"Beni bir askerin yanında küçük düşürdün resmen!" Dedi Jace sinirle bağırarak. "Aklından ne geçiyordu bunu yaparken?"
"Sadece senin aklını başına getirmeye çalışıyordum. Clary'e karşı hislerin var ve bunu kesinlikle kabul etmiyorsun."
"Ona karşı bir hissim yok, sadece onu elde etmek istiyorum. Elde edersem benim için bir hiç haline gelecek hepsi bu. Bana bu bahane ile gelme."
"Jace bak, bazen aklın başında değilmiş gibi davranıyorsun. Aslında hepimiz biliyoruz, bu umursamaz halinin altında yatan gerçekleri. Ne kadar ciddi birisi olduğunu biliyorum. Ne kadar zeki, cesur... hepsinin farkındayım kardeşim ama sen ısrarla bunları göstermek yerine başka şeyler yapıyorsun. Benim sana ihtiyacım olacak. Belki Isabelle evlenip gidecek, belki annem... bir gün bizimle olamayacak. O zaman sen ben ve Max kalacağız. Max henüz küçük, ben bunların hepsi ile baş edemem."
Bunu dediğim zaman Jace alaylı bir şekilde gülmüştü.
"Sen hepsiyle hatta daha fazlasıyla baş edebilirsin, bunu herkes biliyor. Bana ihtiyacın yok, kimseye ihtiyacın yok. Ben seni aşağıya çekerim, bence bana tutunmak istemezsin."
Jace arkasını dönüp derin bir nefes alırken neden böyle dediğini anlamaya çalışıyordum.
"Bunu neden söyledin? Öyle düşünmediğimi biliyorsun."
"Babam öyle düşünüyordu ama." Deyip aniden bana dönmüştü. "Alec biliyorsun, her zaman onun gözde evladı sen oldun. Ne ben, ne Isabelle ne de Max. Hele ki ben... Ben zaten onun gözünde yaptığı bir hata değil miydim?"
"Saçmalıyorsun şu an. Babam sana hiçbir zaman öyle davranmadı."
"Evet evet, senin gözünün önünde davranmadı. Peki sen yokken neler konuşuyorduk bir fikrin var mı? Onu sakın dibe çekme Jace. Alec büyük bir kral olacak, senin tek yapacağın ona destek olmak. Sakın onu utandırma, sakın onu düşürmeye çalışma. Daha da fazlasını söylediğine emin olabilirsin. Babamın gözünde ben onun çocuğu değildim, daha çok bakmak zorunda olduğu öylesine bir şeydim hatta belki de yüktüm. Annemin doğumda öldüğünü mü düşünüyorsun? Onu benim doğumumdan sonra saraydan sürmüş. Buraya adım attığı anda da onu idam edeceğini söylemiş. Bunu belirli bir yaşa gelene kadar ben de bilmiyordum. Maryse benim için neden değerli biliyor musun? Bazen geceleri... kabuslar görünce... küçüktüm o zaman yanlarına giderdim. Babamın kocaman olmuşsun hala kabuslardan mı korkuyorsun deyip beni odadan kovduğunu hatırlıyorum. Sonra Maryse yanıma gelir beni senin odana götürürdü. Hadi kardeşinle uyu, belki iyi gelir derdi bana."
"Yanıma yattığını hatırlıyorum."
"Evet yanına yatardım. Kalkıp bazen bana neden geldin deyince sayıkladığını duydum yanına geldim diye yalan söylerdim. Babam beni hiçbir zaman sevmedi, sevmişse bile asla bunu göstermedi ama ben ona inat iyi bir abi olmak için elimden geleni yaptım. Onun istediği gibi hayta bir evlat oldum ki insanlar Jace'e bak bir de Alec'e bak desinler istedim. Gerçekten sana bakınca seninle gurur duyuyorum ben. Senin gibi olmak isterdim Alec. Babamın beni sevmesini isterdim, annemin yanımda olmasını isterdim ama ben o kadar şanslı olmadım. Şimdi gelip sen de beni yaptığım şeyler ile yargılayacaksan sorun değil, zaten alışkınım bunlara."
"Seni yargılamak gibi bir amacım yoktu. Sadece..."
"Sadece Clary beni düzeltir diye düşünüyorsun. Biliyor musun, ben de bazen öyle düşünüyorum. Ama düzelmek istemiyorum. Onunla yatayım ve kendimden nefret edip ondan daha da uzak durayım istiyorum. Onu üzeyim, benden nefret etsin. Bir daha yüzüme bakmasın. Ne zaman bir şey olsa kendimi onun kapısında bulmaktan yoruldum. Ama o kapıyı hiçbir zaman çalamadım, hiçbir zaman konuşamadım. Ve böyle yapmaya devam edeceğim. Ben yatağıma aldığım kızlarla mutluyum, insanların ikimizin arasında farka bakıp benim vasıfsız birisi olduğumu düşünmesinden de memnunum."
