ediyordum. Güzel bir kitlem vardı, 7.977 takipçim vardı. Fenomen olmayabilirdim ama beni severek takip eden insanların olması güzeldi. Kampın yöneticisi yanıma geldi. "Merhaba Elvinciğim ben Oğuz" dedi ve elini uzattı. "Merhaba" dedim adamın elini sıktım. "Buranın yönetimi benim elimde, zaten detaylar herkes toplanınca anlatılacaktır, kurallara uyarsan hiç bir problemimizin olmayacağına eminim keyifli tatiller" adamın kafasında saç olmadığı için güneşten parlıyordu. Kafamı salladım evet der gibi adamda "izninizle" dedi ve gitti. Benim eşyalarımı babam indirdi ve bana sımsıkı sarılıp, yanaklarımdan öpüp "iyi eğlenmeler güzel kızım, mutlu bir şekilde dön" dedi. "Tamam babacım" dedim ve el salladım. Canon EOS 7D Mark kameramla kampın dışını çektim. Herkes kendi çadırını kuruyordu. Kendi çadırımı koymak için hazırlanırken bir kız bana çarptı. "Hoop yavaş" diye inledim. "Üzgünüm gerçekten ayağım takıldı ve size çarptım" dedi. "İyi peki sorun yok" dedim ve devam ettim. "İsterseniz yardımcı olayım ben kendininkini kurdum bile" dedi. "Olabilir teşekkürler" diyip diğer ucuna geçtim. "Bu arada benim adım Ebru" dedi. Gülümseyerek "bende Elvin memnun oldum" dedim.^^Eveeet ilk bölümü okudunuz. Umarım sevmişsinsinizdir. Bölüm hakkındaki yorumlarınızı aşağıdaki yorumlar kısmında bekliyorum. Arkadaşlarınızla paylaşmayı unutmayın :) sizi seviyoruum <3^^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PORTRE
AdventureBİR GİDİŞ HİKAYESİ ^^ Aile zoruyla gönderildiği kampta bunları yaşayacağını nereden bilebilirdi? Gerçek Aşk mı? Gerçek Dost mu? Elvin'in hayatına hoşgeldiniz.^^