Osamu elleriyle kollarını ovuşturarak olduğu yerde zıpladı. "Beni evine aldığın için teşekkür ederim, dışarıda kalıp soğukta ölebilirdim."
"Nisanın sonundayız, Osamu." Kapıyı açarken bu herifi evine alarak yapmış olduğu hatayı gözden geçiriyordu Chuuya. Evet, büyük bir hata yapmıştı. Ayaklarını birbirine sürterek çıkarttı sandaletlerini, önden içeri girdi ve peşinden hemen Osamu büyük bir neşeyle Chuuya'nın ona cevabını taklit ederek gelmişti. "Ben odama gidiyorum, salonda bekle."
Osamu ilk kez Chuuya'nın evine geliyordu, o mafyadayken mafyadaki odalarında kalıyorlardı. Chuuya odasına girip arkasından kapıyı kilitleyince etrafa göz gezdirdi. Chuuya'nın inişli çıkışlı ruh halinin aksine rahat renklerle düzenlenmişti ev. Ferah, iç rahatlatıcıydı, Chuuya bu şekilde delirmeden yaşıyor olmalıydı. Etrafı incelerken masanın üzerinde ters duran çerçeve dikkatini çekmişti. Chuuya'nın özelini karıştırmak önceden hep yaptığı bir şeydi bu yüzden bu sefer de öyle yapacaktı. Uzanıp çevirdi çerçeveyi. Şaşırmıştı, belki de şaşırmamıştı, bilmiyordu. Çerçevedeki fotoğraf ikisinin mafya zamanlarından bir fotoğraftı.
"Çok mu garip?" Ah, yakalanmıştı işte. Osamu yerine bıraktı çerçeveyi. "Sevdiğim adamın fotoğrafını evimde tutuyor olmam garip olamaz, değil mi?" Çıplak ayaklarına bir köşeye fırlattığı pembe pofuduk terliklerini geçirerek mutfağa doğru gitti.
Yavaş adımlarıyla her zaman yaptığı gibi peşinden gitti. 'Sevdiğim adam', işte bu kısmı bir kez daha görmezden gelecekti. Üzerinden yıllar geçmişti o günün, çoktan unuttuğunu düşünmüştü ama o belli ki unutmamıştı. "Yardım lazım mı?"
"Hayır." Ocağı yakarken konuştu. Bu hayır, aslında 'başımdan git' demekti ve Osamu bunu evi daha çok kurcalamak için bir fırsat olabileceğini düşünerek ikiletmeden çıkmıştı mutfaktan.
***
Osamu, evin içine kokular dolmaya başlayınca yattığı yerden kafasını kaldırdı. Yere dökmüş uzandığı koltuktan doğru oynadığı kartları toplayıp masaya koyarken Chuuya tepsiyle içeriden gelmişti, aldığı cipsleri ve diğer abur cuburlardan atıştırmalıklar yapmıştı. Masayı koltuğun önüne çekip atıştırmalıkları koydu ve televizyonu açarak koltuğa attı kendini. Osamu ona biraz garip bakınca cevap verme gereği hissetmişti. "Sen gelmesen de kendime atıştırmalık hazırlayacaktım, sana özel olduğunu sanma!"
"Peki." Sırıtarak başını iki yana salladı. Bacaklarını toplayarak o da koltuğa oturdu. "Ee?" Chuuya'nın yüzüne baktı merakla. "Oynayalım mı?"
Chuuya televizyonda onu memnun edecek bir şey bulamayınca kumandayla televizyonu kapatıp Osamu'ya doğru döndü. Evine her zaman biri gelmiyordu sonuçta, biraz vakit geçirebilirdi. Yüzüne düşen saçları parmaklarıyla tarayarak dağıttı. Karşısındaki adama baktı, ona dönünce heyecanlanmış gibi gözüküyordu, ona hak verdi Chuuya. Osamu sevinçle kartları karıştırırken Chuuya kollarını göğsünün altında birleştirdi. "Bahis koyalım."
"Ha?" Karıştırdığı kartlardan başını kaldırdı Osamu.
"Böyle daha eğlenceli olur, değil mi?" Omuz silkerek sırıttı kızıl kadın. Aklında birkaç şey vardı.
Osamu kartları yavaşça önüne bıraktı. Elini yavaşça havaya kaldırdı ve pantolonunun arka cebine götürdü. "Yanımda bu var..." Az önce markette çıkarttığı kredi kartını çıkarttı cebinden. "...ve bu Kunikida-kun'un."
Yüzü düşmüştü Chuuya'nın. "Hayır, para değil." Elini iki yana salladı. "Eğlenceli bir şeyler. Mesela..." Elini çenesine koyarak düşündü. "Ben kazanırsam sana makyaj yaparım!" Bir dakika, bu ajanstakilerin parasını mı çalıyor?
Tek kaşını yaramazca kaldırdı Osamu. "Ben kazanırsam?" Çıkarttığı kredi kartını aynı yavaşlıkla geri koyu ve önüne koyduğu kartların bir kısmını dağıtmaya başladı.
"Sen kazanırsan... sanırım seninle içerim. Uygun mudur?" İstemeyerek söylemişti bunu ama çoktan söylemişti bile. Osamu gözlerini hevesle kocaman açmış ona bakıyordu, bu fikrinden dönemezdi.
Kartlarını eline alarak bir süre onlarla bakıştı. Anlık bir hevesle bahis koymaktan falan bahsetmişti ama karşısındaki Osamu'ydu, kabul etmek istemiyor olsa da zeki biriydi. Ona karşı dikkatli olmalıydı, mimiklerinden bile bir şeyler çıkartıp kazanabilirdi. Bu yüzden kendini ele vermeyecek, tepkilerine dikkat ederek oynayacaktı. Çünkü kaybederse onun yanında sarhoş olma ihtimali vardı ve bunu kesinlikle istemiyordu.
Birkaç el oynamışlar ve Chuuya bunlardan sadece bir tanesini kazanabilmişti, bacaklarını kendine çekmiş karşısında Osamu zaferlerini kutlarcasına sırıtırken o başına gelebilecek şeyleri hesaplamaya çalışıyordu. Ayaklarını şarkı mırıldanarak şişeyi su bardaklarına boşaltan Osamu'nun bacaklarının üzerine koydu. Somurtarak Osamu'nun mutlu yüzünü inceledi. Seviyordu onu, sevgisine karşılık beklemeden seviyordu. "Neden geldin?"
Elindeki şişenin kapağını kapatarak doldurduğu bardaklardan birisini Chuuya'ya uzattı. "Yarın doğum günün değil mi? Kutlayalım." Gülümsedi kibarca. Chuuya Osamu'nun ilk defa bu şekilde gülümsediğini görüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Into Your World
Hayran KurguBirbirimize çok benziyorduk ama bir o kadar da farklıydık. O tutunacak bir şey arıyorken benim bir şeye tutunmak için hiçbir sebebim yoktu. soukoku. /fem!chuuya Arkadaşlar "fem" ifadesi "female" anlamına gelir.