NF-Trauma lütfen bununla okuyun iyi okumalar.♡
Seni ilk gördüğümde üniversitenin kantininde tek başına oturmuş kitap okuyordun. Etraftaki gürültü hiç etkilemiyordu seni. Bunun nedeni hep kafamı kurcaraldı. Kitap çok sürükleyici olduğu için mi gürültüyü duymuyordun yoksa hep böyle miydin kitap okurken?
Kitap okurken bu dünyada olduğunu unutuyor gibi oluyorsun Min Yoongi. O kemikli erkeksi ellerinle sayfaları çevirirken, kuruyan dudaklarını küçük pembe dilinle ıslatırken, gözünün önüne düşen saçları geriye iterken sanki bu dünyada değilmiş gibi duruyordun.
Arada gerçekliğe dönüp kahveni içtiğin yerler hariç tabi. Fakat hep sadece bir yudum alırdın o kahveden. Çünkü kendini öyle çok kaptırıyordun ki kitap okumaya bir kahven olduğunu nasıl hatırladığını bile anlayamıyordum bazen.
Sadece bir yudum alıp bırakmanın sebebi ise kahvenin soğumuş olmasıydı. Sen Min Yoongi kitap okurken kahve içmeye bayılan sen, aynı zamanda kendini kaptırdığın için kahveni soğutup içmiyordun.
Bunları o günden sonra seni izlemeye başladığım bir ay boyunca öğrendim. Her şeyini tek tek ilmek ilmek işledim kalbime.
Mesela her yazılı olan şeyi okumaktan zevk alırsın. Konusu mühim değildir senin için, yeter ki bir şeyler yazılmış olsun.
Eleştiri yapmaya bayılırsın, ayriyetten okuduğun her şeyin eleştirisini küçük bloğunda yazarsın. İnsanların seninle aynı fikirde olduğu yorumları beğenir cevaplarsın, fakat zıt düşüncelilere hiç dokunmazsın.
Bu, bazen seninde eleştirilmeni sağlıyor fakat umursamıyorsun. Hayatındaki gereksiz insanların düşüncelerini pek takmadığını söylemiştin birine, ordan hatırlıyorum.
Sonra, resim çizersin Min Yoongi. Hemde öyle bir çizersin ki Tanrı elinden çıkmış gibi olur. O kemikli beyaz ellerin fırçayı tutuşundan bahsetmiyorum bile... İşine odaklanırken hafif büzdüğün dudağın ve çatılı kaşların, resimdeki ince detaylar için kullandığın parmakların...
Min Yoongi Tanrı şahidim ölümüm senin yüzünden olacak. Bitireceksin beni, mahvedeceksin, yakacaksın ve paramparça edeceksin beni. Ama sesim asla çıkmayacak, varsın paramparça olayım, senden gelecek en ufak kötülük, benim cehennemimde çiçek olacak.
Hava güzelken üniversiteye bisikletle geliyordun ve bundan bisiklete binmeyi sevdiğin kanısına varıyordum. Seviyorsun değil mi Yoongi yanlış tanımıyorum seni?
Günler geçti, seni daha iyi tanımaya başladım, ya da öyle mi sandım? Seni tanıdım mı Min? Gerçek seni tanıdım mı?
Artık seni izleyebilmek için erkenden gelmeye başlamıştım. Dersim olmasa bile geliyordum çünkü sen vardın Min, bana hep yanımda olacağını söyleyen sen vardın, nasıl olurda gelmezdim? Bu ayaklarım sana gelmeyecekte kime gidicekler, kalbime bahar getiren cennet bahçesine çeviren adama gitmeyeceklerde kime gidecekler?
Seni izlemek artık yetersiz geldiğinde, sana mektup yazmaya başlamıştım. Çünkü bloğunda mektupları nedensizce çok sevdiğini yazmıştın.
Bende o gece, titreyen ellerimin berbat olan yazımı daha da berbat etmesini umursamayarak bir mektup yazdım sana. İçimdeki birkaç ay içinde oluşan hislerimi döktüm o kağıda. Bazen gözyaşlarım ıslattı o, senin için sıradan fakat benim için fazlaca önemli olan kağıt parçasını. Lakin durmadım dursaydım yazamazdım Min tekrar elime almaya cesaret edemezdim o kalemi.
Sabah olunca her zamankinden daha erken kalkarak gittim okula. Titreyen ellerimle dolabının kapağı arasından sıkıştırarak attım içeri. Biraz kırıştı ama bir şey yapamazdım Min.