neler başladı derken, neler geçmişti aslında?

277 39 32
                                    

Lalisa Manoban..
Sinirli sinirli üzerime doğru yürürken, kalbim ayarsız ritmine asla ayak uyduramadı.
Çünkü onun varlığı başımı döndürürken karmakarışık sinirli hali beni çıkmaza sokmuştu.

2 saat önce

"Hey oppa, hadi gel bize katıl." Gülümseyerek tatlı tatlı seslenen tam olarak lisa'ydı.
Başarılı bir çekim gerçekleştirmiştik ve Lisa bütün mekanı kapatarak şirkettekileri buraya davet etmiştik.
Lisa başarılı olduğunda çok mutlu oluyordu, tam bir mükemmeliyetçi ve hayranlarına aşık bir idoldü benim gözümde.
Beni diğer görevlilerden çok seviyordu, anlam veremediğim şekilde değildi.
Abi gibi görüyordu.. 'TaeTae Oppa..'

Bana bu şekilde değer vermesi ona kapılmamın, kapılmayı durduramamın tek sebebi değil binlerce sebebinden biriydi.
Lisa hayvanlara çok aşık, sokak kedileri için gözleri mikrop kapmasın diye ilaç taşıyan ve yanında hep mama bulunduran sıradan bir genç kızdı benim gözümde.
Yaşlılara çok saygılıydı, bir yaş bile fark etmezdi onun on kez eğilmesi için.
Herkesi güldürürdü, öyle ki bazen dünyaca ünlü idol olduğunu unuttururdu.
Milyonlarca fana sahipken sadece on bin fanını karşıyalamadığı için oturup ağlamıştı tam yanımda.
O zamanlar çaylak idoldü, yanımda ağlarken bir yandan utanıp dururdu.
O zamanı ne zaman hatırlasam hep gülerim.
Anlayacağınız, bir gün dışarıda görseniz onu ya hayvanları beslerken ya yaşlılara ve engellilere yardım ederken ya da gülümseyerek rastlarsınız ona.

Onu kaç kere uzaktan izlediğimi hatırlamıyorum, belki de onu her gördüğümde ona kapılmamı ben ister gibi kendimi ittim ona.

Belki de ona aşkımı itiraf edememem onu hep uzaktan seyredeyim diye oldu.

Son olarak, Lisa her küçük jestinde her küçük haraketinde hayata anlam katan melek gibi bir insandı.
Ona kapılmamak ne mümkündü! Gelsin Romeo'su Juliet'i bırakarak.. şaşırmazdı kimse.

itiraf etmemekten bahsetmiştim değil mi..
Yanıldım.

Geldiğimiz mekan hava hoştu, oldukça büyüktü ve masaları özenle dizayn edilmişti.
Lisa yaşı büyük olan çalışanları saygıyla ve her zamanki sıcak ifadeyle yerlerini gösterdi.
Dansçı, birkaç idol ve şirketten olmayan arkadaşlarını ise buraya benim oturduğum masaya davet etti.
Bir kişi vardı aramızda, Jungkook.
Jungkook.. namıdeğer profosyonel dansçıydı.
Lisa ile ateşli danslar yaptı ve ben de onları çektim zorlansam da..
Çünkü öte yandan..
Jungkook benim çocukluk arkadaşım, her iyi ve kötü dönemlerimde yanımdan asla ayrılmayan, ailem, kardeşim, dostumdu.

Oturduğu ilk an bana gülümsedi ve omzumu sıktı ve direk yan tarafına Lisa'ya döndü.
Tam karşılık verecekken Lisa'ya dönmesi, elinin ayağının dolaşması, Lisa'nın da utanıp sürekli gülümseyerek konuşması normaldi değil mi?

Hayır tae, normal değil. Bariz birbirinden hoşlanıyorlar ve sen 3 yıldır olduğun gibi üçüncü kişi olarak kalacaksın, BUNU UNUT, O KIZI, LİSA'YI UNUT.

Nefesimi alırken zorlandığımı hissettim.
Belki nefesimi 55 yıllık ağır metalik tadıyla sarsan viskidir, belki de bu ikili.

Bardağı nasıl kavradım, viskiyi nasıl bitirdim beynim nasıl uyuştu hatırlamıyorum.

Dilimi hissetmiyordum, beynim çalkalanıyordu, yarın aşırı baş ağrısı ile kalkacaktım ve acı,
büyük bir yıkım ile.

Ayağa kalktım, gözlerimin önünde canımdan sevdiğim flörtleşen iki kişiyi izledim bir süre.

Birisine değil ikisine de canımı feda ederdim,
ama şimdi ikisi de beni öldürmüş gibiydi.

Ve beni fark ettiler.
O sırada lisa'nın şaşkın yüz ifadesiyle sarsıldım, ellerimi masaya yaslamaya çalıştım.

Derin bir iç çektim, başımın dönmesi gözlerimin kaymasıyla yarın ne diyeceğimi hatırlamayacağımı unutarak o anın acısıyla konuştum.

"Sen.." dedim Jungkook'u gösterek, bana şaşırmış gibi bakıp beni yerime oturtmaya çalışarak 'hyung sakin ol' gibi cümleler katıyordu araya.

İttim onu, bütün mayhoş, sarhoş, divane gücümle.
Lisa'nın oppa diye bağırışını duydum.

bir kere güzelim.. sadece bir kere bana oppa diye tatlıca seslenip öpmeni ne isterdim ama..
ama tanrı ayıracak yollarımızı, şimdi sen bana isyan yakarışlarını sunuyorsun.
biliyor gaddar tanrı, biliyor ki bir kere değil her saniye duymak istediğimi.
çektirdiği acı da bu, insanların bencilliği patlar tanrı'nın adaletine.

"Sen benim.. sen J-jungkook.. SEN BENİM LİSA'YA AŞIK OLDUĞUMU ONUN İÇİN ÖLECEĞİMİ BİLDİĞİN HALDE NEDEN CELLADIM OLMAYI SEÇTİN.? İNFAZ KARARINI CANIMDAN BİR PARÇAM VERİRKEN SEN NEDEN BENİM KELLEMİ ALDIN?!"

deliriyordum yıkıyordum, ortalığı.. bu içki illetinin sebebiyet verdiği hafıza kaybının yarayamacağı hatırlayacağım tek şey lisa elinin kolunu dolanması ve bana acıması yüzünden ağladığını bildiğim halde oppa diye bağırıp durduramaya çalışması olacaktı.

gerçi lisa'nın yaptığı hangi haraketi kilitlemedim ki? ya da kilitleyemeyeceğim?

Jungkook'u ve yardım eden birkaç görevliyi ittim, oturdum yerime. Baktım Lalisa'ya.. benle ağlıyordu.
Bardağımda kalan içkiyi bitirdikten sonra, dışarıya nasıl hararetle çıktığımı hatırlayamacağım.

Koştum, kaçtım Jungkook'un hyung diye bağırmayı ve beni takip etmeyi bırakmasını bekleyecek kadar koştum.

Elime aldım sigarayı ve bugün olanlara, sonrasında olacaklara yaktım ağlayarak.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 28, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

lover, photograhper ❦taeliceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin