Hatırlatma:
Bir süre sonra kapı açıldı ve içeri Rosé, Jungkook, Abim, Jimin
-Rosé'nin sevgilisi kendisi ve Jennie'yle iki gün önce tanıştılar.- ve bir kişi daha girdi. Aman Tanrım abim bana beden onun da geleceğini söylemedi ki?...•
Jennie'den
Jisoo abisini aradıktan kısa bir süre sonra içeri Rosé, Jungkook, Jimin ve tanımadığım iki kişi girmişti. Herkes içeri girdikten sonra da kapıya bakmaya devam ettim ama neden baktığımı bilmiyordum. Onu mu bekliyordum? Gelse de ne olacaktı ki zaten. Sevgilisi vardı bana bakmazdı.
Tanımadığım kişilerden biri bana seslendi. Ona baktığımda kalın dudakları, geniş omuzları vardı. Saçları Jisoo gibi kırmızıydı. Ben onu incelerken konuşmaya başladı. "Merhaba. Ben Seokjin. Jisoo'nun abisiyim ve sende Jisoo'nun arkadaşı olmalısın. Jennie'ydi değil mi?" dediğinde başımı salladım ve cevap verdim. "Merhaba. Memnun oldum Oppa. Ve evet adım Jennie." diyip gülümsedim. O da gülümseyip eliyle tanımadığım diğer çocuğu gösterdi. O çocuğa baktığımda kalın dudakları ve yanağında gamzesi vardı. Saçları mor renkteydi ve onda karizmatik bir görüntü yaratıyordu.
Seokjin Oppa konuştuğunda tekrar ona döndüm. "Bu arkadaşım Namjoon." dediğinde adının Namjoon olduğunu öğrendiğim çocuk gülümseyerek beni başıyla selamladı. Bende aynı şekilde selam verip gülümsedim.
Jisoo Unnie'ye baktığımda Namjoon Oppa'ya hayranlıkla bakıyordu. Ondan hoşlanıyor muydu yoksa? Hafifçe Jisoo Unnie'yi dürtüp bana bakmasını sağladım. Bana döndüğünde kulağına eğilerek "Unnie sen yoksa Namjoon Oppa'dan hoşlanıyor musun?" diye sorduğumda "Sen ne saçmalıyorsun ondan hoşlanmıyorum." dedi. İnanmadığımı belirten bakışlarımı ona gönderdim. Tam tekrar konuşacakken Jungkook araya girerek lafımı böldü. "Siz orada fısır fısır ne konuşuyorsunuz?" diye sorduğunda Jisoo Unnie cevapladı Jungkook'u. "Hiçbir şey bunu da nereden çıkardın?" dediğinde Jungkook "Ne bileyim kulaktan kulağa konuştuğunuzdan olabilir." dedi ve sinsice gülümsedi. Jungkook'a göz devirip oda da göz gezdirdim.
Bir süre sonra Jisoo Unnie dışında herkes odadan çıkmıştı. Jisoo Unnie'ye bakıp hemen konuştum. "Unnie ondan hoşlanıyorsun. Sakın itiraz etme bakışlarından belli." dediğimde birkaç saniye bana baktı ve sonra konuştu. "Ondan hoşlanmıyorum Jen. Ona aşığım ama bu sadece platonik bir aşk." dediğinde onu hemen cevapladım. "Hayır Unnie bence o da seni seviyor." dedim ve hemen sonra ekledim. "Unnie aşk nasıldı bir şey?" Jisoo Unnie biraz düşündü sonra konuşmaya başladı.
"Aşk; sevdiğin uğruna her şeyi karşına almak, onun için elinden gelenin en iyisini yapmak ve sonucu ne olursa olsun onun için her şeye katlanmaktır.
Aşk öyle bir şeydir ki insan hayatı boyunca sadece bir kere yaşayabilir.
Aşk öyle bir şeydir ki zaman kavramını en iyi unutturandır.
Aşk öyle bir şeydir ki sanki hiç kaybetmeyecekmişsin gibi gelir insana.
Aşk öyle bir şeydir ki yaşamadan önce yaşamaya korktuğun, yaşadıktan sonra ise kaybetmeye korktuğundur.
Aşk, onu ve seni siz yapandır.
Aşk, değer görmeyen ama kimsenin ağzından da düşmeyendir.
Aslında aşk, sadece masallarda anlatıldığı, şarkılarda söylendiği gibi değildir.
Aşk, içinde hissiyatı anlaşılmayan en güzel duygudur."
Bunu söylerken gülümsüyordu. Artık anlamıştım ben Taehyung'a aşık olmuştum. Jisoo Unnie'ye dönüp "Unnie ben sanırım Taehyung'a aşık oldum ama bunun yanlış olduğunu biliyorum. Kalbimi neden ben yönlendiremiyorum ki? Onu o kadının yanında elini tutarken gördüğümde neden kalbim bu kadar acıyor?" dediğimde Jisoo Unnie hiçbir şey demeden ellerimi elleri arasına aldı ve moral verircesine hafifçe sıktı.
Bakışlarımı duvara çevirdim ama çevirir çevirmez gözlerim bulanıklaşmaya başlamıştı. Gözlerim kararıp bilincim kapanırken duyduğum son şeyler Jisoo Unnie'nin 'JENNİE' diye bağırışı ve babamın kahkahasıydı. Eskiye geri dönüyordum. Bilincim tamamen kapandığında bir daha gözlerimi açmak istememiştim....
Geç gelen bir bölüm oldu özür dilerim. Umarım beğenmişsinizdir.
Bölümü nasıl buldunuz?
Jennie'ye bundan sonra ne olucak?
Yorum yazıp VOTE verirseniz çok sevinirim.