Merdivenlerden hızlıca inmeye başladım. Daha önce hiç bodrum katına gitmemiştim. Bodrum katına geldiğimde sanki zifiri karanlıkmış gibi önümü göremiyordum. Arka cebimden telefonumu çıkartıp feneri açtım.
"Hoseok-ahh neredesin?"
Hiç ses gelmemişti ve açıkçası ben biraz endişelenmeye başlamıştım.
"Hoseok-ahh burada mısın?? Ben geldim minmin."
Tam bir kere daha seslenecektim ki boğuk bir ses duydum.
"Minhyuk buradayım a-ama burası çok karanlık ve kapıyı açamıyorum. "
Hemen sesin geldiği yere doğru gittim.
"Ohh tanrım!!! Bu ne iğrenç bir şey!!"
Ben birden bağırınca hoseok korkmuş olmalı.
"Ne-ne ne var? niye bağırdın?"
"Sakin ol hiçbir şey yok. Sadece karanlık. Şimdi bakalım seni oradan nasıl çıkaracağız."
Bir tane kapı vardı ama sanki asırlardır kullanılmamış gibiydi. Kapının her yerinde örümcek ağları ve fare ölüleri vardı. Çığlık atma sebebimde zaten fare ölüleriydi.
"Hoseok şimdi biraz senin kas gücüne ihtiyacımız olacak tamam mı?"
"Tamam. Hızlı olalım. Ben burada biraz daha durmak istemiyorum."
Küçük bir kahkaha attım.
"Dışarıdan görüldüğünde gerçekten korkusuz gibi dursanda sadece seni karanlık bir odaya kapatarak her şeyi bitirebilirlermiş."
"Şimdi dalga geçmeyi bırak yoksa buradan çıktığımda ilk önce seni öldürürüm daha sonra da hyunwoo şerefsizini."
"O zaman şöyle yapalım: sen ilk önce hyunwoo'yu öldür bende sana yardım ederim. Daha sonra da beni öldürmeye çalışırsın ve bana kıyamazsın. Nasıl?"
"Bu sefer gerçekten öldüreceğim seni!!!"
Sesi gerçekten sinirli geliyordu. Galiba bu sefer kesin öldüm. Beni unutmayın.
Hoseok-ahh kapının aralığından parmaklarını sok ve kendine doğru çek. Bende sana doğru iteceğim. "
Birden bağırmaya başladı.
"Aptal mısın sen!!! Nasıl koyayım elimi oraya!!! Kapı açılınca elim arada kalır."
"Ahh doğru... o zaman sen kapının üstündeki küçük çıkıntılardan tut ve çek."
Tam olarak 3 dakikadır kapıyı açmaya çalışıyorduk ve kapı sadece biraz aralanmıştı. Tenefüs bitmiş ders başlamıştı. Sonra merdivenlerden bir ayak sesi duydum. Tam içimden 'bu sefer bittik' gibi düşünceler geçerken karşılaştığım kişiye şaşırmış bir şekilde baktım ve bir anda yüzümdeki endişeli ifade kayboluvermişti.
"Sen miydin ahh... gerçekten hocalar geldi diye korkudan ölmüşdüm."
Bana pis bir gülüş atarak yanıma geldi. Kim olduğunu anlamışsınızdır herhalde. 'Hyunwoo'
"Benden daha çok korkmalısın bence"
Sonra birden kapının arkasından hoseok'un sesi duyuldu ama buna çığlık bile diyebilirdik.
"Seni öldürmem için sadece biraz daha bekle aşağılık herif"
Hyunwoo gözlerini kapıya götürdü.
"Oradan çıkabilirsen tabii"
Sonra birden benim üstüme doğru yöneldi.
"Artık arkadaşında sana yardım edemez."