Dipnot: Düzenlenmiştir, kitabı önceden okuyanların tekrar okuması rica edilir. İyi okumalar!
Jimin, hafif hafif yağan baharın ilk yağmurunu umursamadan gecenin bir yarısı sadece karanlığın hakim olduğu sokakta etrafın sessizliğini bozmayacak minik adımlarla yürüyordu.
Bu istemsizce ona Jungkook'u hatırlatıyor, etrafı bulanık görmesine engel olamıyordu.
Adımlarını hızlandırmıştı, böylelikle sıcak tenine buz gibi olan yağmur damlalarının değmesinin önüne geçiyordu ama belki de beklese içindeki yangını bu yağmurlar söndürecekti.
Gözlerini arkadan vuran ışık sayesinde önünde beliren gölgesine dikip yoluna devam ediyordu ya da etmek zorunda kalıyordu.
Aklına gelen şeyle -aslında hiç unutmadığı şeyi hatırlayınca- yağmur damlalarının tek tek intihar ettiği gökyüzüne çevirdi suratını.
Bir süre öyle kalıp izin verdi yanan külün yağmur ile hafiflemesine..
Yeterince emin olduğunda adımlarını gitmekte olduğu yönün tersine çevirerek bir zamanlar mutlu olduğu evine gitmeye karar vermişti.
Adımlarını o yönde devam ettirerek -ne kadar istemese de- oraya gitti; dışı bir zamanlar yeşilin en güzel tonu olan o Jeon Malikânesine.
Jimin bir elini kapının kulpuna koyup, anahtarı kilide yerleştirerek saat yönünde çevirdi.
Uzun zamandır buraya uğramamış, Jungkook'a söz verdiği gibi çiçekleri sulamamıştı.
Eski püskü(!) eşyalarla dolu, evin en kirli odasına -ona göre kirli olan odaya- yorgun bedeniyle verdiği sözünü tutmak için ilerledi bu sefer, mutfağa girip her zaman kullandığı o beyaz çiçek sulama kabını aldı eline.
Mutfaktan salona doğru yürürken önüne gelen tüm çiçekleri sulamayı ihtimal etmiyor, sanki huzurla onlara dokunuyordu.
Tek tek bütün çiçekleri sulamıştı ama bazıları Jungkook'un Jimin'i o gün öldürdüğü gibi ölmüştü, artık geri dönüşü olmayan bir yola gidivermişti.
Elindeki beyaz çiçek sulama kabını rastgele bir yere bırakıp, adımlarını salona gitmekten vaz geçirmiş eski anılarını canlandırmak için dışı beyaz üstünde mavi bulut deseni bulunan kapıya yönelmişti.
Orası bir zamanlar Jungkook'la sürekli çizim yaptığı odaydı. Jungkook onu bu yüzden de terk etmişti ya.. Bir çizim yarışmasına -Jimin'in o uyurken ona bakarak çizdiği çizimle- katılmış ve kazanmıştı. Yarışmanın ödülü bir yurt dışı tatiliydi ama sadece tek bir kişi gidebiliyordu. Jungkook ne kadar Jimin'i göndermek istese de Jimin bütün inatçılığıyla onu ikna edip Jungkook'u göndermişti.
Gittiği tatil bir hafta sürmüştü, ama geri geldiğinde sanki her şey değişmişti Jimin'e göre.
Eski saç stili yoktu -uzamıştı saçları-, eski parfümü yoktu -değiştirmişti-, eski sevgilisi yoktu -onu umursamıyor hatta ilgilenmiyordu bile- kısacası artık o sevdiği adam değildi, ona göre fazlasıyla başka birine benzemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑙𝑒𝑡𝑡𝑟𝑒 𝑎 𝑙𝑎 𝑣𝑎𝑛𝑖𝑙𝑙𝑒 '𝑘𝑜𝑜𝑘𝑚𝑖𝑛
Fanfiction❝𝑣𝑒 𝑠𝑒𝑛 𝑗𝑢𝑛𝑔𝑘𝑜𝑜𝑘; 𝑔𝑜𝑧𝑙𝑒𝑟𝑖𝑛𝑑𝑒𝑛 𝑦𝑎𝑠 𝑎𝑘𝑚𝑎𝑧𝑘𝑒𝑛 𝑎𝑔𝑙𝑎𝑑𝑖𝑔𝑖𝑛𝑖, 𝑑𝑢𝑠𝑚𝑒𝑑𝑖𝑔𝑖𝑛𝑑𝑒 𝑑𝑢𝑠𝑡𝑢𝑔𝑢𝑛𝑢, 𝑠𝑒𝑣𝑚𝑒𝑑𝑖𝑔𝑖𝑛𝑖 𝑏𝑖𝑙𝑑𝑖𝑔𝑖𝑛 𝘩𝑎𝑙𝑑𝑒 𝑠𝑒𝑣𝑑𝑖𝑔𝑖𝑛𝑖 𝑠𝑜𝑦𝑙𝑒𝑟𝑑𝑖𝑛. ❞ 𝑜𝑛𝑒 �...