"Her zaman en iyisini yapabilirsin. Benden daha iyi kılıç kullanıyorsun, daha iyi at sürüyorsun."
"İyi bir savaşçıyım işte ve şanslıysam bir gün bu uğurda da ölürüm. Ama sen yaşayıp bu ülkenin geleceği için önemli kararlar almakla yükümlüsün. Babam beni sana bakmam için yetiştirdi. Seni korumam için... ve ben de bunu yapıyorum. Seni her zaman koruyorum. Tek vasfım bu işte. Şimdi beni rahat bırakabilirsin. Bir şeyler içip odama bir kız çağırma gibi bir planım var da."
"Jace böyle yapma."
"Bana karışma, ben böyle gayet iyiyim."
"Clary için deli oluyorsun, o da senin için deli oluyor."
"Hiçbir şey sonsuza kadar sürmüyor kardeşim. Eminim bir gün sonu olacak o yüzden sen benim için endişe duyma."
"Seni hiçbir zaman anlamayacağım."
"İnan bana, ben de bazen kendimi anlamıyorum."
....
Odama gittikten sonra gece geç bir vakit kapıdaki görevliye Magnus'u yanıma göndermesini söylemiştim. Kısa bir zaman sonra da Magnus odama uykulu bir halde giriş yapmıştı.
"Beni çağırmışsınız." Deyip esneyerek beni süzdü. Tabii normal insanlar bu saatte uyur, ben pek normal değilim.
"Uykunu mu böldüm?"
"Sorun değil, yeni uyumuştum zaten." Deyip yanıma ilerleyip yataktaki boş kısma uzandı. "Beni neden çağırdınız?"
"Yalnızca, yanımda ol istedim. Bugün biraz moralim bozuk."
"Bir sorun mu var?"
"Jace... bazen ona haksızlık ettiğimi düşünüyorum. Vurdumduymaz olmadığını biliyorum ama düşünceli olduğunu ilk kez gördüm. Takıntılı bir düşünce şekli var gerçi."
"Bu konuda yorum yapmak haddime değil."
"Yine de konuşmanı istiyorum."
"Prensimiz... bilmiyorum. Bazen babamla konuşurduk. Çoğu kez bu saraya gelmiştir. Bana anlatırdı. Sizi izler, kılıç antrenmanlarınızı gözlemlerdi. Hatta gelip bana bazen taktikler veriyordu. İkinizin de çok iyi olduğunu söylerdi her zaman. Ama..."
"Ama ne?"
"Prens Jace için hep... boşvermiş bir hali var derdi. Sanki derdi... sanki tutunduğu tek şeye bakar gibi bakıyor kardeşine diyordu. Size olan sevgisini saatlerce bana anlatırdı."
"Benim için de bir şey diyor muydu baban?" Deyip gülmüştüm.
"Evet. Hedefine çok emin adımlarla ilerliyor, gerçekten liderlik konusunda başı çekecek birisi diyordu hep."
"Babanla tanışmayı çok istedim şu an."
"Ben bile neredeyse 4 aydır görmüyorum. İkisini de çok özledim."
"Bir ara saraya davet edersin. Onları ağırlamak isterim. Tabii... ikimizin durumuna bir şey demezlerse."
"Ben kabul ettikten sonra bir şey diyeceklerini sanmıyorum. Sadece annem çok şaşıracaktır. O genelde benim kimse ile olamayıp yalnız başıma öleceğimi söylerdi."
"Sen mi? İnanmam. Ben olmasam bile birileri seni havada kapardı."
"Hiç sanmıyorum. Siz benim ne kadar çekilmez, kıskanç ve dediğim dedik birisi olduğunu bilmiyorsunuz. Tabii ki size karşı yapamıyorum ama normalde çok inatçı ve sinir bozucuyumdur. Annem bir kadının ya da bir erkeğin bana birkaç günden fazla katlanamayacağını söyler durur. Sonra babam ona bakıp Eee ama sen bana katlandın der ve gülmeye başlarlar."
"Baban da katlanılmaz birisi o zaman."
"Öyle de denebilir." Deyip yüzünü kaldırdı ve çeneme bir öpücük bıraktı. "Çok konuştum değil mi? Uyku sersemi olduğum zamanlar çenem açılıyor işte."
"Olsun, ben sevdim bu halini. Hem biraz da olsun rahatlamış oldum."
"Sizi rahatlattıysam ne mutlu bana." Deyip küçük bir kedi gibi omzuma başını gömdü ve oraya küçük bir öpücük bıraktı.
"İyi geceler Magnus."
"Size de iyi geceler majesteleri."
...
Jace ve Alec ilişkisini nedensizce çok sevdim. Bana Sam ve Dean'i hatırlattı. Sam, Alec; Dean de Jace gibi...