31. KAPANMAYAN YARALAR

381 34 13
                                    


Şarkılar; Lil Peep, Broken Smile
Adele, Skyfall

🍂Keyifli Okumalar🍂

Kulakları acıtan sessizlik. Can yakıcı soğukluk. Varlığımı unutturacak zifiri karanlık. Kabuslar artık boğazımı sıkıyordu. Her gözümü kapattığımda tekrar açma sebebim kabuslardı. Uykusuzluk her şeyi mahvediyordu. "Bir film açalım mı? Kafan dağılır." Esneyerek konuşan Doğukan'a da üzülüyordum. Gecenin yarısı çığlıklar attığım için benimle uyanmıştı. "Yanımda uyusana." Elini tutup yanıma çektim onu. "Yavrum sen kendi rahatını düşün." Peluş örtüyü üstüme çekip yumuşakça sardı beni. "Film izlemek gelmiyor içimden." Tavanaki ışığı söndürüp gece lambalarını yaktığında yanıma oturmuştu. "Ne istersin gülüm?" Kollarımı uzattığımda sıcak bedeni kollarımın arasına girdi. "Biraz sarılalım." Kabusların içerikleri hatırlamak istemeyeceğim kadar rahatsız ediciydi. Kaygının bu hisleri yönettiğinin farkındaydım ancak engel olamıyordum. "Sarılalım. Sen kendini güvende hisset." Hemen yatağımızın yanına koyduğumuz beşiğe bakıp tebessüm ederken, yanağım Doğukan'ın omzuna yaslıydı. "Benden bıkmadın değil mi?" Kemikli parmakları saçlarımı okşadı. "Senden bıkmadım. Bıkmam da mümkün değil." Doğru söyleyip söylemediğini anlamak için başımı kaldırıp yüzüne baktım. "Lan yemin ederim."

"Ben de senden bıkmam ki." Gülümseyip alnımı öptü. "Arın'ın eşyalarına bakalım mı?" Son haftalarımdaydım ve her şeyimizin hazır olması stresini aşmıştık. Beşiğimiz, eşyalarımız en iyisiyle hazırdı. "Bakalım sevgilim." Gecenin ortasında, muhtemelen Arın karnımda uyurken Doğukan, dolaptaki tüm eşyaları kucaklayıp yatağa getirdi. Eşyaları Doğukan'ın kollarına sığacak kadar ufaktı. "En sevdiğin hangisi?" Çıtçıtlı zıbınları önüne dizdiğimde hiç beklemeden arabalı olanı seçti. "Bu. Bir de şu," 'I love my dad' yazan zıbını da aldığında kahkaha attım. "Anneli versiyonunu da alacağım, kıskandım." Her eşyanın arabalı olacak şekilde koleksiyonunu yapmıştık. Arabalı pijama, emzik, biberon yatak çarşafı. Beşiğinin tepesinde asılı olan oyuncak bile kırmızı arabalarla süslüydü. "Şimdiden sana deli zaten." Eğilip karnıma bastırdı sıcak dudaklarını. "Annen için kapışacağız yavrum." Yeniden öptü. Karnım kıpır kıpır olduğunda baba oğul, aradaki tenime rağmen birbiriyle iletişimdeydi. "Sizinle ne yapacağım ben?" Küçük kot pantolonu havaya kaldırıp kedi gibi bir ses çıkarttım. "Doğukan, bunu giydiği gün biz de kot giyeceğiz. Üstüne de kazaklarımızı giyeceğiz." Ben anlatıyordum, Doğukan oramı buramı öpüyordu. "Bornozuna bak oğlumun ya. Ufacık!" Boynumdaki sıcaklık hissini yeni fark ederken, Doğukan'ın bir vatoz gibi boynuma yapıştığını anladım. "Dinliyor musun sen beni?"

"Sendeyim karıcığım." Bende olduğu kesindi. "Öpüşmek, sevişmek dışında da aktiviteler var biliyorsun değil mi?" Dili tenime sürttüğünde ateş gibi yandı boynum. "Biliyorum yavrum. Aktiviteleri zenginleştirmek lazım." Son haftalarım olduğu için cinsellik yasaklı bir aktiviteydi. Ancak Doğukan'ın teması asla kesilmemişti. Sanırsam sebebi saatlerce ağlayıp, beni aldatacağıyla ilgili yaşadığım kaygılardı. Hormonlarım... beni mahvediyordu. "Senin yumuşak tenin terapi gibi." Çıkarttığı sesler şeytana aitti. "Sana istediğini veremeyeceğimi biliyorsun değil mi?"

"Senden istediğim tek şey varlığın bebeğim. Yanımda ol yeter." İçeriden gelen tıkırtılar anın etkisini hızla kaçırırken Doğukan, boynumdan doğruldu. "Hırsız mı?" Kalp atışım hızlandı. Gergince soludum. "Sanmıyorum yavrum, bakıp geleceğim." O gidip bakarken burada beklemememin mümkün olmayacağını bilecek kadar beni tanıyordu. Elini uzattığında asılarak kendimi çıkarttım yataktan. "Hırsızsa beraber dövelim mi?" Yandan gülüşü içimi hoş ederken beraber odadan çıktık. Gölgesi gibi onu takip edip koridoru bitirdiğimizde, Mert'in sehpanın üzerindeki süs eşyalarını toparlamaya çalıştığını görmüş, rahatlamıştık. "N'apıyorsun lan gecenin bu saatinde?" Yeni dizdiği mumlar yeniden devrildiğinde kafasının çok güzel olduğunu anlamıştım. "Gardaşım, ben mi?" Mumlara daha önce görmediği bir nesneye bakar gibi baktı. "Bunlar niye burada? Ayağıma takılıp duruyorlar." Kötü ruhları uzaklaştırdığım mumları masaya bırakıp ayağa kalkmak için koltuğa tutundu. "Mert iyi misin?" Doğukan yardımcı olup koltuğa oturmasını sağlarken ben, mutfaktan bir bardak su alıp getirdim Mert'e. "İyi miyim gardaşım? Bilmiyorum ki, aa ne oldu bana böyle?" Sudan uzun uzun yudumlar alıp bardağı koltuğa bıraktı. "Susamışım. Su verenlerin çok olsun yenge. Bir damla suya muhtaç kalma. Allah sevdiklerine bağışlasın seni. Hayırlı ömürler versin Allah." Hayatım boyunca aldığım en sağlam duayı sarhoş bir adamdan almıştım. Hem de bir bardak su için. "Amin kardeşim amin de hayırdır?" Doğukan'ın ciddiyeti Mert'in üstünde etki etse de bir cevap yoktu. "Çok içmiş Doğukan. Bırakalım uyusun." Genelde televizyon izlerken kullandığım, kenardaki yastık ve örtüyü, Mert'e verecekken Doğukan, 'sen zahmet etme' bakışıyla öncü davrandı. "Gardaşım benimle uyuyacak mısın?" Yastığı pohpohlayıp koltuğun uzun olan tarafına bıraktı. "Ben karımla uyuyacağım. Artık evli bir adamım biliyorsun."

İNTİKAM MEVSİMİ ( TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin