47.Bölüm "Sarı Dev..."

4.6K 218 104
                                    

Tak taak... Biz geldik :)
Sizi bölümle baş başa bırakmadan önce üzülerek olsada finale yavaş yavaş yaklaştığımızı haber vermek istiyorum. 

Aslında bölümlerin gecikme sebebi de biraz bu durum. Sanırım hala finali kafamda toparlayamamak beni zorluyor... Amaa güzel günler yakın hem hikayemiz hem de bizler için ;)


Hatam, kusurum, eksiğim varsa affola...

Rüyama ortak olun ;)

^^




Ameliyathaneden çıkan Kubilay'ı gören Banu ve diğerleri hızla onun yanına gitti. Banu heyecan ve umutla Kubilay'ın yüzüne baktı. Emre'den gelecek bir haber onu ya hayata bağlayacak ya da kalbini toprağa gömecekti.

"Kubilay Emre nasıl? İyi mi durumu? Bitti mi ameliyat?!"

Kubilay derin bir nefes alıp önce ona Emre'nin durumunu soran Banu'ya sonrada diğerlerine baktı. Gözleri tekrar Banu'ya kaydığında onun gözlerindeki endişeyi gördü.

"Maalesef..."

Banu nefesini tutmuş Kubilay'ı dinlerken elini tutup ona destek olan Naz'ın elini sıktı. Naz güç almak istercesine elini sıkıca tutan kıza bakıp derin bir nefes aldı.

"Maalesef ameliyat henüz bitmedi. Acil kan takviyesi yapmamız lazım. Emre'nin kan grubu-"

"AB Rh +"

Banu'nun Kubilay'ın sözünü kesip verdiği cevapla herkes ona bakarken Banu sakince konuştu.

"Üniformasından görmüştüm."

"Ben hemen tugaya haber veriyorum. Uygun olan askerleri gönderirler."

Yiğit hızla telefonunu çıkartıp tugayı ararken Kubilay derin bir nefes alıp hala ona endişeyle bakan Banu'ya baktı.

"Sakin ol. Ameliyat biraz uzun sürecek ama emin ol herkes elinden geleni yapıyor. Ben hastanenin kan merkeziyle görüşüp askerler gelene kadar ihtiyacımız olan kanı bulacağım."

Banu sakince kafasını sallarken Kubilay hızla yanlarından uzaklaştı. Banu dönen başıyla hafifçe sendelerken Naz sıkıca kolundan tutup Banu'ya baktı.

"Kuzum iyi görünmüyorsun. Gel şöyle otur."

Banu, Naz'ın yönlendirmesiyle otururken Amine'de onun yanına oturup sıkıca elini tuttu. Banu gözlerini kapatıp kafasını duvara yaslarken ciğerinde yangın varmış gibi sancıyan göğsüne elini bastırdı. Hülya ve Naz onun bu haline dolan gözleriyle bakarken Yiğit yavaşça yanlarına yaklaştı. Banu'yu rahatsız etmemek için hafifçe Hülya'nın koluna dokunan Yiğit kısık bir sesle konuştu.

"Biz gidiyoruz. Tugaydan hem kan vermek için hem de sizinle ilgilenmek için gelecekler. Hüseyin Albay bizzat geleceğini söyledi."

Hülya sakince başını sallarken oturduğu yerden kalkıp Yiğit'in gözlerine baktı. Onların nereye gittiğini çok iyi biliyordu aslında. Emre'nin intikamı için dağları yakıp yıkacaklarını bildiği gibi... Hülya derin bir nefes alıp elini Yiğit'in yanağına koyarken hafifçe gülümsedi.

"Allah'a emanet olun. Dönünce sana sarılmayı bekleyen biri var unutma olur mu?"

Yiğit hafifçe gülümseyip kafasını sallarken Hülya'nın alnına uzunca bir öpücük kondurdu. Oğuz uzaktan buruk bir gülümsemeyle Yiğit ve Hülya'yı izlerken gözleri Naz'a takıldı. Banu'nun elini sıkı sıkı tutan kıza derin bir nefes alarak baktı. Görev için canını ortaya koyup kimsenin ayak basmaya cesaret edemediği dağlara giderken kalbini geride bırakıyordu. O an doya doya Naz'a sarılmayı ona veda etmeyi çok istedi. Kendine engel olmak için yumruklarını sıkarken buna hakkı olmadığını hatırlattı kendine. Naz, üzerindeki toprak rengi gözlerin farkındaydı. Kalbi çıkacak gibi sert atarken, bir yumru nefes almasını engeller gibi boğazını tıkarken kafasını çevirip bakamadı Oğuz'a. Yüreğinde bir yanda nefret, bir yanda sevda vardı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 28, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KALP ZAMANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin