Bölüm 10 ✨

637 37 173
                                    

Okunmamız 4.7k oldu kuzulaarr!
Teşekkür ediyorum, hepinizi öptüm.

Yaklaşık 2 haftadır bölüm atamıyorum, boğazım çok ağrıyordu anca geçti kusura bakmayın. 🥺💛

Eda'nın kaldığını düşünenler, gidip tekrar döner diye düşünenler, kalmalı! diyenler...

Geçelim bakalım bölümümüze, iyi okumalar 🤍

———————————

10 dakika önce, Eda'dan:
Elim sargılı bir şekilde oturduğum araba koltuğunun soğukluğuna lanet ettim. Doktor ciddi bir şey olmadığını söylemişti. Şu yakan şeyden sürüp elimi sararak kağıda ilaç isimleri yazmaya başladı. Reçeteye yazdığı kremleri almak için arabayı eczaneye doğru süren babam bir yandan da bana söyleniyordu.
"Eda, dikkat etsene kızım, bir şey olabilirdi."

Cevap vermek istemedim. Kafamı cama yaslayarak gözlerimi kapattım.
Aklım o kadar karışıktı ki...
Gitmeyi asla istemiyordum. Nereden çıkmıştı bu yurt dışı merakı? Birkaç gündür aynı şeyi sorgulamanın verdiği yorgunlukla bir nefes verdim. İçimden geçen şu düşünceler şaşırmama sebep oldu:

"Bok Nejdet'e bile razıyım."

Gerçekten mi Eda? Hani her şey tamam da bok Nejdet'e de razı olmazsın ya.

İç sesimle tartışırken arabanın fren yapmasıyla gözüm açılarak tekrar cama kaydı. Eczaneye değil, eve gelmiştik. Babam evden bir şey alacağını söyleyerek arabadan indi. 5 dakika olmadan tekrar araba koltuğuna oturdu. Ne aldığına bile bakmadım. Yalnızca eve gidip çizim yapmak, belki de biraz dinlenmek istiyordum. Fakat "Beni evde bıraksanız?" diyemeden araba yeniden hareket etti.

Eczaneye gelmiştik. Şansıma, okulun yanındaki eczanedeydik. Bizimkilerin buralardan geçme ihtimaline karşılık başımı eğerek 'of' dedim. Babam, eczanenin içine girdi. Sonra da arabadaki anneme dönerek, para işareti yaptı. Cüzdanını unutmuştu. Annem de anlayıp, babamın cüzdanını alarak arabadan indi.

Arabada tek kalmıştım. Başım eğik, yeni görüyormuşçasına araba paspasını inceliyordum. Siyah çizgiler, ayakkabımın çıkardığı garip iz, bitmiş peçetenin çöpü...

Bir anlık başımı kaldırmam ile beraber geri indirmeye çalışsam da, gördüklerim buna izin vermedi.
Şansın böylesi... Önce önden yürüyen Osman, sonrasında ise diğerleri görüş alanıma girdi. Hepsi o kadar bitmiş ve çaresiz gözüküyorlardı ki, elim kapı koluna gitti. Tam dışarı çıkacakken kendimi durdurdum. Nasıl olsa arabayı fark edeceklerdi. Eğer beni görecek olurlarsa çıkacaktım. Fakat şu anlık vicdan azabıyla kafamı eğerek detaylı paspas incelememe devam ettim.

Onlar yanımdan geçip gittiler. Belki fark etmiş belki de etmemişlerdi. Hangi ihtimalin daha çok canımı yakacağını düşünmek istemedim.

Mantığımın aksine beni görmeleri için ettiğim duaların boşa girmesiyle iç çektim. Görmediler ise uzatmanın mantığı yoktu. Yalnızca... Belki de peşlerinden gitmeliydim.
Saçmalama Eda!
Önce "Ben gidiyorum vedalaşmak istemiyorum" de.
Sonra da "Merhaba arkadaşlar ben geldim ama yine gideceğim."
Mantığımı si*eyim...

Kendimi durdurarak başımı arkaya yasladım.
Hayat beni nereye sürüklüyordu..? Nereye sürüklerse oraya mı gidiyordum..?
Benim düşüncelerim bok yere mi gidiyordu..?

Annemle babamın işi uzun sürmüştü. Nedenini öğrenmek için araba camına yapışarak dışarıya baktığımda, annemlerin eczacıya bir şeyler anlatmaya çalıştığını gördüm. Ya da eczacının annemlere.. Şu anlık ilgilendiğim şey bu değildi. Sıçramama neden olan şey, oturduğum koltuğun ters tarafındaki camın tıklanması oldu. Bizimkilerden biri olmasını umarak kafamı çevirdim.

Aşk 101 2. SezonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin